Kendi filmlerini izlemeye korkan yönetmen: Hitchcock

“Kendi filmlerimi izlemekten korkuyorum. İnsanlar benim filmlerimi nasıl izleme cesareti buluyor, aklım almıyor” diyen Alfred Hitchcock aramızdan ayrılalı 44 yıl oldu. Hala gerilim filmlerine ilham olan ünlü yönetmenin 5 kez Oscar’a aday gösterilip hiç alamaması da enteresan!

Sinemada "Gerilim" kelimesini cümle içinde kullanmak istersek eğer o cümlenin öznesinin Hitchcock olmasını kimse yadırgamayacaktır.
29 Nisan 1980 yılında aramızdan ayrılan bu büyük sinema adamının filmografisine temas etmeden beyazperdeyi sevebilmek pek mümkün değil.

CAMEO ROLLERİN ÖNCÜSÜ
İşte tam da bu geniş yelpaze yüzünden hayatını anlatma yolunu seçen kendisi gibi Londra doğumlu yönetmen Sacha Gervasi, 2012 yılında vizyona giren "Hitchcock" filminde sadece belli bir kesiti sunabildi belki de. Robin Wood'un 'Hitchcock Sineması', François Truffaut'un 'Hitchcock ve Truffaut', Slavoj Zizek'in 'Hitchcock', Sidney Gottlieb'in 'Alfred Hitchcock' ve Peter Ackroyd'un yine aynı isimli kitapları yönetmenin hayatını sayfalar arasından yakından tanımak isteyenler için tavsiye edilebilir.Filmleriyle tüm dünyayı geren bu adamın yumurtadan, polislerden ve kendi filmlerini izlemekten korkması bilmem nasıl anlaşılır ama bildiğimiz bir şey var ki onun sinemasını anlatabilmek için birçok durağa uğramak lazım.

"Kendi filmlerimi izlemekten korkuyorum. İnsanlar benim filmlerimi nasıl izleme cesareti buluyor, aklım almıyor" diyen Hitchcock'un 5 kez Oscar'a aday gösterilip hiç alamaması da tarihe yazılmış enteresan notlardan. Kullandığı sıra dışı tekniklerle sinemaya aykırı bir soluk getiren, cameo rollerin öncüsü sayılan (Yani filmlerinde kısa süreli kendisini de gösteren) yönetmen ile ilgili birkaç satır önce bahsettiğimiz duraklara uğrayalım o halde.

REBECCA (1940)
YÖNETMENLİKTE alamasa da film ve görüntü yönetmenliğinde Oscar heykelciğini kaldıran 1940 yapımı Rebecca da konusu itibariyle dönemin izleyiciyi geren yapımları arasında baş köşede yer almıştır. Esrarengiz bir şekilde hayatını kaybeden Rebecca'nın, ölümünde yaşanan gizemin anlatıldığı film üzerinden 84 yıl geçmesine rağmen ürkütücü atmosferi ile başyapıtlar arasında.

KUŞLAR (1963)
BİR Hitchcock efsanesi daha. Karanlık atmosferi ile dikkat çeken Kuşlar, yine ancak Hitchcock'un çekmeye cesaret edebileceği bir film. Bir kasabada tuhaf davranmaya başlayan kuşların insanlara saldırmasını anlatan yapım her zaman olduğu gibi bu türün zenginleşmesi adına önemli bir durak olmuştur. Filmlerinde kısa süreli görünmeyi seven Hitchcock burada da kendisine ufacık bir rol vermiştir.

39 BASAMAK (1935)
MESELA 1935 yapımı 39 Basamak ile başlayabiliriz. İskoç yazar John Buchan 1915 yılında yazdığı casusluk romanını sinemaya aktaran Hitchcock sinemasında defalarca gördüğümüz suçsuzluğunu kanıtlama peşindeki karakter türünün de ilk halkası denilebilir. Tiyatroda tanıştığı bir kadının aynı gece esrarengiz bir şekilde öldürülmesiyle suçlu duruma düşen bir adam hala arada dönüp bakılabilecek temposuyla hayli dikkat çekici

VERTİGO (1958)
DEDEKTİF Scottie Ferguson'un bir suçluyu kovalarken damdan düşen ortağını kurtaramaması peşi sıra kendisinde de yükseklik korkusu başlamasını anlatan filmin orijinal adı Baş Dönmesi olsa da bizde "Yükseklik Korkusu" olarak biliniyor. James Stewart ve Kim Novak'ı buluşturan yapım yine Hitchcock'un kendine özgü kamera teknikleri ile ondan sonraki birçok yapıma ilham kaynağı olmuştur.

SAPIK (1960)
SACHA Gervasi 2012 yılında vizyona giren "Hitchcock" filmi yönetmenin bu filmi çekim aşamasını anlatıyor. Robert Bloch'un kitabından etkilenerek yapımcısına filmi kabul ettirmeye çalışan aslında ettiremeyen Hitchcock bu filmi çekmek adına çok mücadele etmiş, özellikle de banyo sahnesi sinema tarihinin kült sahneleri arasına girmiştir. Imdb listesinde 8.5 notuyla tüm zamanların en beğenilen filmleri arasında 35. sırada yer bulan yapım, en iyi yönetmen dahil olmak üzere 4 Oscar adaylığı aldı ancak kazanamadı.

GİZLİ TEŞKİLAT (1959)
CASUSLUK filmlerini sevenlerin ilk 10'un da belki de ilk 5'inde hep olan Gizli Teşkilat, Hitchcock'un en bilinen en yüksek not verilen filmleri arasında. Yanlış zamanda yanlış yerde bulunan bir adamın başına gelenleri anlatan film 1995 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçildi. Ve böylelikle de o tarihten bu yana ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza ediliyor.

ARKA PENCERE (1954)
TEK kanallı TRT döneminde büyük bir merakla ilk kez izlediğim Arka Pencere, daha sonra çekilen birçok filme de ilham konusu olmuştur desek abartı olmaz sanırım. Fotoğrafçı L.B. Jeffries'in bir kaza sonucu bacağını kırmasıyla tekerli sandalyede komşularını teleskopla izlerken bir komşunun karısını öldürdüğünden şüphelenmesini anlatan film tam bir gerilim klasiği olarak hafızalara kazanmıştır.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.