İzmir'den tatlı geyikler

"Teknik toplantıya geç kaldınız"

Cahit Yıldız, İzmir Karşıyaka'nın en renkli simalarındandı.
Tatlı tatlı yalan söyler, sonra kendi de inanır, gülerdi. Ruhunu şadederek birkaç küçük yalanıyla onu analım... "Tokyo'da olimpiyat öncesi dev bir otelin çatısında teknik toplantı var, oraya gideceğiz. Otelin kapısından girdik birden elektrikler kesildi, asansörler çalışmıyor. N'apalım, başladık merdivenlerden çıkmaya.
Çatıya çıkıncaya dek hayli zaman geçmiş. Görevliler, "Geç kaldınız teknik toplantı dün yapıldı" dediler. Otel öyle yüksekmiş ki biz merdivenleri bir günde tırmanamamışız..."

Depremin büyüklüğü

Cahit Yıldız'dan devam. Karşıyaka Yelken Kulübünde hararetli hararetli anlatıyor:" İzmir'de öyle büyük bir deprem oldu ki, biz Karşıyaka Yelken Kulübü'nde içiyoruz, gittik, karşı yakada Göztepe'li Kör Kadri de Göztepelilerle içiyor, kadeh tokuşturup geri döndük...
Ayık az daha öldürecekti
Cahit Yıldız'dan bir Hollywood macerası..."Amerika'ya gittik. Güreş Kafilesi olarak sinemanın başşehrini dolaşıyoruz.
O sıralarda Kaçak filmini dünyada olduğu kadar Türkiye'de de defalarca seyretmiş, Dr.Kimble'a nefes aldırmayan Komiser Gerrard'a öfkelenmiştik.
Hollywood'u gezerken bir de baktık karşıdan Dr.Kimble (Harrison Ford)geliyor, peşinde de komiser Gerrard (Tommy Lee Jones). Bizim dünya ve olimpiyat şampiyonu Ahmet Ayık, TV'den birkaç kez izlediği filmden çok etkilenmiş ve komisere kızmış olacak ki, "Ben bu Gerrard'ı bir havalandırayım da görsün" dedi. Adamı bizim şampiyonun elinden zor kurtardık."

Üzüntüden bu halde

İki avcı ava çıkmışlar ama ortalıkta ne bıldırcın var, ne keklik.
En sonunda biri ağaçta gördüğü kargayı vurur; "Vurdum, vurdum bıldırcını" der.
Öbürü, "Ne bıldırcını resmen karga bu" der.
Öteki diretir, "Hayır hayır. kesin bıldırcın bu. Geçenlerde karısını vurmuştum da, üzüntüden karalar giymiş..."
Paşalar ve Holştayn inekler
İzmir Enternasyonal Fuarı.
1980 yılı. İhtilal olmuş, Kenan Paşa (Evren) Devlet Başkanı, ihtilalin diğer ayakları, kuvvet komutanları Nurettin Ersin (Kara), Nejat Tümer (Deniz), Tahsin Şahinkaya (Hava). İzmir Fuarı'nın açılışına gelmişler.
Fuar'ın 26 Ağustos Kapısı'ndan girince hemen solda Hollanda Pavyonu'nun Holştayn cinsi devasa sağmal inekleri var.
Ertesi gün ulusal boyuttaki bir gazetemizin İzmir'deki ekinde bir haber:"Hollanda'dan Holştayn cinsi inekler getirildi" Ve kahrolası yanlışlık, Evren Paşa ve diğer komutanların fotoğrafı yanlışlıkla o habere girmiş. Yani komutanları inek yapmışlar.
Kıyamet koptu tabii. Gazetenin o devirlerde İzmir Temsilcisi rahmetli İsmail Sivri, Ege Ordu Komutanlığı'nda bunda bir kasıt olmadığını, sadece gece çalışanların bir hatası olduğunu anlatmak için günlerce ter döktü.

Taşı bakalım şimdi

Bir gün ABD'nin ünlü gazetesi Newyork Times'ta haber çıkmış, "Dünyanın en akıllı avcısı Türkiye'de" diye. Tabii bunu dünyanın en iyi avcısı okuyor. Merak etmiş, "en akıllısı nasıl oluyor" diye. Atlamış gelmiş, doğru Karadeniz'e, bizim Temel'i arayıp bulmuş.
Amerikalı avcı, "Ayı avına gidelim" demiş, bizim Temel de kabul etmiş.
Birlikte ormana gitmişler, önlerine bir ayı çıkmış.
Temel başlamış ayıya el kol hareketleri yapmaya, küfür etmeye. Tabii ayı kızmış, bunların arkalarına takılmış. Temel'le, Amerikalı önde, ayı arkada.
Konuk avcı kendi kendine, "Yahu ben dünyanın en iyi avcısıyım, niye kaçıyorum ki" demiş, dönmüş, vurmuş ayıyı. Bizim Temel kızmış Amerikalıya.
Demiş ki:"Len salak, biz bilmiyormuyduk ayıyı vurmasını.
Şimdi koca ayıyı taşı bakalım köye kadar.
Ben ellemem bile..."

Eşeğin gözlerine siyah bant

Bizim duayen gazeteci ağabeyimiz Erkin Usman, bir zamanlar Ege Ekspres Gazetesinde Yazı İşleri Müdürü. Bir haber geldi.
Adamın birisi, eşeğine tecavüz ederken yakaladığı adamı öldürmüş.
Öldürenin resmi var, ölenin de var ama, mağdur eşeğin yok.
Erkin bir muhabire, "Git bir yerlerden bir eşek bul, resmini çek, bana getir" dedi. Getirdi çocukcağız.
Erkin Usman eşeğin gözlerine bant attı, "Gazetede mağdurların resmini kullanırken insanların gözüne bant atıyoruz. Bu eşek de mağdur" diyerek eşeğin gözlerini de bantla kapattı. Haber bu fotoğrafla ertesi gün gazetede çıkınca ulusal basından alıntılar yapıldı. Ama İzmir Cumhuriyet Savcısı tepkiliydi, çağırdı, "Yürürlükteki kanunlarla alay etmekten hakkında kamu davası açtım" dedi. Usman mahkemede kendini savundu, insanların olduğu gibi hayvan haklarına da saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Hakim gülerek, "Bir daha yapma" deyip beraat kararı verdi.

Kasa hırsızı yanlışlığı

Ulusal boyutta bir gazetemizin Ege Eki'nde aynı sayfada iki konu vardı.
Birinde, "İzmir'in Vergi Rekortmenleri Ticaret Odası'nca ödüllendirildi" haberi.
Fotoğrafta Mazhar Zorlu, Selçuk Yaşar, Bedri Akgerman ve daha İzmir ekonomisine büyük katkılar yapmış üç isim. Diğer haberde de: "İzmir'in en azılı kasa hırsızları yakalandı". Onlar da 6 kişilik bir çete. Bizde saate karşı yarıştığımız için sık sık hatalar olur. Bu kez de olmuş ama, yenilir, yutulur gibi değil.
Vergi Rekortmenleri haberine yanlışlıkla Kasa Hırsızları Çetesi'nin fotoğrafı girmiş, Kasa Hırsızlarının yerine de ünlü işadamları.Tabii ertesi gün kıyamet koptu.
İzmir'in ünlüleri tepkiyle tekzip etmeyi hatta tazminat davası açmayı tartışıyor.
İzmir'in Nasrettin Hoca'sı, işadamlarının meddahı Haşmet Uslu espriyi patlattı:" Mazhar; niye kızıyorsunuz gazeteye?
İlk kez doğru bir haber yapmışlar.
Kasa soymadan bu kadar servet edinebilir misiniz?" Başkası söylese cinayet çıkar, dava konusu olurdu belki ama, onlar Uslu'yla öylesine canciğerdi ki, espriye kahkahalarla katıldılar.