Podyumlarda bahar havası esti

Bir Moda Haftası'nın ardından denilebilir ki her geçen gün biraz daha iyiye gidiyor. Her ne kadar model seçimi gibi bazı sorunlar olsa da ben gelecek için ümitliyim. Gönül ister ki her sezon koleksiyonlarını görmeye alıştığımız isimler (Gamze Saraçoğlu gibi) kesintisiz olarak moda haftasında yer alsınlar. Ama gerçek yaşamda birçok tasarımcının işlere yetişememe gibi bir sorunu var.
TASARIMCI VE SATICI
Hep tasarım olmaz, bunu bir de satışa dönüştürmek lazım değil mi? İşte bu mantıktan yola çıkan The Core, takvimde yer alan 41 tasarımcının koleksiyonlarını toplu olarak gösteren, tasarımcı ile satıcıyı buluşturan bir oluşum. Doğru mekanda (Ortaköy Hüsrev Kethuda Hamamı), düzenli bir showroom olmuş. Ama takvim kurbanı. Çünkü birçok yabancı satınalmacı dört büyük şehirden bütçelerini bitirerek dönmüş durumda.
GENÇLER DAHA CESUR
Ortam sohbetleri ise Türk tasarımcılarının yaratıcılıklarını sorgular niteliğindeydi. İyi de kurallar ve ayıplar yüzünden zaten yeterince özgür giyinemezken yaratıcı yönümüz eksik demek biraz haksızlık değil mi? Hem gençler biraz daha cesur geliyor. Bunu İstanbul Moda Akedemisi'nin mezunlarının şovlarından anlamak mümkün.
Ece Gözen
Türk modasının yükselen değeri ve uluslarası platformda adından sıkça bahsettirecek genç bir isim Ece Gözen. Zaten 2012 yılında Muusex Vogue Talents kapsamında kazandığı En Vizyoner Tasarımcı ödülü de bunu kanıtlıyor. 2000'lerin vizyonuyla bir şeyler yapmayı daha heyecanlı buluyorum' diyen tasarımcı, yapay zekanın öncüsü Alan Turing'den ilham alıyor. Turing'in canlılar üzerinde keşfetmiş olduğu matemetiksel denklem Gözen'in koleksiyonuna taşınıyor ve adı 'Think Fluid'oluyor.

Z.By Zeynep Devooght
Mercedes Benz Fashion Week İstanbul kapsamında ilk defilesini yapan Zeynep Devooght'un ilkbahar yaz koleksiyonu, temelinde rahatlık olan parçaların kalıp oyunlarıyla güncellenmesinden oluşuyor. Devooght kıyafetlere biraz deneysel yaklaşıyor. Dikişin, penslerin yerini piercing alıyor. Bazı parçalarda ise hiç dikiş bulunmuyor. Elde boyama teknikleri ile koleksiyon benzersiz olamaya doğru giderken, yazılı baskılar kişinin beden farkındalığını keskinleştirmeyi amaçlıyor.
Maid in Love
Hande Çokrak 2011 yılında yarattığı Made in Love markası pop art çizgisi ile biraz Londralı, biraz Hong Konglu, biraz Tokyolu. Asla Nişantaşı'na ait değil. Algılanabilen bir çizgisi var ve ben dahil birçok modasever bu çizgiyi seviyor.
Maid in Love ilkbahar/yaz 2015 koleksiyonu "Don't K My J" adını taşıyor ve 80'lerin eğlenceli, dinamik sosyal hayatından ilham alıyor.
Burçe Bekrek
Yalınlık, kusursuz kalıp ve yüksek kalitede fonksiyonelliğe odaklanan modern tasarımlar yaratmak onun imzası adeta. Giyilebilir kıyafetler, Burçe Bekrek'in olmazsa olmazı. Aynı zamanda keskin sert siluetler de. Tasarımcı minimalist stilini detaylara odaklıyor ve fark yaratıyor. Genelde gündüzden geceye geçiş yapan ,her hava koşuluna, her tarza ve duruma göre zamansız tasarımlara imza atıyor.
Selim Baklacı
İstanbul Fashion Incube'un desteklediği modacılaran biri olan Selim Baklacı hem erkek hem kadın giysilerini özgürleştiren, farklı stillerdeki giysileri sporlaştıran bir kimliğe sahip. "Hamartia" koleksiyonunun çıkış noktası renkli giyinmeyi bir iddia olmaktan çıkarıp, renklerle barışık bir terapi dünyası yaratmak. Desenler ile birlikte kendi kumaşlarını da üreten Selim Baklacı ilkbahar/yaz koleksiyonunda canlı renkleri kullanıma açıyor.