Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye- Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Türkiye-Afrika İş ve Ekonominin 4. forumunda sizleri Türkiye'de ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Hepiniz hoşgeldiniz.
Ortak tarihimizin izlerine kıtanın her köşesinde rastlıyoruz. Bu köklü geçmişimize rağmen görüşmelerimizde bir ara fetret devri yaşadık. Kıtadaki özgürlük hareketlerini güçlü bir şekilde destekledik.
2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde, Afrika'ya da öncelik verdik. İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticaret ve ekonomilk işbirliğinin geliştirme stratejisini uygulamaya koyduk. Afrikalı kardeşlerimizle yeniden kucaklaşırken, işbirliğimizi kazan kazan temelinde ilerletmeye çalıştık. Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak Afrika halklarını bağrımıza bastık. Düzenlediğimiz 3 Afrika-Türkiye ortaklık zirvesi ile ciddiyetimizi ortaya koyduk.
Afrika Türk milletinin kalbinde olduğu kadar, ülkemizin dış politikasında da özel bir yere sahiptir. Afrika'nın benim gözümdeki yeri çok müstesnadır. Başbakanlığım ve cumhurbaşkanlığım döneminde kıtaya 50'den fazla ziyaret geçrekleştirdim. Afrikalı muhataplarımın söylediği şu sözün ne kadar gerçek olduğunu anlamış oldum. Afrika'ya bir kez giden sürekli gitmek ister.

Tüm Afrika'daki büyükelçilik sayımızı 44'de çıkardık. Ankara'da 38 Afrika büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48'i buldu. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime, Afrika'yla her alanda ilişkilerimizden günden güne geliştiğine şahitlik ediyoruz.
Burada ortak başarımızı göstermesi açısından bazı rakamları paylaşmak istiyorum. 2003 yılında 5 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 41 milyar dolara yaklaştı.Afrika'daki yatırımlarımızın toplamı 10 milyar doları aştı. Şirketlerimiz işgücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden karşılayarak Afrika'da istihdama katkı sağlıyorlar. 100 bini aşkın Afrikalı'nın istihdama kavuşması bizim için mutluluk vericidir.
Ziyaretlerimizde Türk şirketlerinin Afrikalı ortakları ile inşa ettikleri yollara, havalimanlarına rastlıyoruz. Cumhurbaşkanı olarak şirketlerimizin kıtada böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Ayrıca, tarım, ulaşım alanları kıtanın gelişmesinde kilit alanlar olarak yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor.
İnsansız hava araçlarında dünyada ilk 3 ülkeden biriyiz. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da elimizden geleni yapacağız. Afrika'lı bazı liderlerin, Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi önerisine destek veriyorum.
Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan yeteri kadar faydalanamadığını biliyoruz. Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar bazı Batılı ülkeler tarafından dikkate alınmadı. Rusya Devlet Başkanı Putin ile bu kaygıların giderilmesi için neler yapılması gerektiğini değerlendirdik, değerlendiriyoruz.

GAZZE'DEKİ DURUM İNSAN HAKLARININ İHLALİDİR
Gazze'deki insani durumu kötüleştiren ablukayla, 2 milyon insanın, elektiriğini, suyunu kesmek en temel insan haklarının ihlalidir.
İnsani yardım uçağımızı Gazze'ye gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye yardım götüren kargo uçağımız bugün havalimanına indi.
ABD buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan Hakları evrensel beyannamesinde bunlar var mı? Gazze'de yerle yeksan edilen, kadın, çocuk anne, hepsi yok edildi. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz dertleniyoruz. Eğer insan hakları evrensel beyannamesine zerre kadar saygınız varsa, "biz buraya nasıl bir yardımda bulunabiliriz." bunu konuşması lazım. Ama bunların bir derdi yok.

TARAFLARI ÖNCE ATEŞKES SONRA KALICI BARIŞA DAVET EDİYORUZ
Tüm tarafların aklı selimle hareket ederek, önce ateşkesi sonra kalıcı barışı görüşmeye davet ediyoruz. Gazze şu an itibariyle mazlumdur, mağdurdur. Ama İsrail'in böyle mazlum konusu söz konusu değil. NATO'da beraber olduğumuz ABD'nin bölgeye uçak gemisi göndermenin barışa hiçbir katkı sağlamıyor. Çok daha önemlisi ABD'nin dışişleri bakanı benim dışişleri bakanımla görüşüyor. "Ben İsrail'e, bir dışişleri bakanı sıfatıyla değil, bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum." diyor. Ben de "bölgeye bir müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum" derse ne diyeceksin.
Ülkemdeki İsrail Büyükelçiliklerini korumaya aldık. ABD'nin PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla, bu ülkedeki yürürttüğü faaliyetler milli güvenliğimiz için tehdit maiyetine sahiptir. Bizim SİHA'mızı ABD düşürdü. Biz seninle NATO'da beraberiz. Nasıl böyle bir şey yapabilirsin.
DEAŞ'la göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesi olarak bu tiyatroyu acı bir tebessümle karşılıyoruz.
ÖZGÜR BİR FİLİSTİN DEVLETİ GELMEDEN BÖLGEYE HUZUR GELMEZ
Son gelişmeler 1967 sınırlarında, Başkenti Doğu Kudüs, olan egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha göstermiştir.

