130 yıllık tanrıça sürprizi

Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün yaptığı kazılar sonucunda Tanrıca Sekhmet, gün ışığına çıktı. Bu, Bergama'nın hem UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmesi için bir fırsat. Aynı zamanda turizm de canlanacak


ŞAFAK İNCE
Alman Arkeoloji Enstitüsü'nün 130 yıldır Bergama'da "Mısır Tanrılarının Tapınağı" olarak bilinen Kızıl Avlu'da sürdürdüğü kazıda dev bir tanrıça heykeli ilk kez günışığına çıkarıldı. 13 tonluk Mısır Tanrıçası Sekhmet, Bergama'nın UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmesinde önemli bir rol oynayacak. Kazılara destek veren Almanya İzmir Başkonsolosu Margit Haberle, "130 yıl süren kazıda çok güzel bir sürprizlerle karşılaştık. Çok mutluyuz" dedi. Belediye Başkanı Mehmet Gönenç de Tanrıça Sekhmet'in UNESCO Dünya Miras Listesi adaylığında Bergama'nın elini güçlendireceğini söyledi.
M.S. 117 yılında Roma İmparatoru Hadrian döneminde Bergama'da inşaa edilen Mısır Tanrıçalarını Tapınağı'nda Alman Arkeoloji Enstitüsü 130 yıl önce kazı çalışmaları başlattı. Tuğla yapısı nedeniyle halk arasında "Kızıl Avlu" olarak bilinen yapıdaki kazılar, Türkiye'nin ilk kazı müzesinin de başlangıcını oluşturdu. Arkelojik çalışmada bölgede Roma dönemine ait herbiri taşıyıcı sütun niteliğinde mermerden insan biçimli 24 adet karyadit (sırt sırta kadın ya da erkek figürleri) olduğu belirlendi. Mısır etkisindeki dev heykeller, arkeoloji dünyasında büyük sansasyona neden oldu. 30 yıl önce ise 2 metrelik aslan başlı olan Tanrıça Sekhmet'in alt kısmı bulundu.

TÜRK TAŞ USTALARI

2009 yılında Studiosus Vakfı desteğiyle hazırlanan projede Tanrıça Sekhmet'in ayağa kaldırılması planlandı. Dev heykelin eksik parçaları, orjinal kısmıyla aynı mermerden Marmara Adası'ndan bulundu. Siyah renkli bukleli yeleli aslan başı, kolları ve ayaklar için gerekli mermer ise Afyon yakınlarında bulundu. Restorasyonda en üst teknoloji kullanılırken 4 yıllık çalışmanın sonunda Bergamalı taş işçileri baba oğul Selim ve Rıfat Baskın'ın heykeltraş gibi çalışmalarıyla bir kolu 130 kilogram gelen dev heykelin ilk bölümü tamamlandı.
İLK KEZ GÜNIŞIĞINDA

5.5 metre yüksekliğinde 6 tonluk heykel önceki gün, 7 tonluk kaidesinin üzerine konularak ilk kez günışığına çıktı. Almanya İzmir Başkonsolosu Margit Haberle, Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü ve Bergama Kazı Başkanı Prof. Dr. Felix Pirson, Enstitü Müdür Vekili ve Kazı Başkan Vekili Dr. Martin Bachmann, Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, İzmir Kültür ve Turizm İl Müdürü Abdülaziz Ediz, Yeni Asır Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Nevzat Dönmez, Yeni Asır Yazarı Ahmet Yazıcıoğlu'nın da katılımıyla ilk kez kamuoyuna tanıtıldı.

DOSTLUK PROJESİ

Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Pirson, Kızıl Avlu projesini, Türk-Alman dostluğunun arkeolojideki yansıması olarak değerlendirdi. 100 kişilik yabancı arkeolojik heyete 40 da yerli heyetin eşlik ettiğini, 300 bin liralık bir bütçe ayırdıklarını söyleyen Pirson, "Bu çalışmalarımızla Bergama'nın kalbinde turistler için yeni bir çekim noktası oluşturmayı planlıyoruz. Bu çalışmaların sonuçlarından sadece arkeloji araştırmalar değil, tüm Bergama halkı da yararlanacaktır" dedi.

8.5 METREYE ULAŞACAK

Kızıl Avlu'nun içine kadar giren yoğun Osmanlı dönemi yapılaşmasının 1930'lu yıllarda durmasından sonra yapıda kazılar başlanabildiğini, o tarihten bu yana Roma dönemine ait mermerden anıtsal heykellerin birçok parçasının bulunduğunu, avluyu çevreleyen ve yanındaki salonların tavanını taşıyan az sayıdaki heykelden birini tamamlamanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Heykel hakkında bilgi veren Müdür Yardımcısı Dr. Bachmann ise Tanrıça Sekhment'in tamamlandığında 8.5 metre yüksekliğine ulaşacağını belirtti. Bachmann, "Bu tanrıça savaş, salgın ve hastalık verebilen ancak dualarla sakinleşip uzlaşılabilen bir tanrıçaydı" dedi.

DÜNYA MİRAS LİSTESİ

Restorasyonun yalnızca bilimsel değil aynı zamanda teknik ve heykeltraş açısından fırsatlarla dolu bir deneyim olduğunu söyleyen Bachmann, uygulanan projenin Bergama'nın sahip olduğu çok sayıda Osmanlı ve çeşitli kavimlerle ilgili anıtların ziyaret programına alınmasını sağlayacağını ifade etti. Bergama'da uygulanan bu araştırma ve anıtları koruma çalışmanının enstitünün Göbekli Tepe, Boğazköy, Milet, Priene ve Didim'de olduğu gibi Türkiye'de yaptığı bütün konservasyon ve site yönetim projelerinin belirgin bir göstergesi olduğunu söyledi. Bachmann, Bergama ile yakın çevresini içine alan arkelojik çalışmanın ilçenin geçen yıl Dünya Miras Listesi alınması için yapılan başvuruda temel oluşturduğuna da dikkat çekti.

MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ

Almanya İzmir Başkonsolosu Margit Haberle arkelojik açıdan büyük bir gün yaşadıklarını belirterek heykelin, bölge turizmin gelişmesi adına büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Bergama'yı dünya çapında medeniyetlerin beşiği olarak nitelendiren Haberle, "Kazılar tam 130 yıldır sürüyor ve burası aynı zamanda birçok ülke insanı için de gerçek bir araştırma merkezi haline geldi. Görüyorsunuz ki 130 yıl sonra bile burada sürprizlerle karşılaşmak mümkün. Bergama'da bulunanlar, eski dönemlerde bile bu bölgede geniş çaplı uluslararasi ilişkilerin olduğuna dair bir kanıttır. Bu açıdan diplomasideki biri olarak bu benim için de çok önemlidir" dedi.

"TÜM KENT SAHİPLENİYOR"

Başkan Gönenç de İzmir'in güneyinde Efes ve kuzeyinde Bergama'nın, tarih turizmi açısından büyük öneme sahip olduğuna dikkat çekerek heykelde emeği geçenlere teşekkür etti. Gönenç, Başkonsolos Haberle'ye yönelik olarak, "Bergama olan özel ilgisi için gerçekten çok teşekkür ediyorum. Bunu kibarlık için de söylemiyorum. O sıcak ilgiyi bize yaşattığı için söylüyorum" dedi. Akrapol kazıları dışında Kızıl Avlu'daki Güney Kulesi'nin restorasyonunun da geçen yıl tamamlandığını, taşıyıcı figürlerin yeniden canlandırılması sürecinin de Bergama'nın UNESCO Dünya Miras Listesi adaylıığını güçlendiren bir süreç olacağını söyleyen Başkan Gönenç, "Tüm kent bunu sahipleniyor" diye konuştu.

130 YILLIK GELENEK

Dev heykelin tanıtımından sonra, bilimsel heyet kazı çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Restorasyonu tamamlanan 18 metre yüksekliğindeki Güney Yuvarlak Kule'de Kızıl Avlu'da bulunan bazı eserler sergileniyor. Tanıtım sonrasında verilen kahve molasında ise arkeloji ekibinin 130 yıllık bir geleneği sürdürdüğü ortaya çıktı. Ekip, "Ne içersiniz" sorusuna ellerini çeşitli şekilde havaya kaldırarak yanıt verdi. Prof. Dr. Pirson, 130 yıl önce ekibin sade kahve istemek için elini havaya yumruk biçiminde kaldırdığını, şekerli kahve için iki parmadığı, çay için ise sadece işaret parmadığı kaldırdığını söyledi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.