Batı Anadolu Sanayici ve İş insanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED)
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, Ege Bölgesi ve İzmir'in sahip olduğu değerlerle Türkiye'nin kaderini değiştirebileceğini söyledi.
Haftabaşı Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu BASİFED Başkanı Kasalı, Yeni Asır'a, İzmir'in tarih, kültürel, turizm ve tarımsal açıdan önemli değerlere sahip olduğunu vurgularken, "İzmir şu anda gelişmişlik endeksine göre avantajlarının önemli bir bölümü kullanılmamasına rağmen ön sıralarda. Ege ve İzmir, Türkiye'yi kurtaracak bölgedir. Bölge bu güce sahiptir. Ege Bölgesi kadar bile olmayan pek çok ülkenin yarattığı katma değeri görüyoruz. Ben Ege Bölgesi için neden 'Türkiye içerisinde bir İsviçre' olmasın diyorum" dedi.

BUNU KABUL ETMEMİZ ZOR
■ Mehmet Bey. İzmir ve Ege Bölgesi'nin ekonomideki önemini değerlendirir misiniz?
İzmir'in büyük bir potansiyeli var. Bunun altını nasıl doldururuz sorusunu sormak gerekiyor. Tarihsel sürece baktığımızda; Ege Bölgesi, Osmanlı coğrafyasının tarım, sanayi ve uluslararası ilişkilerde hep öncülük yapan bölgesi ve bu bölgenin merkezi olan İzmir de hep başrolde olmuş. 17 ve 18'inci yüzyıllarda 16 ülkenin İzmir'de faal konsolosluğu var. Şimdi ise Yunanistan ve Almanya'nın dışında ne Amerikan, ne Fransız ne de İngiltere konsolosluğu var. Bu gelinen nokta İzmir için kabul edilebilecek bir nokta değil.
■ Şehrimizin öneminin yıllar içinde azalmasının sizce nedenleri nelerdir?
Sonraki yıllarda entellektüel kapasite ve insan kaynakları kalitesi değerlendirilemedi. Dolayısıyla İzmir bugün çok daha iyi bir noktada olabilirdi. Lakin ben bundan sonra çok daha iyi olacağına inanıyorum.
Çünkü geçmişteki ticari kültürün, insanlarımızın genlerine işlediğini düşünüyorum. Ayrıca İzmir'in entelektüel kalitesi üst düzeyde.
Geleceği planlarken, elimizdeki eğitimli, yetişmiş insan kaynağımızın en büyük zenginliğimiz olduğunu unutmamamız gerekir. Kentin öne çıkan avantajlarını mutlaka kullanmalıyız.
EN DEĞERLİ MALZEME
■ İzmir yeniden en yukarılara nasıl taşınabilir, marka değeri nasıl artırılır?
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya ve Japonya tamamen sahip oldukları insan kalitesiyle ayağa kalktılar.
Bu anlamda Türkiye'nin en önemli sermayesinin İzmir'de olduğunu düşünüyorum. İzmir katma değeri en yüksek ürünleri üretebilecek potansiyele sahip. İzmir'in bu anlamda bir üniversite kenti olması lazım. İstanbul'da Boğaziçi ve İTÜ, Ankara'da da ODTÜ ve Hacettepe gibi üniversiteler var. İzmir'de de bunlardan 3-5 tane olması lazım.
Aynı şekilde İzmir turizmdeki zenginlikleriyle çok daha farklı bir konumda olmalı. Kentte deniz, kum, güneş var, kültür var, tarih var, inanç turizmi imkanları var. 8500 yıllık bir kentten bahsediyoruz. Arkeoloji Müzesi'nde sergilenecek alan olmadığı için binlerce eser depoda bekliyor. Dünyanın en önemli kiliseleri, sinagogları bu topraklarda. İnanç ve kültür turizmi, "deniz, kum ve güneş" turizminden çok daha değer kazandırır.
İLLER ARASINDA ÖN SIRALARDA YER ALIYOR
TÜM bu imkanlar içerisinde İzmir ve Ege Bölgesi'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İzmir şu anda gelişmişlik endeksine göre avantajlarının önemli bir bölümünün kullanılmamasına rağmen ön sıralarda.
Ege ve İzmir Türkiye'yi kurtaracak bir bölgedir. Sahip olduğu zengin insan kaynağıyla, turizmdeki büyük potansiyeliyle, tarımdaki gücüyle Türkiye'nin kaderini değiştirebilir.
TARIMDA ÖNCÜ OLACAK
DİĞER zenginliklerimiz neler sizce?
İzmir dediğin zaman akıllara tarım gelmez.
Oysa İzmir, en önemli tarım bölgelerinden biridir. Sebebi ise; bu toprakların ve buradaki köklerin bilinciyle ilgili bir durumdur.
Son 25 yıldır kooparatifleşme hareketleri de yoğunlaştı. Bu olumlu sonuçlar yarattı ve köyden kente göçü azalttı. Bir de tercihlerimizin sürdürülebilir olması için çevreyle barışık olmak lazım. İzmir'in sayılamayacak kadar çok zenginliği var. Kent için daha yapılması gereken çok şey var.
Mert ALPDÜNDAR

