Özusta Kuyumculuk özel olarak dizayn ettiği ''Kırlangıç'' kolyelerinden elde edilen geliri EÇEV'e bağışlıyor.. Proje kapsamında İzmirli bir grup kadın objektif karşısına geçti

Özusta Kuyumculuk bundan 70 yıl önce yani 1941 yılında Recep Özusta tarafından kuruldu. O dönemlerin değerli taşlara dayalı kişiye özel tasarımları bizzat Recep Özusta'nın ustalığında gerçekleşti. Dönemin değerli mücevher ustalarından biri olan Recep Özusta bir dönem fiili olarak özel üretimini gerçekleştirdi. Ve her dönemin trend koleksiyonlarını takip eden bir firma yarattı.. Bugün 85 yaşında olan Recep Özusta 80'li yılların başında bayrağı oğulları Argun ve Erhan Özusta'ya devir etti.. Bu sene 70. yılını kutlamaya hazırlanan firma tüm gelirini EÇEV'e bağışlayacak bir proje hazırladı. Özgürlüğün simgesi olarak dizayn edilen 'Kırlangıç kolyeler', aralarında sanatçı, iş kadını, doktor, şarkıcı, gazeteci olan 16 İzmirli kadınının boynunda fotoğraflandı. 19 Ocak 2011 akşamı Swissotel Efes'te verilecek bir resepsiyonla satışa sunulacak kolyeler bir yıl boyunca Özusta'nın İzmir ve İstanbul'daki mağazalarında satılacak.
Recep Özusta, "1938 senesinde 8 sene çıraklık yaptıktan sonra kuyumcu dükkanımı açtım. Dükkanımda 17 tane usta yetiştirdim. O yılarda herkes eski elmaslarını bozdurup yeniye çeviriyordu. O türden işler çok yaptım. Ardından 25 sene Nato'ya çalıştım. Amerikalılara renkli taşlı işler yaptık. O yıllarda çok Amerikalı vardı" diyor.
- Oğullarınız Argun ve Erhan Özusta bayrağı sizden devir aldılar..
Büyük oğlum Argun 1984'de askerden döndü ve mağazasını açtı. İkinci oğlum Erhan da 1996'da mağazasını açtı.
HATIRALAR CANLANSIN - Küçük oğlunuzun eğitimi mücevher sektörüyle ilgili ama büyük oğlunuz inşaat mühendisi.. Çok enteresan değil mi?
Efendim Argun gözünü kuyumcu dükkanında açtı diyebiliriz. 7 yaşında dükkana gelmeye başladı üstelik o yıllarda bu branşta eğitim veren bir üniversite henüz yoktu. Erhan ise; 'Taş ve Metal İşletmeciliği Bölümü'nden mezun oldu.
- Çocuklarınızda tasarım konusunda sizin kadar başarılı oldular mı? Yoksa işin ticari yönüyle mi ilgilendiler?
Evet çok başarılı oldular. Argun hala çizer ve Kapalıçarşı'ya gidip o çizimleri pırlantalarla süsleyerek üretime geçirir. Erhan da aynı şekilde çok güzel tasarımlar yapıyor.
- Sizin gençlik yıllarınızda Türkiye'de mücevher tasarımlarında daha çok Ermeni ustalar dikkat çekermiş..
Evet, ama Ermeni ustalar İstanbul'da çok fazlaydı İzmir'de ise hiç yoktu. Hepsi Levanten'di.. Museviler de vardı ama onlarda ağırlık altın satışındaydı..
- Siz tasarımlarınızı nasıl yapıyordunuz?
Ben tüm tasarımlarımı elimle yapardım. Gerçek bir mücevher yaparken içine ne kadar az makine giriyorsa o mücevherin değeri o kadar çoğalır.
- Elinizde o yıllardan kalan eski mücevherler var mı? Sergilemeyi düşünür müsünüz?
Eşimde ve müşterilerimizde vardır. Rica ediyorum müşterilerime; 'Getirin göreyim hatıralar canlansın' diyorum ama hiç kimse getirmiyor.. (kahkahalar)
Önümüzdeki günlerde kurucusu olduğunuz Özusta Kuyumculuğun 70. yılı şerefine güzel bir projeye imza atıyorsunuz.. Sözü oğlunuz Erhan Özusta'ya bırakıyorum..
E.Ö - 70. yıl dönümümüz için ne gibi bir etkinlik yapalım diye eşimle görüşüyorduk.. Eşim Sinem; bir sosyal sorumluluk projesiyle bu kutlamanın çok daha özel bir hale geleceğini ve sonucunda da bir kuruma yardımda bulunabileceğimizi düşündüğünü belirtti. Çok güzel bir fikirdi. Bu zaten onun daha önce de, şimdi de yaptığı bir meslek olduğu için konuyu tamamen ele aldı.
S.Ö - Ben aslında profesyonel olarak aile şirketinde çalışmıyorum. Işıkkkent Eğitim Kampusu'nun Halkla İlişkiler Sorumluluğu'nu yürütüyorum. Bir eğitim kurumunda çalıştığım için her gün eğitimcilerle ve insan yetiştirme sanatı dediğim bir çatının altında çalışıyorum. Ve eğitimin insanın hayatını ne kadar şekillendirdiğini ve önemini her gün yaşıyorum. Aile şirketimizin işi mücevher ve 70 yıldır kadınlar için çalışıyor. Burada sosyal sorumluluk alanında eğitimi belirlememin sebebi şuydu; her kadın mücevheri sever ama bir kadın için en önemli mücevher kendi aklı, fikri, zekası ve bilgisi olduğunu düşünerek alanımızı eğitim olarak seçtik. Bu proje için bir kolye tasarlattık. Kolyeyi de koleksiyonunu mağazamızda sattığımız Milka Karaağaçlı bize destek oldu ve özgürlüğü anlatmak adına kırlangıç temasında bir kolye tasarladı.
FARK YARATTIK Bu kolyelerin geliri nereye gidiyor?
S.Ö- Bir yıl boyunca bu kolyelerin gelirini Ege Çağdaş Eğitim Vakfı'na bağışlamayı planladık. EÇEV zaten Ege'nin en önemli vakıflarından bir tanesi. Onu partner olarak kendimize bu anlamda seçtik.. Eğitime bir parça olsun desteğimiz olsun düşüncesiyle yola çıktık. Ama burada bir fark yaratmamız gerekiyordu.. Burada İzmir'in kadınlarını göz önünde bulundurduk. Bildiğiniz gibi İzmir'in kadını modern, çağdaş, kendini iyi ifade eden, özgür kadın figürüyle Türkiye'de her alanda kendini gösteriyor. Ve Türkiye'de yaptığı işlerde belirli çizgilerde başarılı olmuş ve bu işlere imza atmış bayanları kendimize gönüllü elçi olarak yanımıza aldık. Bu bayanlar geçen hafta ünlü fotoğraf sanatçısı Zeynel Abidin Ağgül'ün objektifine bu kolyelerle fotoğraf verdiler.
DESTEK VERDİLER Bu projede neden İstanbullu bir fotoğraf sanatçısını seçtiniz?
S.Ö- Çünkü bu projeye destek veren bayanların çoğu İstanbul'da yaşıyordu.. Ama bu arada İzmir'de de bir çözüm ortağı bulduk. Fotoğraf sanatçısı Ahmet Doğan Ceylan da İzmir'deki bazı bayanların fotoğraflarını çekti. Toplam 16 kişi fotoğraflandı. Değişik meslek gruplarından kadınlar bu projede yer aldı. Çünkü her alanda kadın ve yaptığı işteki başarıları baz alındı. Ve bunların arasında doktor da var, iş kadını da, tiyatrocu da, şarkıcı da, oyuncu da, gazeteci de var.. Bu kadınları 15- 16 kişi ile sınırlamak esasında mümkün değildi. Biz ulaşabildiğimiz noktaya kadar ulaşmaya çalıştık. Bazı kişiler çok arzu etmesine rağmen programları uyuşmadığı için projemizin içinde olamadılar. Bazı kişilere ulaşabilmek imkanımız olmadı. Ben yanımızda olan ve bize destek veren tüm gönüllü elçilerimize teşekkür ediyorum. Şunu belirtmek isterim ki; benim yaptığım her projede Swissotel her zaman yanımda oldu. Yine bize kapılarını açtı. ''Eğitim en önemli alan, bu sosyal sorumluluk projesinde biz de sizin yanınızda olmak istiyoruz'' dediler. Ve 19 Ocak 2011 akşamı proje ortağımız Swissotel Efes'te 70. yıl kokteylimizi gerçekleştireceğiz. Bu davette projemize destek olan bayanların fotoğraflarını da göz önüne çıkaracağız. Misafirlerimiz; İzmirli bayanların fotoğrafları ve eğitim sloganlarıyla orada buluşacak.
İki eğitim merkezi Bu tanıtımda EÇEV'in rolü ne olacak?
S.Ö - EÇEV zaten 14 senedir bu çalışmaları yürüttüğü için Ege'de bilinen bir vakıf. Ama bu proje bizim EÇEV'e adadığımız bir gece olacağı için onlarda bizimle beraber bu galaya ev sahipliği yapacaklar. Çalışmalarını duyuracaklar ve o gece kırlangıç kolyelerini o akşam satışa çıkaracaklar.
EÇEV'den bahsedermisiniz?
Yasemin Leblebici- Ben EÇEV'i temsilen buradayım. EÇEV'in de bu yıl 15. yılı. 95 yılında 96 İzmirli tarafından kurulmuş bir vakıf. İlk kuruluş amacı burs vermek ama şu anda iki eğitim merkezine sahip. Yani bursun dışında dezavantajlı bölgelerde öğrencilere ücretsiz eğitimler sağlanıyor. Çocukların sokak yerine eğitime geldikleri bir yer orası. EÇEV İzmirlilerin bireysel çabalarıyla yaşayan bir kurum.
Çok yüce bir duygu Sizde 'Swissotel Efes' olarak bu tür projelere çok destek veriyorsunuz. Bu projeyle ilgili sizin de duygularınızı alalım..
Pınar Baykal- Ben, Swiss Otel Pazarlama Müdürü olarak görevdeyim. Otel açılalı 2,5 sene oldu. O günden bugüne Sinem Hanım'la engelliler için bir çocuk festivali düzenledik. Yemek kurslarımız vasıtasıyla 'Sokak Çocukları Koruma Derneği'ne sürekli katkıda bulunduk. Yine EÇEV'le de daha önce, 15. senesi sebebiyle 'Veda' filminin sponsorluğunu üstlendik. Sinem- Erhan Özusta bu projeyle geldiklerinde elbette bu projenin sponsorluğunu üstlendik. Davet özel bir kokteyl olarak bizim salonumuzda gerçekleşecek. Bu sosyal sorumluluk projeleri ancak bizim gibi firmaların katkılarıyla gerçekleşir. Biz buradaki görevimizin önemini biliyoruz ve tüm İzmirli firmalara da aynı duyarlılığı göstermelerini diliyoruz.
Recep Bey son olarak; 70. yılınızda neler hissediyorsunuz?
Sizler sosyal sorumluluk projesi diyorsunuz, bizler hayır işi diyoruz. Hayır yapmak çok yüce bir duygu. İnşallah bu kadar emeğimiz boşa çıkmaz. Bu kolyeler satılır ve elde edilen gelir layığı olan yere gider.
Projede yer alanlar
Ebru Akel (oyuncu- sunucu), Zeynep Beşerler(oyuncu), Siren Ertan Çarmıklı (modacı), Sinem ve Didem Balık(Operatwins), Gözde Kansu (oyuncu), Şenay Gürler (oyuncu), Aynur Tartan (gazeteci- yazar), Berkay Eskinazi (EBSO Yönetim Kurulu Üyesi), Şebnem Karasu (KAGİDER'in ve Uluslararası Endeavor Girişimcilik Ödülleri'nin sahibi), Prof. Dr Berrin Durmaz (doktor), Aytül Büyüksaraç (DOB Müdürü- opera sanatçısı), Aytül Özkan (Ogilvy Türkiye Ülke Başkanı), Gülengül Uslu (gazeteci), Şenay Düdek (gazeteci), Ayçe Dikmen (gazeteci), Pakize Sükan (Dergi Genel Yayın Yönetmeni).
Fotoğrafları Zeynel Abidin Ağgül ve Ahmet Doğan Ceylan çekti.
