KORAY CANDEMİR: Amerika'da yaşamak bizim için detoks kampına girmek gibiydi. Kargo ile çok güzel ve yoğun bir geçmişimiz var. Kendimize yeni bir kimlik yaratırken, başka bir ülkede sıfırdan başlamak en doğrusu oldu. Böyle olunca çok daha özgün bir müzik kimliği yakalayabildik

1994 yılından itibaren Kargo'nun solisti olarak müzik dünyasında 80'e yakın beste ve düzenlemeye imza atan Türk rock müziğinin tanınan ismi Koray Candemir ile Kargo'nun klavyecisi olarak ünlenen, Yalın'dan Aslı'ya kadar pop ve rock müziğinin ünlü isimlerinin prodüktörlüğünü üstlenen Serkan Çeliköz, Nirvana, ve Pearl Jam gibi alternatif rock müziği efsanelerinin doğduğu şehir olan Seattle'a yerleştikten sonra, Maskott adıyla yepyeni bir ikili olarak karşımıza çıktılar.
Koray Candemir ve Serkan Çeliköz ile albümleri "Tuval", Seattle'daki yepyeni çevreleri, albümün birbirinden güzel şarkıları hakkında konuştuk.
COŞKUYA KATILDILAR - Kargo grubunu tamamen geride bırakarak neden Seattle'a yerleştiniz?
S.Ç: Menajerliğimizi yapan Simla çok iyi arkadaşımız, tamamen onun daveti ile Amerika'ya gittik. Simla, Kargo'nun menajerliğinden ayrıldıktan sonra Amerika'da, Seattle'da kendine yeni bir hayat kurmuştu. Evlendi, barklandı ve bizi kafa dinleyelim diye yanına çağırdı. Aklımızda Seattle'a özel bir planla gitmedik. Simla ve eşi Rüçhan ile bambaşka bir hayat içine dahil olduk. Sonuç olarak burada kendimizi yenilemek için, Kargo'dan ayrıldıktan sonra farklı bir ortamda aklımızı, kafamızı dinlendirmek için kalmayı düşündük.
- Maskott'u nasıl anlatırsınız?
K.C: Belki daha çok piyano temelli rock diyebiliriz. Anadolu rock yapmadığımız kesin. Maskott'un ilk albümüyle sound olarak çok daha üstün bir yerdeyiz diyebilirim. Alternatif rock ya da alternatif pop rock olarak da tanımlanabilir.
- Albüm kayıtlarını ünlü London Bridge stüdyolarında gerçekleştirdiniz, ne hissettiniz?
S.Ç: 1.5 sene oradaki Amerikalı arkadaşlarımızın çevresiyle müzik ile ilgili bağlantılar kurmaya başladık. Elbette Seattle'daki yaşantımız, atmosferimiz yazdığımız şarkılara da yansıyordu. Ama gittiğimizde özellikle kafamızda şu stüdyo olsun diye bir plan yoktu. Orada müzik yapmaya başladıktan sonra ve artık konserler de vermeye başladıktan sonra, hangi stüdyo olabilir diye araştırırken, bağlantılarımızla en doğru yerleri seçmiş olduk. Hep dinlediğimiz bildiğimiz isimlerin çalıştığı harika bir stüdyoda kayıtları gerçekleştirmiş olduk.
K.C: Bizden şimdi Nirvana gibi ya da Pearl Jam gibi bir grunge soundu bekliyor olabilirsiniz ama oradaki tecrübelerimizle birleşen bir geçmişimiz var. Bu yüzden yaptığımız müzik yine bize daha yakın bir Türkçe pop rock, ama oradaki havanın etkisi, yağmurlu ve kapalı havası, duygularımıza işlediği gibi bazı şarkılarımızda hissediliyor da olabilir.
- Amerikalı müzikseverlerin Türkçe rock'a tepkisi nasıl?
K.C: Konser verdiğimiz mekanlarda yüzde doksan Amerika'da yaşayan Türkler vardı ve bizim Kargo hitlerimize eşlik ediyorlardı. Geriye kalan Amerikalılar çok büyük bir kalabalığın coşkusunu görünce bizim Türkiye'de ünlü olduğumuzu ve geçmişimizi daha iyi algıladılar ve seyircinin coşkusuna katıldılar.
- Kargo'nun gölgesinden kurtulabilecek misiniz?
K.C: Geçmiş hiç kimsenin peşini bırakmaz, bana göre geçmiş herkesin sürekli peşinde. Ama bir süre Amerika'da yaşamak bizim için detoks kampına girmek gibiydi. Kargo ile çok güzel ve yoğun bir geçmişimiz var. Kendimize yeni bir kimlik yaratırken, başka bir ülkede sıfırdan başlamak en doğrusu oldu. Böyle olunca çok daha özgün bir müzik kimliği yakalayabildik.
S.Ç:Eğer burada yeni bir oluşuma başlasaydık, sürekli Kargo üzerine konuşuluyor olacaktı. Biz de kendimizi yeni bir fikre zor adapte edebilirdik. Ama hem aylarca buradaki dinleyicinin de gözü önünden kaybolup, kendimizi müzik anlamında da temize çekmiş olduk.
- Albümde efsane grup Heart'ın davulcusu Ben Smith size eşlik ediyor, uyum sağlayabildiniz mi?
K.C:O kadar profesyonel ki, stüdyoda 6 saatte 7 şarkıyı kaydetti gitti. Şarkılara çok kolay adapte oldu, olağanüstü yetenekli ve tecrübeli biri. Albümü zenginleştirdi.
ALBÜME HÜZÜN HAKİM - Maskott'un bir ayağı Amerika'da mı olacak?
S.Ç: Öyle olacak. Amerika'da da yapmak istediklerimiz var. Oradaki müzisyen çevremiz bu konuda bizi çok cesaretlendiriyor. Ortalığı yıkarız, uluslararası bir projeye imza atarız gibi bir derdimiz yok ama İngilizce bir şarkı yapıp, orada nasıl olabileceğimizi görmek istiyoruz hepsi bu...
- Albümünüze hüzün hakim diyebilir miyiz?
K.C:Doğru, bunda piyanonun da payı çok büyük. Serkan kendi kendine çaldığı piyano rifleri öyle melankolik oluyordu ki kafam bu melodilerle dolduğu için vokal melodileri de çok melankolik ve hüzünlü oluyordu. Seattle'daki atmosfer de bunu biraz pekiştiriyor. Hava çok kapalı, yağmurlu olduğunda, Serkan'ın evde sürekli çaldığı piyano rifleri hüzünlü işler ortaya çıkardı.
"İkimiz de 'Aslan'ız"
- Hem Kargo'da hem Maskott'ta birlektesiniz. Günlük hayatınızda da uyumlu musunuz?
K.C:İnanılmaz birbirimize benziyoruz. Serkan'la doğum günlerimiz bile neredeyse aynı, aramızda 9 gün fark var. İkimiz de Aslan burcuyuz, ikimizin de yükseleni Aslan. Zaten çok iyi anlaşıyorduk, Amerika'da da o kadar uzun süre beraberken anlaşamasaydık çoktan ortaya çıkardı. Benim biraz daha spiritüel taraflarım var, Serkan o konuda farklı.
S.Ç: Pek spiritüel olmayabilirim, ikimizin farklarını düşünecek olsam mesela Koray diyet yiyen taraf, ben hiç öyle değilim. Ama anlaşamadığımız hiçbir konu yok.
