"Bodrumlular alınmasın ben Çeşme'ciyim"

Dizideki karakterler ve onu canlandıran jön ve jöndamlar Arap ülkelerinde çok meşhur oluyorlar. Ama benim hedef kitlem Japonya bu gözlerle!


ÖZKAN BİNOL
Vatan Şaşmaz en az on yıldır kültür hayatımızın vazgeçilmez figürlerinden biri. Kah magazin programı sundu, kah "Sabah Şeker"i oldu. Sevgili Vatan o şık çizgisini hep korudu. Başarılı sunuculuğuna bir de "Çocuklar Duymasın" dizisi ve "Seninki Kaç Para" sinema filmiyle oyuculuğu ekledi. Yıllardır Sabah Gazetesi'nin reklam filmlerinde onunla çalışıyorum. İşinde çok profesyonel. Yine bir reklam filmi vesilesiyle bir araya geldik. Laf lafı açtı taaa bu sütunlara kadar taştı. Keyifli pazarlar.
- Seyircin seni çok özledi Vatan. Nerelerdesin, neler yapıyorsun?
Herkes aynı şeyi söylüyor: "Vatan Bey sizi artık ekranlarda görelim, daha çok ekranlara çıkın" diyorlar. Hemen söyleyelim, televizyon programı var da... Hem bütün programları zaten Acun sunuyor. Şaka bir yana televizyon programı pek fazla yok. Artık televizyon izdivaç programları ve dizilerden ibaret. Sadece ikiye ayrılıyor, geri kalanlar zaten istisnalar kaideyi bozmuyor ama televizyonlar tamamen izdivaç programları, ikişer üçer tane dizi özetleri ve dizi üzerine kurulmuş durumda. Eski programcılık anlayışı ve programlar olmadığı için ben de aslında yok gibi gözüküyorum ama tabii ki varım. Yine sunumlarımla varım. atv ile dirsek temasımız hiçbir zaman kaybolmadı. atv Avrupa'da programlarıma devam ediyorum. Emlak Tur diye bir programım var, 1,5 yıldan beri onu sunuyorum. 3 yıldan beri TRT Spor'da bir program sunuyorum. Geçen sene "Seninki Kaç Para" isimli bir romantik komedi sinema filminde başrol oynadım. Benim için çok önemliydi. Varım bir şekilde ama sizin beklediğiniz ve umduğunuz şahlanış diyeyim, inşallah yakında yepyeni bir diziyle olacak. Madem insanlar dizi izliyor, biz de diziyle devam edeceğiz.
- Tekrar "Çocuklar Duymasın"da bir yüzünü gösterdin ama sonra bıraktın.
Çocuklar Duymasın biraz ara verdi, artık devam eder mi bilmiyorum. Ama Çocuklar Duymasın maceram biraz daha erken, geçen Ekim ayında, yaklaşık bir sene önce bitti. Bunun sebebi aslında benim yaklaşık 200 bölüm boyunca devam ettiğim Engin karakterinin artık bir noktaya ulaşmasıydı. Oradaki rollerin sınırları, kapasitesi belliydi. O yüzden yollarımız ayrıldı. Sunuculukta hiç mütevazi davranmam, çünkü 15 yıldır bu işi yapıyorum ve gerçekten ilk beşteyimdir, o işin kralıyımdır. Ama oyunculukta daha almam gereken yollar var. Komedide iyiyim. Güldük, eğlendik ama bir dram oynamak istiyorum. Seyircilerin Vatan'a bak ne yapmış demelerini istiyorum. Yani insanları ters köşeye yatırmak gibi hayallerim var. Engin misyonunu doldurdu. Birol'a sonsuz teşekkür ediyorum, beni oyunculuk kariyerimde böyle bir karakterle buluşturduğu için...
- Bahsettiğin bu şahlanış herhalde bir dram ile olacak.
İnşallah, tabii ki büyük konuşmak istemiyorum. Büyük projeler bir bakmışsınız altı bölüm sonra bitmiş olabiliyor ama tutan da tutuyor. TRT'de de minik bir görüşmemiz var. Eylül- Ekim ayı gibi yayına girecek dönem dizisi projesi ile birlikte bakalım kısmet oyunculukta. Hep bana derler tipin, saçın aynı, aynı olmanı gerektirecek bir şey yok. Hani bir şey olsun ki bir bıyık bırakayım, o karaktere bürünmek için şeklini şemalini değiştirirsin, zayıflarsın, kilo alırsın, bir şey yaparsın. Artık öyle bir mücadele, bir şeyi başarma hırsını gerektiren yeni yeni şeyler karşıma çıkıyor. O yüzden inşallah değişeceğimiz gelişeceğimiz ve şahlanacağımız yeni bir projede olacağız. Ama öte yandan hayat akıyor, çorba kaynıyor. Her iki anlamda da iyiyiz gayet.
"LEYLA İLE MECNUN"
- Peki Osmanlı dönemi mi?

O kadar açıklamayayım ama Doğu Avrupa'da geçen bir dizi. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.
- Tiryakisi olduğun bir dizi var mı?
Son dönemde özellikle dönem dizileri çok revaçta ama ben biraz daha absürt komedi dizilerini seviyorum. TRT'deki Leyla ile Mecnun espri anlayışını seven kişilere göre inanılmaz tuttu ve çok farklı bir yol aldı. Yeni Star'da bir iş var: İşler Güçler. Çok enteresan bir proje, çok beğendim. Komik olmayana gülmek diye Amerikalıların deyimi var ya, aslında o kadar komik ki sonradan anlıyoruz ve gülüyoruz. Benim favorilerim arasında bu iki dizi var. Çocuklar Duymasın'la Muhteşem Yüzyıl aynı gün ve saatte farklı kanallarda yayınlanıyordu. Annem Çocuklar Duymasın izliyordu. Benim olduğum sahne bitince "Muhteşemi aç ben dizime döneyim" diyordu. Beni bile annem belli bir noktadan sonra izlemiyor, o hikayeyi izliyor. Gerçekten diziciler ve vakti olunca dizilere göz atan diye ikiye ayrılıyor insanlar. Annem gerçek bir hedef kitlesi, sen- ben değil. Dizi yapımcıları annem gibilerini hedef alıyorlar ve ne kadar da başarılı oluyor. Bu bir süreç, özellikle reyting aletlerinin daha aktif belirleyici olacağına inanıyorum. Türk televizyon izleyicisinin artık vasat ve vasatın altındaki televizyon programları beğenisinin değişeceğini, daha üst sınıflarda bir program izleme isteği ve anlayışının geleceğini umut ediyor ve bekliyorum.
- Oynayacağın farklı bir dizi Arap ülkelerinde görünseydi acaba şu anki prenslerden biri de sen olur muydun?
Genelde Arap ülkelerinde beğenilen arkadaşlar sarışın, renkli gözlü oluyor. Herhalde Japonya'da İlhan Mansız'dan sonra ikinci bir kral olabilirdim. Dizilerimiz Türk modern yaşayışının ve kültürünün özlemini çekenler için çok iyi geliyor. Dizideki karakterler ve onu canlandıran jön ve jöndamlar Arap ülkelerinde çok meşhur oluyorlar. Benim 10 yılımı alan bir süreç oldu Çocuklar Duymasın. Belki şimdiden sonra neden olmasın diyoruz ama benim hedef kitlem Japonya bu gözlerle.

ACIKLI BİR HİKAYE
- Peki tiyatroda oynadın mı hiç?

Ya çok acıklı bir hikayemiz var. Bundan 1,5 yıl evvel bir tiyatro teklifi gelmişti. Çok sevdiğimiz bir üstat, tiyatronun hakikaten yetiştirmiş olduğu çok nadide evlatlarından bir tanesi. Anta Toros ve Misak Toros. Anta Toros'la oynayacağımız 2 kişilik oyunda yönetmen ve düzenleyici yazar Misak Ağabeydi. Bir korku tiyatrosu yapacaktık. İlk defa komedi dışında bir gerilim senaryosu. 1930'lar Amerika'sında da oynanmış bir gerilim tiyatrosu yapacaktık. Misak Ağabey maalesef provalarda vefat etti ve o macera benim için yarım ve acıklı bir şekilde rafta kaldı. Şu anda bir müzikal tiyatro, müzikli güldürü kabarenin yapı taşları içerisindeyiz. Özellikle Murat Erinç'in yazıp yönettiği Tehlikeli İlişkiler adlı müzikli tiyatrosunda anlatıcı görevim devam edecek, çünkü televizyonda da yayınlanacak.
- Vatan neden bir sinema filminde oynadın?
Benim için büyük bir amaç sinema filminde oynamak. Çünkü sinema gerçek bir sanat. 7. sanat televizyonda yaptığımız işler -ben 875 tane sabah programı yapmışım kim ne hatırlıyor, ben bile hatırlamıyorum- uçtu gitti. Televizyonda yapılan işlerin sanat olduğunu düşünmüyorum. Belki pop, yani belki pop art. 80'lerden sonra icat edilen pop sanatı adına bir şey ifade edebilir ama gerçek sanat sinema. Emek vermek benim için çok keyifliydi. Seninki Kaç Para şeytana ruhunu satan bir adamın traji-komik hikayesiydi. Şeytana insanlar ruhunu satıyorlar mı, farkında olmadan satıyoruz bekli de sorusunun cevabı ile yola çıktığımız, sınıf atlamak isteyen, ortalarda gezinen, köşeyi dönmek isteyen tipik bir karakterin hikayesi. Türk sinema tarihinin en çok iş yapmış filmi Fetih'in karşısında, 7,5 milyonun karşısında biz 40 binle falan kaldık. Gene kurtardı paçayı ama izleyici ile buluşamadık. Daha çok isterdim izleyici ile buluşmasını. Çünkü senaryosu, akışı çok keyifli bir filmdi. Hakkı Görgülü yazıp yönetti.
- Peki içinde kalan bir rol var mı?
Çocukluğumda hatırladığım bazı dönem dizileri var. Mesela Cihan Ünal'ın 4. Murat performansı mümkün değil unutulamaz. Çok isterdim o performansı yapabilmeyi. Üç İstanbul vardı mesela ne enteresandı. Benim de çocukluğuma denk gelir. Yani bu tarz projeleri yeniden canlandırmak iyi olurdu. Şunu çok isterdim: Bir karakterden çok insanların beni kötü adam rolünde görmelerini. No More Mister Nice Guy diyor ya Amerikalılar, artık iyi adam rollerinden daha çok farklı bir anti-hero karakteri canlandırmak isterdim. Umut ediyorum olacak inşallah...

AMAÇ MUTLU OLMAK
- Nasıl bir kariyer planın var bundan sonrası için?

Benim için en büyük amaç mutlu olmak. Mutlu olmak huzurlu olmayı gerektiriyor. Huzurlu olmanın bir önceki aşaması da çalışmak. Mutlu etmek üretmekten geçiyor. Benim kariyerimde her zaman sunuculuk ve oyunculuk her zaman önde. Sunuculuğa devam edeceğim. Türkiye'nin en çok iş yapan erkek sunucularında biriyim. O yüzden onunla ilgili bir sıkıntım yok ama oyunculuk adına kendimi farklı yollardan geçerken umut ediyorum. Yeni evlendim 1 sene oldu yaklaşık. Evimde de huzur ve mutluluğu arıyorum. 5 yıl sonrası daha iyi, daha başarılı, mutlu ve huzurlu olmayı hayal ediyorum.
- Uzun bir flörtten sonra evlendin. Hayranların- özellikle genç kızlar-üzülmedi mi?
Yani ben pop yıldızı değilim. Ben bir Tarkan, bir Kenan Doğulu değilim. Beni aileler kendi evlatları gibi sevdikleri için biraz daha ailenin çocuğu gibi görüldüğüm için aslında benim hedef kitlem ev hanımları, annelerimiz, teyzelerimiz. Benim adıma da mutlu olduğunu düşünüyorum. Artık zamanı gelmişti, 40 yaşına yaklaşıyorum. Ben de mutluluğu arıyorum. Artık bir süre sonra insanların değil benim ne düşündüğüm önemli. İyiyim yaaa fena değilim aslında.

Önce ben, sonra eşim!
- İstanbul'da kültür hayatı artık çok renkli... Bu renkliliğe bu çeşitliliğe ne diyorsun?

Dünyanın gittiği yer bu zaten. İnternetin olduğu yerde artık herkes aynı dünya vatandaşı, sosyal medya vatandaşı. Ben instagram'dan twitter'dan facebook'tan bir şey like ediyorsam yani beğeniyorsam onu San Francisco'daki bir adam da Japonya'daki bir kız da Afrika'daki bir çocuk da beğeniyor. Beğeniler, standartlar çok yükseldi ve aynılaştı, bir o kadar da tür mozaiğimiz farklılaştı. Artık Türkiye'de yapılan konserleri yurt dışında insanlar izliyorlar. Az bile buluyorum daha da çeşitlenmesi lazım, gençlerin artık beğenileri çok arttı. Gençler artık bizler nasıl annelerimiz babalarımız gibi değilsek, 90'ların gençliğiysek şimdilerde artık bambaşka şeyler var. Şimdilerde sadece caz, blues yok; artık rock, elektronik, house var. Bir sürü sanat dalı var. Onların ihtiyacı bu ve arz ve talep meselesine göre de böyle bir çeşitlilik var. Her zevkten her ayrı telden çalan seslerle çok mutlu oluyorum.
- Ege'yle aran nasıl?
Ben Çeşme'ciyim, Bodrum'cular alınmasın, kızmasın. Çanakkaleli olarak, yarı Egeli olarak İzmir'imiz bambaşka, Egemiz bambaşka. Benim için Ege demek hareketli günler, Çeşme,Karaburun Mordoğan demek. Benim için çok özel bir yeri var oranın, çünkü hem doğası ile hem insanıyla hem gerçek Ege'nin motifi ile Karaburun Mordoğan'ı çok özledim. Egemiz bir tanedir. İzmirlilere selam olsun. İzmir'de eskiden daha fazla organizasyon vardı. Şimdi daha az ama daha nitelikli organizasyonlarda bulunuyorum. Annem zaten Saros'da yaşıyor, ben de gidip geliyorum. Herkese sonsuz sevgiler, dünyanın en torpilli bölgesinde yaşayan, dünyanın en güzel kalpli güzel insanlarına selam olsun.
- Peki hayatındaki en önemli şey ne Vatan?
En önemli şey Ben. Niye Ben? Aslında ikinci kelime hep deriz ya biz varız. Bencillik değil bu. Bencillik önce ben, sonra biz, sonra hepimiz. İnsan özellikle son yüzyılda bireysel olmayı keyfi, zevki, kültürü, bilgiyi hep kendi beni içerisinde yüceltiyor. Ben çok önemli, sonra eşim, annem, iş arkadaşlarım, dostlarım. 15- 20 yıl, bazı arkadaşlarımızla 40 yıl dostluklarımız hiçbir zaman değişmemiş, ne kadar güzel. Ama yine de "ben" çok önemli.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.