“Türkiye aşiretleri örgütlemeli"

ERHAN GÜLENÇ
Güvenlik ve Terör Uzmanı Coşkun Başbuğ, söyleşimizin son bölümünde Türkiye'nin Fırat'ın Doğusu'nda yapması gündemde olan yeni harekatla birlikte nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlattı. Başbuğ, Türkiye'nin bu bölgede Kürt ve Arap aşiretleri birleştirerek PKK ile PKK'yı kullananlara karşı onlarla birlikte hareket etmesi gerektiğini, bugüne kadar bunun yapılmamasının bir eksiklik olduğunu söyledi.
● Türkiye, Bağdadi'nin ablası Rasmiya Awad'ın da içlerinde olduğu örgütün kiritik bazı isimlerini yakaladı. Bunun anlamı nedir?
Buradaki esas olay örgütün kilidi, kara kutusu Bağdadi'nin ablasıdır. Onun üzerinden yapılacak bir sorgulamada dünya kamuoyu birçok bilgi ile karşılaşacak. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın da zaten ifadesi "Ses kayıtları var, görüntüler var bunları. Kamuoyuyla ileride paylaşacağız" şeklinde. DEAŞ'ın kim tarafından kurulduğu ve kimlerle ilişkiye geçildiği gibi çok önemli delillerin yakında dünya kamuoyunu sarsacağını düşünüyorum. 13 Kasım öncesinde veya sonrasında bu iş patlayabilir. "DEAŞ'ı ABD'deki Siyonist kanat kurmuş, Mike Pence işin içinde" gibi bir şey duyulursa hiç şaşırmayın.
● Türkiye, harekatla birlikte Fırat'ın Doğusu için neler yapmalı?
Türkiye harekata acilen başlamasının yanı sıra bölgedeki aşiret yapılanmasıyla yakından ilgilenmeli ve aşiretlerin terör örgütüne tepkilerini tek güç haline dönüştürmeli. Münbiç, Rakka, Deyrizor da dahil bölgedeki tüm Kürt ve Arap aşiretler terör örgütünü istemiyor. Hatta CIA, Kürt aşiretleri PKK'yla barıştırmak için çok uğraştı. Buna rağmen barışmadılar. Çünkü aşiretler PKK için "Bunların davası Kürtlük değil, bunlar bildiğiniz eli kanlı örgüt... Bizim bunlarla işimiz olamaz" diyor. Bundan sonra Türkiye'nin yapması gereken acilen bütün aşiret önderlerini bir araya toplayarak bunların ortak hareket etmesi için bir yönetim oluşturması. Aşiretler buna hazır.

"HALK İSTEMEZSE OLMAZ"
Bizim şu ana kadar bölgede aşiretleri kullanmamamız bana göre bir eksiklik. Halkın önüne geçecek Allah'tan başka hiçbir güç yok. Yani oradaki halk istemediğinde, Amerika ve Rusya arkasına bakmadan coğarafyayı terk eder. Bu arada harekatın yanı sıra imar ve geri dönüş için Birleşmiş Milletler ve Avrupa diplomasi kanallarını çalıştırarak onları ekonomik anlamda sahaya çekmeliyiz.

"İRAN'DAKİ 35 MİLYON TÜRK'Ü KAZANMALIYIZ"
● İran'da Azeri kökenlilerin takımı, Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı Traktör kulübünün taraftarlarının Türkiye ile ilgili slogan atması büyük yankı uyandırdı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İran bana göre hayat damarı bir konu, 70 milyon nüfusu var ve bunun 35 milyonu Türk. Biz maalesef şimdiye kadar bu yapıya hiç destek verememişiz. Maksatlı olarak vermemişiz. FETÖ tarzı yapılanmaların görevlerinden biri de Türk dünyasını birleştirecek yapıyı harekete geçirmeyip küllemekti. Azerbaycan'da geçtiğimiz günlerde yapılan Türk Konseyi Toplantısı da çok önemli. Bu konseye yine Türk kökenli olan Macaristan'ın gözlemci göndermesi çok anlamlı. İran'daki Türkler daha işin içinde değil. Onlar da işin içine girerse, çok anlamlı olacak. 300 milyonluk bir Türk dünyasından bahsediyoruz.

● Türkiye, İran'daki bu Türk kökenliler için neler yapabilir?
İran'da Güney Azerbaycan bölgesinde yaşayan bu kardeşlerimizi mutlaka kazanmalıyız. Burasının hepsi İran toprağı ama ama oradakiler özünü kaybetmemek için sürekli bölgelerini Güney Azerbaycan diye adlandırdı. Özlerini hiç kaybetmediler. "Biz Türk'üz ama Şii'yiz" dediler. Buradaki yapı da her yerde Türk Bayrağı'nı kullanıyor, Türkiye'ye hayranlıkları var. Traktör takımı dünyada en çok taraftarı olan takım. 35 milyon taraftarı var. Daha önce de Türkiye diye bağırdılar ancak, İran devlet televizyonu yayını kestiği için görülmedi. Şimdi sosyal medyadan yayıldı.

● Bu konuda ne gibi adımlar atmalıyız?
Türkiye oralardakilerle gönül bağı kurmak durumunda. Orada en çok Türk televizyonları seyrediliyor. Bu kanalların yayınları orayı da hedef almalı. Başkan Erdoğan'ın yaptığı en önemli işlerden biri de Türk Birliği'ni sağlamak için gayret göstermesi. Bu denkleme İran'daki kardeşlerimizi de çekmeliyiz. Gelecekte neyin ne olacağını kimse bilemez. Bu yapıyı kazanmamız lazım.
● Bu durum İran'la ilişkilerimizde sorun oluşturmaz mı?
Zaten İran'da bu konuyla ilgili rahatsızlık başladı. "Türkiye İran'ın içişlerine karışıyor" diyorlar. Atatürk ölmeden önce "Rusya dağılacak hazırlıklı olun. Orada dini, dili, örfü bir kardeşlerimiz var. Onlar bize gelmeden biz onlara gitmeliyiz" demiştir. Ayrıca "Türk Ordusu sadece Türkiye'nin değil dünyanın neresinde bir Türk varsa onun da ordusudur" der. Buna İran'da o Güney Azerbaycan'dakiler de dahil. Atatürk'ün siyasetini biz uygulamalıyız. Yani onlar bize gelmeden, biz onlara gitmeliyiz.
BİTTİ
RÖPORTAJ: ERHAN GÜLENÇ
FOTOĞRAF: MERT ALPDÜNDAR