Ressam Ayten Mungan: “Resim benim yaşama sebebim”

Ressam Ayten Mungan, tarih okumasına rağmen hayatını adadığı resim sanatını şu sözlerle ifade ediyor: Renkli, duygu dolu bir dünyayı, aydınlığı ve aydınlanmayı ifade ediş şeklim, isyanım ve beni yaşama bağlayan nefesim diyebilirim...

İzmirli ressam Ayten Mungan'ın eserleriyle tanışmayanınız var mı? Ben yıllar önce AKM'deki sergisinde gördüğüm o muhteşem ve sıra dışı tablolara çarpılmıştım. Sevgili Mungan'ın duygularını ve yaşanası bir dünya özlemini yansıtan sımsıcak renkleri, kendinizi yeniden keşfedeceğiniz içsel bir yolculuğa davet ediyordu. Soyut ve gizemli bir anlatımın ürünü olan tüm resimleri, değişik hisler uyandırarak aynı yere çekiyordu insanı. Kalbinizin derinliklerine... Biz de bu hafta Mungan ile, onu özgün kılan sanat hayatını ve sergilerin henüz açılamadığı şu dönemde beklentilerini konuştuk...
EBRU İLE BAŞLADIM
Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız? Sizin için resim ne ifade ediyor?
Resimle dokuz yaşında tanıştım. Okumaya çok düşkün bir çocuktum ancak o dönemde kitap çok bulunamıyordu. Babamın eve hayat ansiklopedisi almasıyla ilk kez heykel ve resimle tanıştım. Gördüğüm eserler karşısında şoka girmiştim, böylesi muhteşem yapıtlar ve onları yapanların kim olduğunu, o eserleri neden yaptıklarını defalarca okudum, ezberledim. Resme ilgim o yaşlarda başladı. 16 yaşında Buca Eğitim Fakültesi'ne girdim. Bölümüm tarihti ama istediğim resimdi. Şeref Bigalı o dönemde üniversitede hocaydı. Önce derslerine katıldım, sonrasında onun atölyesine devam ederek resim altyapısını öğrendim. Uzun bir dönem ebru çalıştım, kısa bir dönem de Feriha Tuğra'nın atölyesinde soyut çalıştım. 25 yıldır profesyonel olarak kendi atölyemdeyim. Benim için resim; yaşama sebebim, iç hesaplaşmam, renkli, duygu dolu bir dünyayı, aydınlığı ve aydınlanmayı ifade ediş şeklim, isyanım ve beni yaşama bağlayan nefesim diyebilirim.
ÇOCUKLAR ÖNYARGISIZ

Çok sayıda sergi açtınız ve sergilere katıldınız, gördüğünüz ilgiden memnun musunuz?
62 kişisel uluslararası ve ulusal sergim oldu, yüzlerce karma sergi, çalıştaylar ve uluslararası ödüller... Elbette insan tanınmak ister. Uluslararası sergiler ve çalıştaylarda çok büyük ilgi görüyoruz, yeni olan fikirlere karşı büyük saygı duyuluyor. Bizdeki sergilerde yakaladığım en ilginç nokta çocuklar. Onlar öyle önyargısız, o kadar saf zihinler ki resimleri büyük bir keyifle izliyor ve yorumluyorlar. İnsanlar büyüdükçe beyinlerdeki zincirler çoğalıyor ve bakış açıları daralıyor. Hayaller, umutlar gittikçe azalıyor. Bu yüzden sanata daha çok ihtiyacımız var.


MENAJERLER OLMALI
'Yeni normalleşme' sürecinde sahneler açıldı, sergilere neden izin yok? Sizce ne yapılmalı?
Dünya çok farklı bir sürece girdi. Çocuklarımıza sarılmayı, insanlara dokunmayı özler hale geldik. Şu anda sergilerin açılması yasak ancak operalar, konserler, sinemalar, tiyatrolar pandemi süreciyle uyumlu hale getirilerek sanatseverlerle buluşuyor. Aynı düzenlemeler, galeriler ve müzeler için de uygulanabilir, girişler azaltılıp tüm önlemlere uyularak daha küçük ölçekli sergiler açılabilir diye düşünüyorum. Tabii bir de online sergiler var. Online sergiler de organize edilebilir. Yurt dışında sanatçıların menajerleri var. Bire bir sanatçıyla iletişim kurarak etkinlikler yapılabiliyor. Sanat galerilerinin mekanlarını birleştirerek ortak mekanlarda, ekonomik gideri azaltarak da sergiler düzenlenebilir.
PANDEMİ BENİM NORMALİM
Pandemiyi nasıl geçiriyorsunuz? Bu süreç insani yönden ve üretkenliğiniz açısından sizi nasıl etkiledi?
Pandemi sürecinde atölyeme zaten öğrenci almadığım için pek bir değişiklik olmadı. Yalnızlığı yapı olarak tercih eden bir insanım. Normalde de sanat etkinlikleri dışında hep evimdeyim. Düşünüyorum da ben zaten pandemi varmış gibi yaşıyormuşum. Sadece sevdiklerime dokunmak, sevgimi aktarabilmek güzeldi, bundan mahrum kaldık.
Bundan sonrası için planlarınız nedir? Bundan sonra yine resim çalışmaya devam, çünkü sanat her daim gelişme göstermek zorundadır. Yeniliklere karşı durmadan mevcut olanı geliştirmek ve oradan farklı tekniklere varmak, tıpkı kişinin tekamülü gibidir. Sanat ilahi bir şeydir. Günümüzde oluşan karmaşa ve kaos ortamında sanatın her çeşidi insan için ilaç gibidir. Bu yüzden yenilenmeye ve üretmeye devam. Ressam Ayten Mungan, tarih okumasına rağmen hayatını adadığı resim sanatını şu sözlerle ifade ediyor: Renkli, duygu dolu bir dünyayı, aydınlığı ve aydınlanmayı ifade ediş şeklim, isyanım ve beni yaşama bağlayan nefesim diyebilirim...
TEKNİĞİMİN ADI SOYUT-MİSTİK!
● Hangi tarzda resimler yapıyorsunuz?

Resim eğitimi, ebru sanatı ve soyut çalışmalarımın ardından arayışa girdim. Fikirlerim ve ürettiklerimle özgün, tamamen beni yansıtan; daha yaşanabilir dünyayı ve toplumun sorunlarını gösterip çözüm arayan kendime has bir teknik oluşturdum. Yarattığım tekniğe soyut-mistik ismini verdim. Ama her yenilik gibi reddedildi. Maalesef yeniler toplumda büyük mücadelelerle kendini kabul ettirmek zorunda. Ben de vazgeçmedim, galeriler sergi tekliflerimi reddetti ama yine de başvurdum. Bu arada uluslararası yarışmalara katıldım, buralarda dereceler aldıkça, bu farklı tarz kabul görmeye başladı. Sanatçının imzası, resimleri olmalıdır. Öylesi bir özgünlük olmalı ki resim üzerinde senin imzan olmasa da tanınmalı. İnanıyorum ki nerede benim resimlerimi görsen bilirsin, bu Ayten Mungan'a aittir diye.
● Doğru, ben nerede resimlerinizi görsem tanırım. Peki bu tekniğin ortaya çıkış hikayesi nedir?

Bu tekniği oluşturmamda en büyük etken annem oldu. Kendisi derin bir sufi idi. İnsan sevgisi, edep, haya, merhamet, evrensellik, haksızlığa baş kaldırma... Tüm bu temellerde zihnim çocukluktan beri beslenmişti. Bunun üstüne saplantı seviyesinde kitap okumak, müzik dinlemek, sanatın her dalıyla ilgilenmek, araştırmak, duyduğum her yeni şeyi günlerce araştırmak, yani merak olgusu beni kendi sanatımda yeni bir tarz yaratma eğilimine yöneltti.
Sanatçılık dervişlik gibidir
● Resimlerinizde hangi konuları işliyorsunuz, dünyaya neler söylemeye çalışıyorsunuz?

Eserlerim öncelikle evrenselliği yakalamalı. Resimlerim, inceleyenler üzerinde sevgi, mutluluk, değişim dalgaları yaratmalı, hoşgörüsüzlüğü ve ötekileştirmeyi kaldırmalı. Aynı zamanda resimlerim, görenleri kendileriyle iç hesaplaşmaya götürmeli, içsel dünyalarında bir serüvene çıkarak ruhsal yapılanmalarını tamamlamalarına katkıda bulunmalı. Sanat yapmak hangi dalıyla olursa olsun çileye soyunmaktır, eski dervişler gibi ama onların işi kolaymış, mağaralara girip kendilerini bulmaya çalışmışlar. Günümüzde milyonlarca insan birbirinin içinde çileye soyunuyor; yükümüz çok ağır. Bu kaotik ortamdan kurtulmanın ipucu sanattadır.

Bülent GÜRLÜK

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.