Vitrinler yeni yıl coşkusu yaşatıyor

Her yıl olduğu gibi, bu sene de yılbaşı New York'da farklı bir heyecanla karşılanıyor. Dünyaca ünlü firmaların birbirinden ilginç vitrin kompozisyonları beğeni topluyor
Vee gelelim çoğu kişinin sadece izlemek için birkaç saatini ayırdığı vitrinlere. İki yepyeni mağaza var. İnanılır gibi değil, ilk günlerinden ağzına kadar dolu. Biri Avustralya'nin 1 numarası meşhur bot- çizme krallığı UGG, Madison'da en güzel yerde kösesini aldı, yepyeni modelleri ile şu an botta Manhattan'ın bir numarası. Diğeri ise Abercrombie'nin (ki böyle bir kuyruk az gördüm) kardeşi Hollistar. Size Soho'daki yeni mağazasından bahsetmiştim, bu kez 5. caddedeki yerini açtı ki ne açtı. Dev ekranlarda okyanus dalgaları arasındaki vitrinin yanında gerçekten sular akıyor dükkana öyle giriyorsunuz. Kapının dışındaki kışlık koleksiyonu sunan mankenlere karşın içeride de sizi mayolu mankenler karşılıyor. Bence Abercrombie'den daha canlı. Kuyruklar yarışıyor. Bu arada "Thanks Given" ve "Christmas" için de vitrinler hazır. Hepsi kış, kar, soğuk hava temasını işlerken 'Armani' yeşillikler içinde bir kompozisyon kullanmış, o kadar da dikkati çekiyor. Her sene en zengin hazırlıklarını yapan Rockefeller Center bu yıl meşhur meleklerini koymuş bile girişine.
ÇOCUK MAĞAZALARI
Çocuk mağazaları en çok dolan konseptlerin başında geliyor. Başta yılların F.A.O. Schwarz çocuk mağazası ve LEGO, yeni çocuk sükseleri ile yıkılıyor. Benim buralarda bilhassa Manhattan'da en çok hoşuma giden şeylerden biri, çoğu sabaha kadar açık olan mini marketler ve bunların girişlerindeki rengarenk, pırıl pırıl satışa sunulan çiçekler. 2. Cadde dedim; tabii ki gezmişken size anlatmadan geçemem. Üzerindeki her memlekete özgü bar ve restoranlar yıkılıyor. Caddenin muhtelif yerlerinde Equinox adındaki gym salonlarını sakın atlamayalım. Bir de son moda bisiklet. Yer yer her caddede bu spin bisiklet çalışmaları arttıkça artıyor. Çin restoranlarından 'Wasabi Lobby', Mediteraneo' ki Akdeniz yemekleri üstadı, bol bol Türk restoranı, bol bol dünya mutfağı 2. Cadde, cidden çok güzelmiş.

MAĞAZADA HER ŞEY VAR
Bir konteyner mağazası var ki, evdeki herşeyi konteyn edip saklamak için ürünler sanki ona kalmış. Neler var neler akla gelmeyen; sadece dükkanda görünce, "Bu çok lazımdı eve" dedirtecek bir dev mağaza. Bir de sadece 2. caddede değil, her yerde, her sokakta 'Duane Reade' adlı, eczane, kozmetik, meyve, yemek ve daha birçok ihtiyacımızı karşılayacak konseptleri görmek çok olağan.
Bu arada sizlere tavsiye edebileceğim 2 yer daha. Biri, 2 ile 3 arası 85 te 'Jacques'... Şule'min evinin karşısındaki Bistro'ya bir soğan çorbası içmeye girdik. Aman efendim meğer ne güzel bir kafe hemen yanıbaşımızdaymış. Bir de şefi ve yardımcısı Türk... Burak Durman, 10 yıldır Amerika'da; 7 sene Royal Caribian Cruise Line'da çalışmış. 3 yıldır New York'ta; nihayet 6 aydır da 'Jacques'ta yerini bulduğunu söylüyor.

İZİNSİZ OLMAZ
Diğer bistro da Times Square'de 'Pigalle'... Pigalle'de sanki Fransa'dasınız. Crocque Madame'dan, "kruvasan"a kadar Fransa'yı yaşıyorsunuz. Servis dahil herşey harika. Bu 2 mekanda da bir şey dikkatimi çekti. 'Beaujolais şarabı'nın 18 Kasım'dan itibaren burada satıldığını ilan ediyoruz.' Bu çok mühimmiş, izinsiz hiçbir marka içkiyi satmak mümkün olmadığı için ilan ediyorlarmış Fransız restoranları. Bu yüzden kutluyorlarmış bu haberi. Ne ilginç değil mi?
SALI: NEW YORK AKŞAMLARI