İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak kavramları Kur'an-ı Kerimde ve hadislerde "emri bil ma'ruf ve nehyi anil münker" tabirleriyle ifade edilir. Maruf ya da iyilik; İkram, cömertlik, ihsan, iyi ve güzel kabul edilen inanç, düşünce ve davranışlardır. Münker ya da kötülük ise ; bunların zıddı olan, yani gönül incitici, insanın vicdanını rahatsız ve huzursuz edici söz ve davranışlar, kötü ve çirkin kabul edilen; inanç, düşünce ve hareketlerdir. İslam dininin getirdiği hayat tarzına, görgü kurallarına uygun olan söz ve davranışlar iyilik, uygun olmayanlar da kötülük olarak kabul edilmiştir.
İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak ifadeleri, Al-i İmran suresinin 104, 110, 114 ayetleri, Araf suresinin 157. ayeti, Tevbe suresinin 67, 71, 112 ayetleri, Hac suresinin 41. ayeti ve Lokman suresinin 17. ayeti olmak üzere Kur'an-ı Kerimin dokuz ayetinde geçmektedir. Konu ile ilgili olarak sevgili Peygamberimizin de pek çok hadis-i şerifi bulunmaktadır. İslam alimleri de iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın farz olduğunda ittifak etmiştir. İyiliğin ve adaletin hakim kılınması ve yaygınlaştırılması, kötülüğün önlenmesi, bunun sayesinde de faziletli bir toplumun oluşturulması için, her devirde iyiliği emreden kötülüğü yasaklayan çalışmalar yapılır. Okullarda verilen eğitim ile camilerde din görevlileri tarafından verilen vaaz hizmetleri de bu çalışmaların bir parçasıdır. Dünya ve ahiret mutluluğuna erişebilmemiz için, Kur'an ve sünnetin gösterdiği iyilik yolunda yürürken, başkalarına da iyiliği emredip kötülükleri yasaklayarak mutlu bir toplum oluşturmaya çalışmalıyız. Bu konuda Yüce Allah (c.c.) "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır." Ali İmran 104), "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl 90) buyuruyor.
Müminler, dünyadaki en hayırlı iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan en güzel ahlâka sahip toplumdur. Bu toplumun korunması için bu ayetlerle dinin en önemli ilkeleri olan iyiliğe, doğruluğa, güzelliğe, çağırmak emredilmiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir" (Müslim, İman)
BASMANE'NİN SİMGE CAMİSİ
BASMANE semtindeki bu cami, etrafındaki geniş mezarlığı, medresesi ve diğer yapılarıyla Türk mahallelerinin en ucunda gibiydi. Bostanizâde Mehmed Efendi adında bir hayırsever zat tarafından, 17. yüzyıldan önce yaptırılmıştır Zarif minaresi ve kubbesi ile İzmir'in güzel camileri arasındadır. Kesme taştan yapılmış olan cami kare planlı olup, üzeri sekizgen bir kasnağa oturan merkezi kubbe ile örtülüdür. Bu kubbe kasnağının çevresinde yuvarlak kemerli pencereler bulunmaktadır. Ana mekânın iki yanında üçer kubbeli yan mekânlar bulunmaktadır. Mihrabı niş biçiminde olup, sanat tarihi yönünden önem taşımayan motiflerle bezenmiştir. Cami, önde küçük bir avlu ile, batı ile güneyde bir hazireden oluşur. Kurşunla örtülü beş kubbe altındaki son cemaat yerinin etrafı camekan ile çevrilmiştir. Ana mekanı örten tek büyük kubbe sekiz köşeli bir kasnak üzerine oturur.
GÖNÜL DOSTLARI HZ. SULTAN ŞEYHMUS
SULTAN Şeyhmus, Mardin'in en büyük velîlerindendir. Mardin'de doğmuştur. İsmi Mûsâ bin Mâhîn ez-Zûhî'dir. Sultan Şeyhmus, büyük islam alimlerinden Abdülkâdir-i Geylânî'nin talebelerindendir. Hocası, onun yetişip, büyük bir velî olacağını önceden müjdeledi ve; 'Ey Bağdât halkı, yakında öyle biri gelecek, öyle bir güneş doğacak ki, öyle birisi daha size gelmedi' buyurdu. 'O zât kimdir?' denilince, Mûsâ bin Mâhîn olduğunu işâret etti. Abdülkâdir-i Geylânî'nin huzûruna girince, kalkıp kucakladı. Herkes heybetine ve fazîletine hayran olup, onu severdi. Duâsı kabul edilen büyük bir velî idi. Fakire duâ etse, zengin olur, bir kimseye bereket için duâ etse, berekete kavuşurdu. Hastaya duâ etse, hemen şifa bulurdu.
GÜNÜN MANİSİ
Aldanma sağa sola, gel gidelim hak yola, güzel oruç tutanın, akıbeti hayrola.
BİR ŞİFA AYETİ
"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyân edenlerden oluruz." (Araf, 23)

