Gençler üzerindeki baskıların doğru tercih yapmalarını engellediğini belirten efsane başkan "İstedikleri meslekleri yapmak konusunda ısrarcı olsunlar" diyor
ALP ARBAK (BODRUM)
Bodrum'un Yalıkavak Beldesi'ndeyiz. Gündoğan Yalıkavak yolunda ilerlerken sol tarafınızda hemen dikkatinizi bir malikane çeker. Bu malikane adeta kartal yuvası gibi, Yalıkavak'ın en güzel yörelerinden biri olan Gökçebel'dedir. 90 dönüm arazi üzerine kurulu malikanenin tepesinde biri Türk Bayrağı, diğeri Fenerbahçe Bayrağı dalgalanır. Bodrum'da yaşayan herkes bu malikanenin FB eski başkanı Ali Şen'in olduğunu bilir. Malikanenin adı da Ali Baba'nın Çiftliği'dir. Yeni Asır'a kapılarını açan Ali Şen bizi son derece samimi bir havada karşıladı. Muheteşem malikanesinin havuz başına oturduğumuzda Bodrum'daki 40 derece sıcağın buraya uğramadığını anladım. Bodrum'dan en az 7 derece daha serin olan Ali Baba'nın çiftliği gerçekten her insanın hayalini süsleyecek kadar güzel ve özel. Tenis kortundan özel sinema salonuna, yüzme havuzundan yaşam alanlarına kadar her şeyin en ince ayrıntısıyla süşünüldüğü malikanede ki yeşil doku ise Ali Baba'nın Çiftliği'nin en dikkat çekici özelliği. Ve Ali Şen'le sohbetimize başlıyoruz.
- Sayın Başkan Bodrum sıcağı pek sizin buralara uğramıyor gibi
- Evet sevgili Alp. Kendimi burada cennette hissediyorum. En sıcak günlerde bile burası püfür püfür eser. Hr zaman da bu kadar serindir. Buradan çıkmayı pek istemem açıkçası.
- Kosova'dan İstanbul'a, oradan Danimarka, Rusya ve hemen hemen tüm dünyaya. Şimdi de emeklilik zamanlarınız için Bodrum'a. Oldukça zorlu, renkli ve başarılı bir hayat. Biraz bu hayatın başına dönelim kısaca hayatınızdan bahseder misiniz?
- 1939 Kosova Prizren doğumluyum. O zaman Prizren Eski Yugoslavya, şimdi ise Kosova. Biz bir Türk ailesiyiz. Arnavut ve Boşnak değiliz. Evlad-ı Fatihanlardanız. Evlad-ı Fatihan Osmanlı İmparatorluğu'nda askeri ve bürokratik zevatın torunları'na denirdi. Prizren 1455-1912 yılları arasında Osmanlı toprağıydı. Ancak Osmanlı İmparatorluğu 1845 yılından sonra Türkleri bu bölgede kaderlerine terk etti, kayıtlarını tutmamaya başladı. Daha sonra eski Yugoslavya'ya dahil oldu. Bizler Kosovalı Türkleriz. Babam Hasan Maga, kentin en tanınmış toprak ağasıydı. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra Tito'nun rejimi gelince toprak reformuyla tüm araziler devletleştirildi. Ben ve 12 arkadaşım 1951 yılında Kosova'da ilk defa Türkçe eğitim verilmesini sağladık. Bizden daha sonra elbette Türkçe eğitim çok yaygınlaştı. 1956 yılında ise serbest göç şartıyla Türkiye'ye göç ettik.
KAYNAKÇILIK YAPTI - 1956'da Türkiye'ye gelip Fatih'te manavlık yaptınız. Şimdi ise dünyanın en güçlü gaz şirketlerinden birinin sahibisiniz. Bu yolculuğu anlatır mısınız?
- 1959 yılında Balıkesir'de askerdim. Balıkesir Çayırcılar'da tırtırlı araçları biz kurduk. 1961 yılına kadar askerlik yaptım ve askerlik dönüşü kaynakçı olarak Danimarka'ya gittim. Burada Kellog Overseas adlı bir rafineri şirketinde çalıştım. Bu şirkette benle beraber 3850 kişi çalışıyordu ve ben 4,5 ayda bu şirkette 23 yaşında 3. adam oldum ve supervisor görevini yapmaya başladım. 1 yıl sonra ise başka bir şirkette, Ludwigsen-Herman'da genel müdür oldum. Daha sonra dericiliğe başladım. Türkiye Cumhuriyeti'ne ilk defa deri konfeksiyonu satan benim. 1989 yılında dericiliği bırakarak Sovyetler Birliği ile çalışmaya başladım. Buradan Avrupa'ya hurda demir çok sattım. 1992 yılında Türk Hükümeti'nin bana verdiği görevle Türk Ordusu'nun helikopterlerini aldım. Şimdi de dünya devi Gasprom'un ortağıyım.
- Bu arada gazetecilik de yaptınız değil mi?
- Evet ama gazeteciliği profesyonel olarak yapmadım. Rahmetli Abdi İpekçi 1970 yılında Milliyet'e yazı yazmamı rica etti. Benim o zamanlarda yazdıklarımın bir bir gerçekleştiğini görüyoruz. Avrupa Birliği'nde sorun olduğunu yazdım, ABD'de beyaz dışında siyahi bir kişinin başkan olacağını yazdım. Dediklerim gerçekleşti. Aynı şekilde spor içinde dediklerim gerçekleşti. Atatürk Havalimanı'na Avrupa Şampiyonu olarak ineceğimizi yazdım ama bunu Fenerbahçe değil Galatasaray başardı. 2002'de Türkiye dünya üçüncüsü oldu. 1996 yılında Manchester United'ı kendi evinde yenen tek takım olduk. Her zaman geniş düşündüm.
- İyi bir lider olmanın, insanları yönetmenin püf noktası nedir?
- Beni üniversitelerde konuşmacı olarak çağırıyorlar, her gittiğim yerde anlatıyorum, gençlere tavsiyelerde bulunuyorum. İyi bir lider başkasının göremediğini görmeli. başkasının cesaret edemediğini yapmalı, hayal olanı gerçekleştirmeli. Bir lider başkasının ürkekliğini üzerinde taşımayan kişidir. Bir lider dürüst ve açık olmalıdır. Çünkü hiç kimse bir insanın peşine sürekli gitmez. Ancak dürüst ve açıksa gider. Birini bir bilemediniz 2 defa kandırırsınız. Bir lider toplumda insanları sürekli sürüklüyorsa bu toplumun ona güveni ve inancından kaynaklanmalıdır.
Pek çok önemli insanla dostluklarım var. Hala sokakta insanlar benden imza alıyor, benle fotoğraf çektiriyor. Sevilen ve güvenilen bir kişi olmasaydınız bunlar mümkün olmazdı. Liderlikte bunlar çok önemli.
BİR İŞE ODAKLAN - İş hayatında başarılı olmak ve kariyer yapmak için ne önerirsiniz?
- İnsanlara en büyük tavsiyem işlerini çok iyi yapmalı, sürekli kendilerini geliştirmeli. Ayrıca başta bir işe odaklanmalı ve o işi en iyi şekilde yapmalılar, hakim olmalılar ve çok çalışmalılar. Kariyer arttıkça ve profesyonelleştikçe diğer iş kollarına gerekirse atılmalılar. Ancak burada profesyonellerle çalışmalılar ve bu profesyoneller işlerini çok iyi yapmalılar. Başarı ancak böyle gelir.
- Sayın Ali Şen birazda gelecekten bahsedelim. Siz bugün yaşanacakları geçmişte gördüğünüzü ve yazdığınızı söylemiştiniz. Peki bugünden geleceği nasıl görüyorsunuz. Özellikle Türkiye'yi ve Türk ekonomisinin geleceğini.
- Ben 1986 yılında Sabah Gazetesi'nde yazdığım yazıda "Avrupa Birliği'nin geleceği yok" diye yazdım. AB projesini asrın en aptal projesi olarak nitelendirdim. Herkes şaşırdı çünkü herkesin bir Avrupa Birliği hayali vardı. Herkes Türkiye AB üyesi olduğunda Türkiye'nin çağ atlayacağını sanıyordu. Bugün gelinen durum ortada. Ayrıca hala Türkiye'de Osmanlı'dan kalma kanunlar var. Avrupa Birliği'nde ise Kopenhag kriterleri geçerli. Bu kriterlere göre üye tüm ülkeler aynı anayasayı kabulleniyor, aynı kurallar bu ülkeler için geçerli. Gerçi ülkemizde uygulanan bir çok Kopenhag kriteri elbette insanlarımıza yararlı olmuştur ama bu kriterlerin tamamını Türkiye'de yapısından dolayı uygulayamazsınız.
- Peki sizce Türk girişimciler hangi alanlara yatırım yapmalı.
- Finans ve enerji. Biraz önce bahsettiğim gibi Türkiye coğrafi olarak çok önemöli bir konumda. Bu konum nedeniyle girişimciler mutlaka enerji ve finans yatırımlarına yönelmeli. Her iki sektör Türkiye'de birbirini tamamlıyor ve gelecek için çok daha büyük potansiyel içeriyor. Ayrıca her yıl turizm artıyor. Yatırım için turizm sektöür de çok önemli.
- Sayın Başkan çocuklarlınız iş hayatına nasıl hazırladınız, bir de meslek seçimi konusunda gençlere ne önerirsiniz? Malum mezun olduğu dal dışında farklı dallarda çalışan çok insan var?
- Ayrıca üniversiteli çok işsiz de var. Bunun nedeni kendi istedikleri meslekleri yapmamalarından kaynaklanıyor. Önceleri aile baskısı vardı. Aileler çocuklarının mühendis ya da doktor olmasını isterler bu yönde telkinlerde bulunurlardı. Bugün binlerce işsiz mühendis var. Her nekadar bu aile baskısı günümüzde azaldıysa da gençler üzerinde ciddi baskıları hala hissediyor. Bu da karar vermelerini zorlaştırıyor. Gençler kendilerini yi tanımalı neye kabiliyetli olduklarını bulmalı ve o yöne odaklanmalı. Hedefleri de istediği meslekleri yapmak olmalı. Ben çocuklarımın çok iyi eğitimler almasını sağladım. Dünyanın en özel okullarında okuyup son derece başarılı olarak mezun oldular. Ama onlara hiç baskı yapmadım. Şu andaki konumlarını kendileri benimsediler. Ama en büyük eğitimi Ali Şen Üniversitesi'nden aldılar. Onlara tecrübelerimi ve yaşadıklarımı tüm detaylarıyla aktardığıma inanıyorum.
