Yunan hayaline karşı gerçekleri

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden rahatsız olan Yunanistan’ın attığı provokatif adımlar ve hukuksuz girişimler Avrupa’dan destek bulsa da tarihi gerçekler ve uluslararası anlaşmalar, iki ülke arasında yaşanan gerilimde Türkiye’den yana.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerinden rahatsız olan Yunanistan, arkasına aldığı Avrupa ülkeleriyle uluslararası hukukla bağdaşmayan adımlar atıyor. Oruç Reis sismik araştırma gemisinin faaliyetlerini engelleyemeyen Atina yönetimi, iki ülke arasındaki krizi tırmandırma girişimlerine Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması ile başladı. Misilleme olarak Mısır ve İtalya ile sözde deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması yaptı. Yetmedi Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ortak tatbikat yapma kararı aldı.
ORUÇ REİS'E TACİZ GİRİŞİMİ
Oruç Reis gemimizi taciz eden Yunan firkateylerinden tutun da Rum Kesimi'ne Fransız jetleri konuşlandırılmasıyla kadar taciz girişimleri çok yönlü olarak sürdü. Bir süredir tırmanan krizin savaşa dönüşmemesi için Almanya arabuluculuğunda yürütülen diplomatik adımlar ise Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Atina yönetimine destek açıklamasıyla yarım kaldı.

Meis Adası, Türkiye kıyılarından Antalya'nın Kaş ilçesine sadece 2,1, Yunanistan'ın ana karasına ise 580 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
MERKEL TERCİHİNİ YAPTI
Sürecin başında Başkan Erdoğan ile yaptığı görüşmeler sonucu iki ülke arasındaki krizi öteleyen Merkel, Atina'ya destek mesajı vererek tarafsız oyuncu olmadığını ispatlamış oldu. Oysa Merkel'in arka çıktığı Yunanistan'ın hayalci taleplerinin hem hukuk hem de coğrafi gerçekler açısından bir karşılığı yok. Çizilmiş tüm jeolojik haritalar, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de BM nezdinde tescillediği kıta sahanlığı haritasının hakkaniyete uygun olduğunun belgesi niteliğinde.
MACRON VE FRANSA FAKTÖRÜ
Avrupa Birliği ve NATO üzerinde Yunanistan safında yer alması için sürekli baskı kuran Emmanuel Macron yönetimindeki Fransa, hem Türkiye ile Yunanistan arasındaki krizi bahane edip bölgede kendisi için alan açmak hem de bu krizden nemalanıp Atina'ya silah ve askeri ekipman satmak için her yolu kendine hak olarak görüyor. Macron'un Türkiye karşıtı söylemleri de Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Libya ile anlaşarak başlattığı çalışmalardan duyduğu rahatsızlığı destekler nitelikte.


ATİNA'DAN MEİS RESTİ
Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik sürdürdüğü tahriklerin belki de en büyüğü uluslararası anlaşmalara göre silahlandılması yasak olan Meis'e asker göndermesi oldu. Üstelik bu hukuksuz girişimi turist gemileriyle yapan Atina yönetimi, Antalya'ya sadece 2 kilometre uzaklıktaki adadan adeta Türkiye'ye rest çekme cüreti göstermiş oldu. Türkiye'nin sert tepki gösterdiği bu kışkırtma girişimlerinin belli ki önümüzdeki günlerde de devamı gelecek. Yunanistan'ın asılsız tezlerine destek açıklamaları yapan Avrupa ülkelerinin de ikiyüzlü tavırlarını sürdürerek Türkiye'ye yaptırım tehditlerinde bulunmaları, haklı, hukuk çerçevesinde hareket eden, uluslararası anlaşmalara saygılı Türkiye'yi kararlılıkla yürüdüğü yoldan döndüremeyecek.
10 KM2'LİK ADAYA 40 BİN KM2 DENİZ YETKİ ALANI
TÜRK karasuları içerisinde yer alan Mis Adası, herhangi bir münhasır ekonomik bölgeye sahip değil. Ancak Yunan yönetimi, sadece 10 kilometrekare genişliğinde olan üstelik de Türk karasularında yer alan bir ada için, tam 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı istiyor. Bu, hak hukuk bilmeyen birine bile kolaylıkla mantık dışı olduğu kabul ettirilebilecek hayal dışı bir tez.
GERÇEK DIŞI 12 DENİZ MİLİ İDDİASI
YUNANİSTAN'IN Ege Denizi'nde karasularını 12 deniz miline çıkarması Ege Denizi'nin %40'ını oluşturan Yunan karasuları büyüklüğünün %70'e yükselmesi, açık deniz alanının büyüklüğünün de %51'den %19'a düşmesi anlamına geliyor. Yani bu hayalci tezin gerçek olması demek, Türkiye'ye Ege Denizi'nin %10'undan daha az bir alan kalması demek oluyor.
PARİS ANLAŞMASINA AYKIRI
BUGÜNE kadar 18 adayı silahlandıran ve bazı adalara savaş uçağı konuşlandıran Atina yönetiminin bu girişimleri Türkiye için potansiyel tehdit oluşturuyor. Adaların hukuki statüsünün uzun yıllardır tartışmalı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, "1947 Paris Antlaşması'nda Yunanistan'a adalar konusunda sahiplik değil sadece kullanım hakkı verilmişti. Yunanistan bu kullanım hakkı karşılığında adaları kesinlikle silahlandırmayacaktı" değerlendirmesinde bulunuyor.
TÜRKİYE'NİN KITA SAHANLIĞI ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN
'KIYI devletinin deniz alanındaki uzantısı' olarak tarif edilen kıta sahanlığı, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre sahildar devletin karasularının ötesinde kıta kenarının dış eşiğine kadar veya bu eşik daha az bir mesafede ise karasularının ölçülmeye başladığı esas hatlardan itibaren 200 deniz mili mesafeye olan kısımda, söz konusu kara ülkesinin doğal uzantısının denizaltı alanları, deniz yatağını içeriyor. Kıta kenarının dış sınırının 200 deniz milinden öteye uzanması halinde bu oran 350 deniz miline kadar genişleyebiliyor. Karadeniz ve Akdeniz gibi iç denizlerde ise kıta sahanlığı komşu ana kara ülkeleriyle eşit şekilde ortay hat çizilerek belirleniyor. Türkiye, resmi kıta sahanlığını uluslararası hukuka göre belirlemiş durumda.

Zümrüt YILMAZ

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.