Milletin hafzasıyla alay ediyorlar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Şimdi yeni yeni şartlar öngörenler bu milletin hafızasıyla alay ediyorlar. 7 Haziran’dan beri Demirtaş’ın yaptığı her açıklama ertesi gün Kandil’den tekzip edildi” dedi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu'dan gelen sivil toplum temsilcileriyle biraraya geldi. Çankaya Köşkü'nde dün gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıda konuşan Davutoğlu şu mesajları verdi:
TÜRKİYE'DEKİ MÜCADELE: 20 Temmuz'da, Suruç'ta yaşanan alçakça katliamla terör saldırısı sonrasında sadece 32 vatandaşımızın yakınlarına değil hepimizin yüreğine bir ateş düşmüştü. O günden bu yana Türkiye'de şiddet sarmalını derinleştirmek isteyenlerle insan hak ve özgürlüklerini, kamu düzenini savunanlar arasında çok ciddi mücadele seyrediyor.
İki polis şehit
ŞEHİT İKİ POLİSİ KÜÇÜK GÖRDÜLER: Herkes gördü ve şahit oldu barıştan, demokrasiden, teröre karşı mücadeleden bahsedenler Ceylanpınar'da iki polisimiz ensesinden şehit edilmişken onu yapanlara dönüp herhangi bir kınamada dahi bulunamadılar ve o kadar acı ki yıllarca vicdanı temsil ettiğini söyleyen bazı aydınlar 'iki polis için böyle bir operasyona değer miydi' diyerek iki polisin katlini küçük görmeye, o iki polisin annesinin, bacısının, eşinin, çocuklarının acısına vicdanlarını kapatmaya çalıştılar. Mesele sadece bir olay meselesi değildi bizim için, bizim için mesele ortak vicdanın katledilmesiydi.
ORTAK VİCDANI TEMSİL ETMELİYİZ : Hükümetler olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, her bir fert olarak eğer ortak vicdanı savunmaktan imtina edersek, cumartesi annelerinin yaşadığı kayıplara yıllarca gözünü kapatanlar ne kadar suçluysa açık söylüyorum, Ankara'ya gelip gözyaşlarıyla 'oğlumu kurtarın, kızımı kurtarın' diyen Diyarbakır annelerinin acısına gözlerini kapatanlar da o derece suçludur.
Ortak akıl gerçeği
SİLAHLAR BIRAKILMALI : Değişik inançlara sahip olabiliriz ama bir araya geleceğiz ve diyeceğiz ki ortak aklımız bize şunu söylüyor; 'etrafta ateş çemberi varken, Türkiye'de silahlar bırakılmalıdır', hükümet kurulma süreçleri yürürken herkesin sükunetle beklemesi lazım'. Bir terör saldırısı varsa omuz omuza vermemiz lazım, bir terör saldırısı olmuşsa o acıları istismar ederek başka bir terörü başlatmak yerine ortak bir coğrafyada ortak bir aklı harekete geçirmek lazım.
HDP'Yİ KANDİL TEKZİP ETTİ: 7 Haziran'dan beri eşbaşkanların, sayın Demirtaş'ın, Yüksekdağ'ın yaptığı her açıklama yukarıdan bir yerlerden tekzip edildi. Şu denmeye çalışıldı, 'sen siyaset oyunu oynayabilirsin ama aklı ben üretirim, senin söz söyleme hakkın yok'. Her açıklama ertesi gün Kandil'den tekzip edildi. Ha 12 Eylül rejimi partilere dönüp 'hizaya girin' demiş, ha Kandil'den birileri HDP'ye dönüp 'hizaya girin' demiş, aynı mantıktır, aynı zihniyettir, hiçbir farkı yok.
MESELE KÜRT MESELESİ DEĞİL: Suriye'de Rojava veya Kobani, Haseke bölgelerinde PKK'nın olduğu yerde farklı herhangi bir başka Kürt hareketinin olmasına dahi izin vermediler. Türkiye'ye Kobani'den, Haseke'den gelen ilk mülteciler DEAŞ'tan kaçarak gelmedi, oradaki baskılardan kaçarak geldi.
NEREDEN TALİMAT ALDINIZ?: 19 Temmuz, Suruç'tan bir gün önce KCK, Cemil Bayık açıklama yaptı ve 'silahlanın ve halk savaşına hazır olun' dedi. Kime karşı, kiminle savaşıyorsunuz? Türkiye'yi Suriye ya da Irak'a benzetme yönünde nereden talimat aldınız?
MİLLET HAFZASIYLA ALAY EDİYORLAR: Şimdi yeni yeni şartlar öngörenler, yeni yeni birtakım konuları gündeme getirenler bu milletin hafızasıyla alay ediyorlar. 2013 Mart'ında Nevruz'da verilen mesaj açıktı. 'Silahla mücadele dönemi bitmiştir, demokratik mücadele dönemi başlamıştır ve bütün silahlı unsurlar Türkiye'den çekilecekler'. 26 Haziran'da geri adım atıldı. Çünkü arada Gezi olayları yaşandı. Türkiye'de kardeşliği istemeyenler, milli birliği, beraberliği, ortak kader bilincinin gelişmesini istemeyenler, provokatif eylemlerle Gezi olayında, bir çevre meselesi gibi başlayan bir olayı güya istismar ederek büyük bir toplumsal anarşiye dönüştürdüklerinde Çözüm Süreci'ne en büyük darbe vurulmuş oldu. Aynen 1993'te rahmetli Özal'ın çabalarına son verilmesi gibi. 26 Kasım'da Diyarbakır'da, Sayın Barzani'nin ziyareti esnasında yeni bir atmosfer yaşandı. Ama arkasından 17-25 Aralık olaylarıyla yine Türkiye'de bir siyasi belirsizlik atmosferi içinde bütün bu sürecin durdurulmasına çalışanlar söz konusu oldu.
Süreçten vazgeçmedik
KOBANİ EYLEMLERİ : Hangi demokratik ülkede, cumhurbaşkanlığına aday olmuş bir lider (Selahattin Demirtaş) , 'Silahlanın ve sokaklara çıkın' diye bir çağrıda bulunabilir? Kamu düzenini ihdas etmek üzere harekete geçtik ama hiçbir şekilde Çözüm Süreci'nden de vazgeçmedik. Özgürlüklerin korunması ve iç güvenlik paketi gündeme geldiğinde bütün partiler bize karşı birleşti ama biz yaklaşmakta olan tehlikeyi ve kamu düzeni ortadan kalktığında özgürlüklerin korunamayacağı gerçeğini gördüğümüz için harekete geçtik.
KÜSTAHLIK VE AYMAZLIK: Şimdi 7 Haziran'dan sonra yeni bir dönem başlatma imkanı varken, temsil kabiliyeti çok yüksek bir Meclis'te Çözüm Süreci'ni de her konuyu da tartışma imkanı varken tam bir küstahlıkla, tam bir aymazlıkla öyle mesajlar verildi ki Türkiye şöyle bir kanaat doğdu, iki alternatif için de hazırlık vardı sanki. Eğer barajın altında kalınsaydı 'Haksızlık yapıldı' diye bir başka şiddet sarmalına gidilecekti. Baraj aşılınca bu sefer aşırı kibir, Mesut Barzani'nin basına yansıyan ifadesiyle söylüyorum, aşırı kibirle ve Ortadoğu'daki kargaşadan aldıkları cesaretle bu sefer de bir başka şiddet sarmalı çağrısında bulundular.
Ankara'da demokrasi Diyarbakır'da terör
- Öyle ikili oyun ki Ankara'da demokrasi, Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de şiddet ve terör. Öyle bir ikili oyun ki İstanbul'da Türk-Kürt kardeşliğinden bahsetmek ama Doğu ve Güneydoğu'da kendisinden farklı düşünen herkesin demografik bir yapı değişimine de yol açacak şekilde şehirlerden sürülmesi için baskıda bulunmak. Öyle bir ikili oyun ki bir taraftan özgürlüklerden bahsetmek, diğer taraftan her tür illegal yapılaşmayla şehirlerimizi baskı altında tutan uygulamalara yönelmek. Şimdi herkesin son 15 gün içinde yaşananları tekrar tekrar değerlendirmesi gerekiyor. Bir anda barışı hatırladılar, bir anda tekrar çatışmasızlığı hatırladılar. Çatışmasızlığı niye polislerimiz, askerlerimiz şehit olduklarında hatırlamadılar?
DEAŞ MÜSLÜMANLARA TEHDİTTİR : DEAŞ denilen örgütü, bütün çevre ülkelere olduğu gibi Türkiye'ye tehdittir, DEAŞ denilen örgüt, Hristiyanlardan daha çok Müslümanlara tehdittir.
MESELE SADECE GÜVENLİK DEĞİL : Bu mesele, sadece güvenlik meselesi değildir. Eğer ona inanmış olsaydık, 2003'te devraldığımız Türkiye'nin, bütün güvenlik odaklı yasaklarını sürdürürdük. İlk günden beri, özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza ettik. Ama bizim siyasi irade olarak ve siyasi akıl olarak bunu muhafaza etmemiz yetmez. Sivil toplumun da bunu benimsemesi, hep beraber bu yönde ortak mesajlar verebilmesi lazım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.