Beyaz yakalı hayattan bıktı sörfe çıktı

- Rüzgar sörfü yapmaya nasıl başladınız?
Bundan 7 yıl önce bir yaz tatili sırasında başladım. Beyaz yakalı hayatın zırvalıklarından ve ofis entrikalarından çok bunaldığım bir dönemdi ve sadece rutinin dışında, hafif çılgınca bir şey yapmak isteği vardı içimde. Bodrum'un Aspat koyunda bir merkezde başladım rüzgar sörfüne. Ardından her yıl hayatımdaki zırvalıkları daha da azaltarak bu sporu odaklanma, sadeleşme aracı haline getirdim kendim ve umarım başkaları için.
- Yaz sporları arasında en zorlu olanlardan biri olduğu söylenir, doğru mudur?
Rüzgar sörfü, genel algının aksine sadece yazın yapılan bir spor değil aslında. Özellikle de yurt dışında. Zorlu bir spor olduğunu kabul ediyorum, ama diğer sporlardan daha zor olduğunu söyleyemem. Zorluğu, doğaya ve kendinize daha önce farkında olmadığınız açılardan bakmanızı gerektirmesinden kaynaklanıyor bence.
- Eğitmenliğinizle ilgili siz ve ekip hakkında bilgi verir misiniz?
Sertifika, ehliyet, vs. herkesin biraz çalışıp alabileceği şeyler, ve bizde de var. Ama çok önem vermiyoruz bunlara. Bizim ekipte kimseye "hoca" diye hitap edilmiyor. Eğitmenliğe bakışımız şöyle; Karşısındaki insanı önemsemeyen kimse bizim ekibimizde yer alamaz. Suya giren öğrenciyi güldürüp rahatlatamazsanız iki taraf da dersten keyif almaz. Belli bir konu sıralamamız var ama dersin nasıl ilerleyeceğini her öğrenciye göre adapte etmeye çalışırız. O gün canı sıkkın, kafası dağınık olan varsa eğitmenler arasında, kendini hazır hissedene kadar suya girmez, ekibin geri kalanı açığı kapatır. Tüm ekip birbirini uyarma, yeni yöntem ve fikirler sunma konusunda serbest ve eşittir. Ekip liderimiz yok ve böyle çok mutluyuz.
- Bu spora başlayanlardan gelen ilginç, komik, farklı sorular oluyor mu?
Bu bir kitap konusu başlı başına. En çok korktukları şeyleri merak ediyor insanlar. Köpek balıkları birinci sırada diyebilirim. Dürüst cevap verip eğer yeteri kadar hızlı sörf yaparlarsa hiç bir köpek balığının yetişemeyeceğini söylüyoruz. Nasıl olup da rüzgara karşı gittiğimiz, niye boyu geçen yerlerde sörf yaptığımız, annemizin bizi merak edip etmediği, olimpiyatlara katılmak için kaç yaz tatilini sörf yaparak geçirmek gerektiği gibi sıkça sorulan sorular var. Ama komik soru sormak cesaret isteyen bir şey. Yanıtlarken bu cesareti kırmamaya çalışıyoruz.
- Suyla şaka olmaz, derler, bu sporun ciddiyetini hem karada hem denizde nasıl sağlıyorsunuz? Türkiye'de sörfe uygun kıyılar nereleri sizce? Favori sahiliniz?
Suyla şaka olur aslında. Yoksa TOMA'lar bu kadar suyu sıkar mıydı hazırlıksız insanlara? Ama bizim hem karada, hem de denizde izlediğimiz sıfır tolerans bazı kurallar var. Güvenlik botumuz her sabah ilk hazırlanan araç. Bot yoksa, kimse sörfe çıkamaz. Can yeleği giymek mecburi. Eğitmenler için bile. Her öğrencimize anlattığımız temel güvenlik kuralları var. Karada en az bir kişi sudakileri sürekli takip eder ve sayar.
Türkiye'de rüzgar sörfü yapmaya uygun benim bildiğim onlarca koy, sahil var. Bilmediklerimin sayısı çok daha da fazladır. Datça yarımadası özellikle çok güzel ve vahşi. Ayvalık, Bodrum, Gökçeada hep güzel. Bu sporun doğasında yeni yerler keşfetmek var zaten. Ama şu anda en sevdiğim yer Seferihisar Akarca sahili. Kalabalık değil, çok uygun bir parkuru var, temiz, ulaşım ve konaklama imkanları rahat.
- Yeni başlayacak olana uyguladığınız eğitim programı nedir? Hangi eğitimlerden sonra denize bırakıyorsunuz? Ücreti neye göre belirliyorsunuz?
Önce sörf tahtası üzerinde denge egzersizleri yaptırıp bu yeni ortama alışmanızı sağlıyoruz. Ardından yelkenle çalışma başlıyor. En fazla üç derste gidip gelmeyi öğreniyor yeni başlayanlar. Toplam 10- 12 saatlik bir sürede istediğiniz yere gitmeyi, temel güvenlik kurallarını, rüzgar teorisini ve rota planlamayı öğreniyorsunuz. Bütün bunları "zengin sporu" algısını değiştirmek için çok uygun fiyatlara sunmaya çalışıyoruz. Ne kadar çok sörf yaparsanız o kadar ucuza getirebileceğiniz bir sistemimiz var.
- Rüzgar sörfü ilgi çeken bir yaz sporu mu? Yerel yönetimlerin desteği yeterli mı?
Aslında çok ilgi çeken bir spor. Sudan çıktığımda hiç tanımadığım ve sörf yapmayı bilmeyen insanlardan kaç kez, nerelerde düştüğümü, nelere dikkat etmem gerektiğini dinlemek beni hem güldürüyor, hem de sevindiriyor. Demek ki üşenmeyip pasif katılımcı olarak izlemişler, irdelemişler hatta tavsiyelerde bulunacak kadar samimi görmüşler durumu. Korku eşiğini atlayıp denemek isteyenlerin sayısı gittikçe artıyor. Özellikle çocuklarıyla ya da eşleriyle beraber öğrenenlerin sayısı çok ciddi. Demek artık bir "aile sporu" haline gelme yolunda Türkiye'de rüzgar sörfü.
Yerel yönetimler genelde rüzgar sörfü konusunda çok bilgisiz. İyi niyet var belki, ama nereden başlayacaklarını bilmiyorlar. Oysa tesis açısından çok da büyük yatırımlar gerektirmeyen bir spor bu. Her sahil kasabasında bir sörf merkezi olmaması için hiç bir sebep yok. Yanına diğer yelken sporları da kolaylıkla eklenebilir.
Seferihisar Belediyesi bu konuda da önde gidiyor. Bölgede rüzgar sörfünü yaygınlaştırmak için ciddi çabaları var. Birkaç yıl içinde bu çabaların meyvesini görecek Seferihisar halkı ve tatilcileri.
- Bu sporu yapacak olanlar sörf kulübü seçerken nelere dikkat etmeli? İlk bakacakları neler olmalı?
Eğitmenlerin tavır ve tutumları her şeyden daha önemli. Yaşayacakları tecrübenin geri kalanını bu tavır belirliyor genelde. Güvenlik botunun iyi durumda olması ve eğitimli kişiler tarafından kullanılması önemli. Gıcır gıcır malzeme ilk bakışta çok çekici gelebilir. Ama aslında bu spordan zevk almak için önde gelen şartlardan değil bence. Dürüst olmak gerekirse doğru merkezi seçmek yeni başlayan birisi için çok zor. Ben çok yanlış bir seçim yapmıştım ilk seferinde. O yüzden farklı merkezler denemek ve karşılaştırma yapmak gerekli. Yani bir süreç bu.
'Suyun üzerinde kayıp gitmek tarif edilir birşey değil'
- Dalgalarla dans etmek, suyun üstünde kayıp gitmek nasıl bir his? Korkmuyor musunuz?
Dans etmek biraz iddialı oldu benim için. "Dalgalarla düşüp kalkmak" desek daha doğru olur. Suyun üstünde kayıp gitmek ise pek tarif edilebilir bir şey değil. Benzetebileceğim başka bir tecrübe yok. Ama şunu söyleyebilirim; Sık sık "jet- ski var mı?" "Şu botu kiralıyor musunuz?" diye sorularla karşılaşıyoruz. Bu arkadaşlar ne kaçırdıklarının farkında değil. Korkma konusunda söyleyecek çok birşey yok. Allahtan giysilerimiz sürekli ıslak da fazla belli etmiyoruz suda yaşadıklarımızı. "Tanrım, ne olur bitmesin!" ile "daha fazla dayanamayacağım..." arasında gidip gelen bir tecrübe rüzgar sörfü.
Rüzgar sörfünde bir gün
Armağan Portakal anlatıyor; "Okan-Janine-İrem-Asya sabah 9.00 itibariyle merkezimizin demir kepenklerini açıyoruz. Önce zodyak botu deniz kenarına kadar götürüyoruz. Botun içindeki can yeleklerini alıp yerlerine tek tek asıyoruz. Merkezimizin önüne plastik kırmızı halılarımızı seriyoruz ki yelkenleri koymak gerektiğinde kumdan zarar gelmesin!
"Eşek" ismini verdiğimiz iki tane tahta 4 ayaklı yüksek askıları gölgeliğimize taşıyoruz. U-j kutusuna su koyup gölgeliğe getiriyoruz. Bot arabasının kumda bıraktığı derin izleri tırmıkla yokediyoruz. Simulasyon board'larını kumda yerlerine koyuyoruz.
Eğitim verilecek her kişiye uygun yelkenleri çıkarıyoruz ve önce u-j'leri takılmış boardlara takıyoruz. Eğitim alacaklar da bu arada can yeleklerini giymiş, ayakkabı kutusundan ayağına uygun numarasını bulmuş oluyor.
Eğitimin ilk günü denizde denge hareketleri ile başlıyor, karada simulasyon, ardından denizde uzun iple bağlanmış boardlarda yelken ile gidiş-dönüş pozisyonları öğretme ve ardından serbest gidiş dönüşler başlıyor... Denizdeki tüm öğrencileri karada kalan nöbetçiler olarak kontrol ediyoruz. İşaret ettiğinde, yorulduğunda, sürüklendiğinde, açıldığında Okan botla gidip getiriyor.
Akşam üzeri güneş hafiflediğinde tırmıkla taş toplama güzel bir hobidir Etrafta göbeğini yaymış ve bize şaşkın bakan insanlara rağmen güzel bir hobidir... Yelkenler yıkanıyor sonra... Sörf işi iyi bir beden kondüsyonu istiyor... Ayrıca iyi bir iş disiplini... Hem gözün çalışacak kontrol edeceksin, hem bedenin çalışacak hem de kafan çalışacak...
Yoğunluk yüzünden bazı gün sörf yapacak zaman bize kalmıyor... Sevimli ve nazik öğrencilerimiz bize hayat ve can veriyor... Zaten aradığımız da bu!"