Hastalığa şifa doğadan

Homeopati uzmanı Buda: Soğan doğrarken gözünüz yaşarır, burnunuz yanar. Bu tablo gribe benziyor. Böyle bir durumda soğandan yapılmış ilacı kullanırız

GÜLENGÜL USLU
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Dr. Levent Buda, doğal iyileştirme yöntemlerine ilgi duymaya başlayınca, 2002- 2005 yılları arasında Almanya Wiesbaden'de, 'Avrupa Homeopati Enstitüsü'nde klasik homeopati eğitimi almış. Doğal şifa yolunda donanımlı bir yolcu olarak ilerleyen Dr. Levent Buda bu hafta sayfamıza konuk oldu.
Sizi kısaca tanıyalım.
1966 İzmir doğumluyum. 1991 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. Bir süre acil servis ve sağlık ocağında çalıştım. 2000 yılı başında doğal tedavi yöntemlerine ilgi duymaya başladım. Daha sonrasında bana en yakın yöntem olarak homeopatiyi seçtim. '2002- 2005 yılları arasında Almanya Wiesbaden'de burslu olarak homeopati eğitimi aldım. Daha sonrasında Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nin düzenlediği pitoterapi kurslarını tamamladım. 2007 yılında Uluslararsı Neural Terap Derneği'nin verdiği kursları bitirdim. Geçtiğimiz yıl ozon terapi eğitimi aldım. Evliyim ve bir oğlum var.
Doğal iyileşme yöntemlerine ilginiz nasıl başladı?
Doğa ve tıp ilişkisini incelerken homeopati karşıma çıktı. Ve bu böylece devam etti. Sürekli kongreleri takip ediyorum. Geçen ay Almanya'daydım. Homeopati dünyada en sık kullanılan tamamlayıcı tıp yöntemi. Bazı ülkelerde % 56'lara çıktığı görülüyor. Özellikle Belçika, Almanya, Fransa böyle. Çünkü, doğal bir iyileşme yöntemi. Vücut yorulmadan kendi bünyesinde olan iyileşme bilgilerini kullanarak iyileşiyor. İkincisi de İngiltere'de kraliyet ailesi kullanıyor. Ana kraliçe bu yöntemi kullanıyor.
Televizyon kanallarına çıkan ve bitkilerle tedavi konusunda bilgiler veren doktorlar var. Aklımız epey karışıyor. Hangisine inanalım bilemiyoruz.
Doktor olmayan kişiler de bu konuda konuşuyor. Doktor olmayan bir kişi bu işi yapamaz. Ama bitkiler derseniz çok bitki var ve her bitkinin de kendi yapısında geliştirdiği etken maddeleri var. Bu etken maddeler kullanımına göre çok değişiyor. Bir tıbbi tecrübeler, bir de halkın kendi geliştirdiği tecrübeler var. Bu da yanlış değil aslında.
Kocakarı ilacı dediğimiz yöntemler..
Evet, halkımız nane limon veya mercanköşkü kaynatmayı çok iyi de bilirler. Ancak aktarlarda da şöyle bir yanlış var. Aktarlar papatya satıyor. Ama papatyanın ancak bir türü asıl iyileştirici maddeyi taşır. O yüzden ben daha çok Sağlık Bakanlığı veya Tarım Bakanlığı tarafından onaylanmış eczanelerde satılan bitkisel ilaçları daha çok tercih ediyorum.
Nasıl bir tedavi yöntemi uyguluyorsunuz?
Genellikle biz benzeri benzerle çözme yoluna gideriz.
Aşı gibi mi?
Evet, aşıya çok yakın. Bunların dünyada yıllarca araştırması yapılmış. Gönüllü sağlıklı insanlarda ilaçları denemişler. Örneğin; soğan doğrarken gözünüz yaşarır, burnunuz yanar. Bu tablo sizce neye benziyor? Grip veya alerjik nezle. Böyle bir durumda da biz soğandan yapılmış ilacı kullanıyoruz. Veya, çok kahve içen birinde uykusuzluk ve kalp çarpıntısı şikayetleri olur. Böyle durumlarda kahveden yapılan ilaçları kullanıyoruz.
Geçen yıl zayıflama için kullanılan lahana kapsülleri çok konuşuldu. Bu tür bitkisel ilaçlara ne kadar güvenebiliriz?
Evet, lahana zayıflatabilir ama size uygun mu? Her ilacın bir bireysel yapısı var. İnsanı önce bir tanımak lazım. Bel ki o ilaç size hiç uy gun değildir. Ayrıca zayıflamak bir irade işi. Sadece ilaçla zayıflayamazsınız. Mutlaka bir diyet programı ve metabolizmayı hızlandırmak için hareket etmek lazım.
Sağlığımızı korumak adına nasıl bir yaşam biçimi öneriyorsunuz?
Her insan birbirinden farklıdır. O yüzden de farkı alışkanlıkları, olaylara farklı yaklaşımları ve tepkileri vardır. O yüzden sen böyle yap demek çok kalıplaşmış bir yaklaşım olur. Ama spor yapıp, sağlıklı doğal ürünler ile beslenmek, katkı maddelerinden uzak durmak, vitaminler ve minerallerden zengin diyetler tercih etmek, doğada bulunmak gibi önerilerde bulunmak mümkündür. Yine de kişinin yatkınlıklarına göre bir öneri listesi her zaman daha doğru ve başarılıdır.
Modern yaşamın sonucu... Modern yaşamın sonucu...
Detoks tam anlamıyla ne demektir ve biz kendi başımıza detoks uygulaması yapabilir miyiz?

Bedenimiz günümüz modern yaşamının bir sonucu olarak gün içinde sürekli çevreden zehirli atıkları alır. Ayrıca kendi bedeni içindede bir zehir üretim sistemi vardı. Ama aslında bedenimiz çok sofistike bir detox sistemine sahiptir. Bedeni sürekli dolan ve boşalan bir fıçı gibi düşünürsek ve birgün boşaltım kapasitesi yetemez hale gelirse o zaman işte bu zehirler bedende birikir. Böyle olunca da pek çok hastalık belirtisi yüzeye çıkmaya başlar.
Başarı oranı yüzde 75
Homeopati ne tip hastalıkları tedavi edebiliyor ve başarı oranı nedir?

Homeopati bütünsel bir tıp yaklaşımıdır. Yani hastanın bütünü ile ilgilenir. Yani bizim için hastalık değil, hasta vardır. O yüzden migren bizim için hastalığın bir parçasıdır. Aynı anda alerjik rinit ya da mantar hastada bulunabilir. Biz hepsi ile birlikte başa çıkmaya çalışırız. O yüzden her türlü hastalık için bir homeopatik tedavi vardır. Teorikte başarı % 100 dür. Ancak bunu pratikte her zaman yakalamak mümkün olmuyor ne yazık ki. Benim başarımı soracak olursanız ilgilendiğim hastalardan aldığım geri bildirimler benim % 75 civarında başarılı olduğumu gösteriyor.
'İşleyen demir ışıldar'
Metabolizmayı hızlandırmak için ne yapmalıyız?

Hormonlarınızın, tiroitlerinizin iyi çalışması lazım. Günde 6 öğün sık aralıklarla ama az az yemek metabolizmayı hızlı tutar. Öğlen arası 3 saat falan olması lazım. Yemek yemediğiniz süreçte metabolizma uykuya geçiyor. Çünkü siz o ateşi körüklememişsiniz. Vücut kapanıyor sonra hızlanıyor ve allak bullak oluyor. Ayrıca su içmek çok önemli. Günde minimum 2 litre su içmelisiniz. Sabah yataktan kalkar kalkmaz ılık su için. İsterseniz içine küçük doğranmış çeşitli meyveler koyabilirsiniz. Vücudu zaman zaman toksinlerden arındırmak lazım. Hareketsizlik sonucu metabolizma yavaşlıyor. Siz hareket ettikçe metabolizma çalışıyor. Bizim halkımız çok doğru söylemiş''İşleyen demir ışıldar'.'

Yatak odası steril olmalı

Elektronik teknoloji ve onun yarattığı manyetik dalgaların vücudumuza verdiği zararlar nelerdir ve korunma yöntemleri ne olmalıdır?

Bütünsel tıp yaklaşımına göre bedenin en önemli yapılarından biri hücreler arası sıvı dediğimiz "Matrix"tir. Elektronik dalgalar en büyük zararlı etkisini burada gösterirler, böylece burada oluşan yanlış informasyonlar bedende hastalanmaya sebebiyet verebilir. Tabi burada kişisel yatkınlıklar da çok önemli rol oynarlar. Şehir içinde zaten var olan bir elektronik duman içinde yaşıyoruz. O yüzden çevremizdeki kendimizin yarattığı elektronik dalgaları en aza indirmeliyiz. Katiyetle uyuduğumuz ortamlarda elektronik bir cihaz bulundurmamalıyız. Televizyon vesaireyi stand by konumunda değil, tamamen kapalı konumunda bırakmalıyız. Cep telefonu, elektronik saat vs. çevremizden en azından uyurken uzaklaştırmalıyız. Yani uyku ortamımız elektronik açısından steril olmalı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.