SELAMİ KALAY
Emiralem, Türkiye'nin en verimli ovalarından Menemen'de bir köy. Gediz nehri, Yamanlar ve Dumanlı dağları arasına sermiş taşıdığı verimli toprakları. Muz ve patates dışında her türlü meyve sebze üretiliyor günümüzde. Bir zamanlar Sultaniye üzüm bağlarıyla kaplı olan araziye el koymuş Osmanlı Sarayı. Efsanelere konu olan lezzetinden şarap yapımını yasaklamış. Sadece şıra ve pekmez yapıp saraya göndereceksiniz demiş. Hatta, kaçak şıra ticareti yapanlara ağır cezalar getirmiş. İstanbul'da, Bursa'da, sırtlarında süslü bakır güğümlerle sokaklarda gezen şerbetçilerin Kara Dutu nereden geliyormuş dersiniz? Emiralem'den tabii ki. Şimdilerde tadını ve kokusunu unuttuğumuz Osmanlı Çileği de. Reçel yapmak için yolu gözlenen, bir iki haftalık o süreyi kaçırmamak için bütün evlerin teyakkuzda olduğu zamanları hatırlarım çocukluğumda. Kaynatılan çileğin kokusu günlerce kalırdı evin içinde. Emiralem'de Osmanlı Çileği kalmamış ama pazarlarda, marketlerde gördüğümüz en güzel, iri kırmızı çilekler yine burada üretiliyor. Sadece yerken kokusunu alabildiğimiz yeni tip çileklerin tarlasında, çiftçi Mehmet Ayyıldız'dan yararlı bilgiler aldım.
HORMON KULLANMIYORUZ
"Gediz nehri ve Menemen ovasına giden kanal suyu hemen yanımızda ama onları kullanmıyoruz. Çünkü kirlilik var sularda, Manisa'nın ne kadar deri ve öteki fabrika atığı, lağımı varsa nehirde. Damlama sulama yaptığımızdan içindeki yosunlar hemen tıkıyor filtreleri. Biz artezyen suyu kullanıyoruz, içilecek kadar temiz. Çileklerde kesinlikle hormon kullanmıyoruz. 10 sene öncesine kadar biz de bilinçsizdik, kullanıyorduk. Şimdi gerek de kalmıyor, şöyle; hormon kullansak hepsi aynı zamanda çiçek açar ve meyveyi küçük yapar. Bu fideler Adana'dan geliyor, her yıl Ağustos ayında ekim yaparız. İlk geldiğinde üzerindeki bütün çiçekleri yolarız. Sonra gübreyle besleriz, seneye sağlıklı bir fide yetişmiş olur. Meyvesi iri olur, aynı kiloyu toplar. 15-20 Nisan arasında başlar, her beş günde bir çilekleri toplarız. Haziran ortasına kadar devam eder böyle. İlaç konusuna gelince, mantara ve kırmızı örümceğe karşı ilaç vermek zorundayız. Onun etkisi üç gün sürüyor, biz beşinci günde topladığımız için etkisi kalmıyor. Daha ilacı alırken bu konuda sıkı denetim var. Eskiden Tamaron diye bir ilaç vardı, etkisi 21 gün sürerdi, her şeye atardık, biz de yerdik mecburen, şimdi yok artık. Pazardan çilek alırken düzgün ve temiz olmasına dikkat edin, iri çilek hormonlu demek değildir, yıkayın ve afiyetle yiyin. Kalsiyum, demir deposudur, kanı temizler, zinde tutar.''
YÖRÜK NURİYE NİNEM
"İsmim Adnan Eksin, Emiralem'de oturuyorum. Köyün eski yeri, Yamanlar Dağının yamacındaki Çimçimler Tepesinin oradaki boğazdaymış. Hayvancılıkla uğraşırlarmış dedelerimiz. Yazın ovaya iniyorlarmış. Başka yerde yazın yaylaya yukarı çıkılır, bizimkiler de bu tarafa ovaya inerlermiş. Onun için çınarlı kahvenin adı Yayla Kahvesi. O zamanlar buralar bağ imiş. Karasulak dediğimiz kıştan kalma sular, bataklıkmış çoğu yer. Köylüler bağların bakımını yapmak için yaz boyu kalırlarmış bağevlerinde. Köyün adı Emir Ali'den gelme. Buranın esası Yörük, şimdi Yörükler, muhacirler karışmışlar. Baba dedem Veysel Mahmut, 1872 Osmanlı-Rus savaşında , Bulgaristan Rusçuk'tan önce Maltepe'ye, ikinci balkan savaşından sonra da Emiralem'e gelip yerleşmiş. Birinci göçmen biziz. Dedem sonra şu karşıdaki Beyköy'den Nuriye ninemle evlenmiş, ninem Yörük. Amcalarım, halalarım hep burada doğmuşlar. Benim annemin de babası Selanik göçmeni, annesi Yörük, Konyalı, Toros Yörüğü. Yunan bozulduğunda Nuriye ninem 10-11 yaşındaymış. Köyün kadınlarını kızlarını dağdaki ormana saklamışlar. Koca rabbim Mustafa Kemal'i başımıza getirdi de kurtulduk. Şimdi biz ne olursa olsun onun peşindeyiz hala.''
YOLA KAVŞAK İSTİYORUZ
"30 sene öncesine kadar Gediz nehri her sene taşardı. Bahçelerden balık topladığımızı bilirim. Gediz şimdi çok kirlendi. Yukarıda Süleymanlı regülatörü var, su toplama yeri. Nif çayından gelen balık Gediz'e girince ölüyor. Orada öyle bir köpük birikiyor ki rüzgarda uçuşuyor etrafa. Biz temiz yer altı suyuyla damlama sulama yapıp çok ürün alıyoruz. Burada, çevre köylerle beraber kullandığımız çok güzel bir sebze-meyve halimiz var. Yalnız önünde kavşak olmadığı için yüklü kamyonlar dönüş yapmak için 10 km. bozuk derelerin içinden geçmek zorunda kalıyorlar. Hem müşteri gelmek istemiyor, hem de mal sarsılıyor. En büyük sorunumuz bu."
MENEMEN'DE İLK AQUAPARK
Menemen çıkışından 3 Km. sonra, Buruncuk'a gelmeden sağ tarafta çok güzel bir çiftlik var. Damla Park ismindeki bu çiftlikte Yörük çadırı, çiftlik evi, organik bahçe, kümes hayvanları ve çocuklar için midilli at bulunuyor. Domatesi, biberi, salatalığı bahçeden kendiniz toplayıp, yumurtanızı kümesten alabileceğiniz organik bir kahvaltı hazırlayabiliyorsunuz. Kır düğünlerinin de yapıldığı arazide şimdi de Bakırçay bölgesinde olmayan bir aquapark yapılıyor. Haziran sonunda faaliyete geçecek tesiste birisi çocuklar için iki adet havuz var. Çiftlik evinin yedi odasında ekonomik fiyatlarla konaklama olanağı mevcut. Çiftlik sahibi Mahmut Sun , çiftliğe bir tanede çamur tezgahı getirerek çocuklara Menemen'e özgü topraktan eşya yapımını öğreteceklerini belirtiyor. Çiftliğin çok yakınında bulunan Kazım Dirik köprüsü, Türk-Macar ve Bulgar mühendislerince 1935 yılında yapılmış.
