Marmaris-Datça yolunun yaklaşık 20. kilometresinde, tepeden bakınca, dağlarla çevrili, yeşille-mavinin dostça buluştuğu doğal bir koy burası... Hem dinlenin hem billur gibi saf denizine girin
HÜROL DAĞDELEN
Çoğu zaman, görmeden geçeriz ülkemizin cennet köşelerini, aracımızla, otobüsle.. Hemen bir bakış uzaklıktadır belki ama orayı bir bilen, bir yaşayan olmayınca, önerisi de olmaz.
İşte öyle bir yer, Selimiye... Marmaris-Datça yolunun yaklaşık 20. kilometresinde, tepeden bakınca, dağlarla çevrili, yeşille-mavinin dostça buluştuğu bir koy burası...
Sevgili dostumuz Suna Akar söylediğinde, eşimle ben pek ihtimal vermemiştik doğrusu böylesi bir güzelliğe... O ise ısrar ediyordu, "Mutlaka görülmesi gereken bir yer... Orayı görün bakın hayata bakışınız nasıl da değişecek" diye...
Onunla, öğretmen dostlarla, annesi Selma hanımın liderliğinde, bir otobüs meraklı yürek, Selimiye'ye doğru yol aldığımızda, göreceğimiz küçük cennetin, "sadece denize kıyısı olan bir kasaba" olduğunu düşünüyorduk.
Öyle değilmiş, orada bir gün kalınca anladık değerini; yorgun beynimize bir haller olmuştu, tazelenmiştik kısacası...
Biz cennetteydik!
EL DEĞMEMİŞ, SAF
Selimiye'ye dolambaçlı yollardan geçerek ulaştık; her köşeyi dönüşümüzde manzara bir başka hal alıyordu. Saf, temiz, sanki el değmemiş bir köşeydi burası...
Hiç gürültü yok bir kere... Buradan seslen, 200 metre ileriden sesin net duyulur. Bulunmaz bir sessizlik bu... İşte bu yüzden, tatilde vur patlasın çal oynasın eğlenmek isteyenler için uygun bir yer değil Selimiye... Daha çok kafa dinleyip beynini sıfırlamak isteyenler için ideal bir tatil köyü... Ne bir disko var, ne de bar...
Sadece doya doya denizin karaya ya da teknelere vurduğunda çıkardığı o büyüleyici ses, beyninde dalgalanıyor. Böylesini daha önce hiç yaşamamıştım doğrusu...
Bir anlatıma göre, doğanın içine gömülmüş pansiyon, motel ve apart otelleriyle modern ve hijyenik yaşamın tüm ihtiyaçlarını, geleneksel köy yaşamının doğallığıyla birleştirmiş Selimiye, huzurlu ve sağlıklı bir tatil beldesi olmuş. Dört bir yanı denizle çevrili... Teknelerin dans ettiği kapalı bir koy görünümünde...
TAŞLAŞMA YOK!
Sözün özü, turizm sektörünün karadan pek uğramadığı, doğayı algılamamızı engelleyen taşlaşmanın ve yozlaşmanın bulaşıcı yayılımından kendini korumuş bir bölge burası...
Kimse yakacak kullanmıyor bir kere, yaz-kış sıcak bir bölge burası... Yıllar önce İstanbullular dolaşırken keşfetmiş... Yıllardır da deniz bilimcilerin araştırma yaptıkları bir alan olmuş...
Denizi müthiş, dibi ayna gibi... Hiç kirlilik yok. Bu yüzden, burayı keşfedenler "gizli kalmasından" yana... "Yoksa buranın sonu Bodrum, Marmaris gibi olur" diyorlar.
Her türlü ihtiyacınızı karşılayacağınız küçük bir çarşısı var; şirin kafeler, "Paprika" gibi keyifli mekanlar, bir ayağınızı denizde hissettiren restoranlar, Selimiye'nin simgesi olmuş... Artık anılarda kalan çivit mavisi boyalı bahçeli evler de var burada...
Ancak köşün en dikkat çekici yanı, tam koyun ortasındaki küçük adacık... Oraya farkındalık katıyor. Bir de artık tepede kalmış, sembolik bir kale...
Ben Selimiye'yi çok sevdim. Doğallığını, sessizliğini, temizliğini, denizini...
Bence sessiz bir kale gibi Selimiye, bir avuç cennet misali...
TARİHİ
Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı olan Selimiye Köyü, Hisarönü Körfezi'nin incilerinden biri. Antik çağda ismi Hydas olan köy, sonraları Losta ismini taşımış. Günbatımında dağların arkasında kaybolan güneş etrafı kırmızı tonlarına boyadığı için köye "Kızılköy" de denmiş. Bozburun Yarımadası'nda Loryma Kaisareia, Kastabos, Erine, Bybossos gibi antik yerleşimlerden biri olan Hydas (Selimiye), Arkaik döneminden kalma kalıntılara sahip. Çevrede biri Selimiye'nin en yüksek tepesinde, diğeri Sarıkaya tepesinde, sonuncusu ise Kızılköy Mahallesi'ndeki Aşarkale olmak üzere üç kale kalıntısı bulunuyor.
NASIL GİDİLİR?
İzmir, Aydın, Muğla hattıyla Marmaris'e otobüsle ulaştıysanız, terminalden kalkan minibüslerle 35 km'lik yolu 40 dakika da gidebilirsiniz. Selimiye'ye "iki gidiş, iki dönüş" sefer yapan köy minibüslerinin yanı sıra Bozburun'a giden tüm araçlara da binebilirsiniz. Motel rezervasyonu yapanların Marmaris'ten alan servis araçları da var. Özel araçla gidenler için İzmir çıkışı Aydın istikameti Selçuk'a kadar bulunan otoyol rahat ve yayla gibi serin.
Muğla'nın 670 rakamlı "Sakar Geçidi"nden inip okaliptus ağaçlarının gölgesinde genişletilmiş yoldan Marmaris'e girip İçmeler üzerinden orman yoluyla Selimiye'ye ulaşabilirsiniz. Virajlardan arındırılıp genişletilen ve bir bölümü tozlu-topraklı ham Datça yoluna giren yoldan Hisarönü'ne dönerek Orhaniye-Turgut Köyü yolu sizi Selimiye'ye getirecek.
Hisarönü Körfezi'ne girip denizden tekneyle gelenler Selimiye Köyü sahilinde baştan 15 metreye demir atıp restaurant önündeki iskelelere yanaşabilirler.
Artık anılarda kalan çivit mavisi boyalı bahçeli evler de var burada
Selimiye'ye gelmek için hafta sonunu ayırdıysanız Dalaman Havaalanı'na uçakla inip kiraklı oto taksiyle Marmaris'e gelmek ve Jeep safarilere katılmak yoluyla da köyü görme imkanınız olabilir.
NEREDE KALINIR?
Selimiye Köyü'nde birbirinden şirin, bahçeli veya denize sıfır birçok konaklama tesisi ve ev pansiyon var. Motellerin önünden günbatımının seyri izleyenlere unutulmaz anlar yaşatırken, sahile yakın yerde bulunan ışıklandırılmış antik gözetleme burcu, gece seyir imkanı yaratıyor. Selimiye'de, başta bizim kaldığımız ve hizmetiyle memnun kaldığımız İskele Motel olmak üzere Palmetto Resort Hotel, Hydas Otel, Vakana Beach Hotel, Motel Begonvil, Beyaz Güvercin motel, Emin Motel ve Selimhan gibi konaklama tesisleri sayılabilir.
