"Millete gidin diyorum, notere gidiyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben, proje geliştirin diyorum, bunlar hemen affedersiniz, palavraya sarılıyorlar. Ben, millete gidin diyorum. Bunlar, notere gidiyor. Noter burada, millet. Millete gideceksin, millete. Siyasette sözünüzün değeri, itibarınız kadardır. Eğer sizin sözünüz millet nezdinde muteber değilse noterden senet, bankadan çek de getirseniz bir hükmü olmaz" dedi.

Erdoğan, kent meydanında düzenlenen toplu açılış töreninde, milletin iradesine karşı türlü yollarla darbe planları yapanlarla sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi. "Bu can, bu tende kaldıkça mücadele edeceğim" ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracak, tüm büyük projelerin, ekonomiden dış politikaya kadar uygulanan politikaların hepsinde de 12 yıldır emeği olan bir başbakan olarak bundan sonra da hükümetimizin attığı bütün bu adımlarda yanlarında olacağım, olmaya devam edeceğim. Bu, asla bir partiden yana olmak değildir. Hükümet, devleti yönetir, devleti temsil eder. Ben de madem ki şu anda Cumhurbaşkanıyım, onların yanında olmaktan başka benim daha keyif verici, önemli görevim olamaz. Buralarda bir eksiklik, bir aksaklık, sapma gördüğüm zaman, gerekli uyarıyı arkadaşlarıma yaparım. Bu da hakkım ve vazifem" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde millete bir taahhüt vererek oy istediğini anımsatan Erdoğan, Ankara'da yatmayacağını, il il ve ülke ülke işadamlarıyla beraber dolaşacaklarını söylediğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma hedeflerinin bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:"Sağolsun milletimiz ne yaptı? Yüzde 52 oy verdi. Karabük ne yaptı? Yüzde 65 oy verdi. Onun için sizlere ne kadar teşekkür etsem inanın o kadar azdır. Bu millete çok çileler çektirdiler. Biz gelirken dikkat ederseniz dedik ki 4 temel taş üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz. Eğitim dedik, sağlık dedik, adalet dedik, emniyet dedik. Çünkü eğitimde ciddi sıkıntılar vardı. Bu milletin evlatları çok zulüm gördü. Okulların önünde çok çileler çektiler. Dediler ki 'Senin başörtün var, giremezsin.' 'Okumak istiyorum, giremezsin.' İkna odalarına aldılar. Dediler ki 'Giremezsin.' Maalesef tabii aynı acıyı yaşamış bir baba olarak ben milletimin bu acısını hissetmeyeceğim de kim hissedecek? Kota koydular, katsayı getirdiler. Öyle mi? Ne dediler? Sen meslek liselisin, imam hatiplisin. Öyleyse al sana bir katsayı. Bağladılar ayaklarına prangayı istersen yürü. Yürüyemezsin."

"Hamdolsun şimdi bu prangalar koparıp atıldı mı? Şimdi katsayı var mı? Başörtü sorunu var mı? Herkes rahatlıkla okuluna gidiyor mu? Devlet dairelerinde de çalışabiliyor mu?" diyen Erdoğan, özgür Türkiye'nin bu olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sadece kendilerinin çizdiği bir çerçevede, belirledikleri başlıklara göre hareket ederseniz özgürlük, ama bunun dışındakileri görmek yok" ifadesini kullandı. On iki yıl boyunca "başı açığıyla, başı örtülüsüyle hepsi bizim kardeşimiz" dediklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:"Rabbimiz yaradılanları ayırmıyor. 'Eşref-i mahlukat' derken, 'yaradılmışların en şereflisi' derken, yaradılmışların en şereflisi kadın demiyor, yaradılmışların en şereflisi erkek demiyor. 'Yaradılmışların en şereflisi insan' diyor. Ayrım yok. İşte bu ayrımı yapmaya kimsenin hakkı yok. Onun için Yunus'un diliyle hep konuştuk. Yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik ve bu yolda böyle yürüdük."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Ağustos 2014'ün, eski Türkiye'nin geride kalışının miladı olduğunu söyledi. Artık yeni Türkiye yolunda ilerlediklerini ifade eden Erdoğan, yeni Türkiye için, yeni anayasa ve onunla birlikte başkanlık sisteminin, ertelenemez bir ihtiyaç haline geldiğini kaydetti.

"Bu ülke, herkesin verdiğinden 5 fazlasını vaat edip, kendisini 5 sente muhtaç edenleri unutmadı" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "2002 yılında bu ülkede emeklilerimiz ne alıyordu biliyor musunuz? 65 lira, 150 lira, 250 lira alıyorlardı. Bilhassa Bağ-Kurlu'nun, SSK'lının emekli maaşıyla geçinebilmesi neredeyse hayaldi. Hatırlayın o günleri. Tabii 'Hafıza-i beşer nisyan ile malul.' Bunlar hemen unutuluyor. Biz emekli maaşlarını işte bu seviyelerden aldık, bugün ortalama emekli maaşı, ortalamayı söylüyorum bakın, bin 100 lira olduğu bir düzeye getirdik. Ortalama."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yeterli olmadığını, Türkiye güçlendikçe, büyüdükçe, zenginleştikçe bundan emeklilerin de paylarına düşeni alacaklarını bildirdi. Bunun için daha çok çalışmaya, yatırıma, üretmeye, ihracata ihtiyaç olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Ama bakıyorum birileri meseleyi yanlış anlamış. Ben, proje geliştirin diyorum, bunlar hemen affedersiniz, palavraya sarılıyorlar. Ben, millete gidin diyorum. Bunlar, notere gidiyor, notere. Noter burada, millet. Millete gideceksin, millete. Siyasette sözünüzün değeri, itibarınız kadardır. Eğer sizin sözünüz millet nezdinde muteber değilse noterden senet, bankadan çek de getirseniz bir hükmü olmaz" değerlendirmesinde bulundu.

Başkanlık sistemi dediğinde de hemen işi, diktatörlüğe, tek adamlığa döktüklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Çünkü bunların kültüründe sadece o var. Milli şeflik var. Seçimle, demokrasiyle, milletin gönlüne girerek, millete hesap vererek, bu ülkenin yönetilebileceğini akıllarına, havsallarına sığdıramıyorlar. Geçtiğimiz 12 yılda, 7 seçim ve 2 referandumda kafalarını hep duvara vurdular, hala bunları öğrenemediler. Ama öğrenecekler. Ama kaç seçim, kaç referandum sonra öğrenecekler bilmiyorum ama öğrenecekler. Ya demokrasi içinde mücadele etmesini ve yapabiliyorlarsa kazanmasını öğrenecekler ya da kendilerinden öncekiler gibi tarihin tozlu sayfalarındaki yerlerini alacaklar."

Türkiye'nin darbe, vesayet dönemlerini artık geride bıraktığını dile getiren Erdoğan, yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle koalisyonlar, belirsizlikler döneminin de artık geride kalacağını, bu şekilde Türkiye'nin zamanı ve enerjiyi, gereksiz yere heba eden çekişmelerden kurtulacağına inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü bir başkan ve güçlü bir meclisle hedeflerine daha hızlı yol alacaklarını, daha etkili sonuçlar elde edeceklerini vurguladı.

23 Nisan'da 'Barış Zirvesi' adı altında İstanbul'da büyük bir zirve yapacağız. Bugün özgürce yaşıyorsak, özgürlüğünden vazgeçmeyen atalarımız sayesindedir. Kendilerini aydın sayan birileri işgale razıyken, atalarımız yedi düvele meydan okudu. Dün olduğu gibi bugün de milletine sırtını dönenler, treni raydan çıkarmaya çalışanlar var.