O derin bir okyanus

"Onun savaşı hiç bitmiyor. O bıkmadan, usanmadan bildiklerini paylaşabilmek, doğrularını anlatabilmek için savaşıyor. İdealist, duyarlı, savaşçı, duruşundan asla ödün vermeyen bir üstat"

SIRMA GÜVEN
Birçok bienaline katılmış, ulusal ve uluslararası bir çok ödül almış, bir çok müzede yapıtları yer alan, ressamlığının yanı sıra uzun yıllardır sinema ve tiyatro oyunculuğu yapan Mehmet Güleryüz'ün yolu Nar Sanat Galerisi sahibi İzmirli iki girişimci bayan ile kesişti.
Eminim her sanatçının isteği eserlerinin beğenilmesi ve sanatının takdir edilmesidir ama en az eserleri kadar karakteri ile hayranları üzerinde böylesine güçlü bir iz bırakmak her sanatçıya nasip olmaz.
Defne Atakan ve Ayda Benefrahim, sanatçı Mehmet Güleryüz'ü öyle güzel anlattılar ki hayranı olmamak imkansızdı. Söyleşisine katıldığımda hayranları listesine ben de girdim. Mehmet Güleryüz'ü daha da iyi tanıyabilmek için "Bakmayın Güldüğüme" adlı kitabını ilk fırsatta okuyun.
- Geçen seneden beri bir çok sanatsal güzel organizasyonlara imza attınız? Mehmet Güleryüz'ün eserlerini İzmir'e getirmek kimin fikri idi?
Defne Atakan: Büyük usta Mehmet Güleryüz'ün sergisini yapmak Ayda'nın da, benim de en büyük hayalimizdi. Onunla tanıştığımız gün duyduğumuz heyecanı ve mutluluğu kelimelerle tarif edemeyiz. Ressamlığıyla, oyunculuğuyla, çok yönlü ve muhalif kişiliğiyle her zaman ayrı bir duruş ve tavır sergileyen Mehmet Güleryüz'le konuşacak öyle çok şey vardı ki! Akademi, ressamlık, oyunculuk, koleksiyonerlik, hat sanatı, müzeler, müzayedeler... İzmir'de sergi açmayı kabul ettiğinde sevinçten havalara uçtuk. Onu, İzmirli sanatseverlerle buluşturmak, eserlerini sergilemek, ağırlamak büyük bir onurdu.

HOBİ DEĞİL CİDDİ BİR İŞ
- Neden özellikle Mehmet Güleryüz?

D.A: Herkese, özellikle sanatla ilgilenen herkese, "Bakmayın Güldüğüme" adlı kitabını okumalarını tavsiye ederim. Mehmet Güleryüz'ü anlayabilecekleri, tanıyabilecekleri çok önemli bir kaynak kitaptır. Onun hayatı, verdiği mücadeleler, savaşlar, kazandıkları, kaybettikleri gibi bir çok şey onunla ilgili bu kitapta. Sizi sarıp sarmalıyor. Okudukça ona hayranlığınız ve saygınız artıyor. Onun sanatının farklılığını ,rakipsizliğini anlamak çok zaman almıyor, bu büyük üstadı tanıdıktan sonra.
Ayda Benefrahim: Defne ile sanat galerisi açmaya karar verdiğimizde kendimize doğru bir yol çizmemiz gerektiğini biliyorduk. Bu hobi değil, ciddi bir işti ve bu camiada bir duruşumuzun olması gerekiyordu. Biz hep çok iyi isimlerle çalışmaya özen gösterdik. Davet ettiğimiz isimler hep çağdaş Türk resim sanatında kabul gören değerli isimler oldu. Mehmet Güleryüz'e bırakın sergi açmayı ona ulaşmak bile hayal gibiydi. Herkesin, bir çok galericinin çekindiği bu kıymetli isim büyük bir mütevazılık ve babacanlıkla bizi kabul etti ve zaman ayırdı. Onunla sohbet etmenin keyfini anlatmak imkansız. Bir bakmışsınız dört saat geçmiş. Hala sıkılmadan, zevkle ve heyecanla onu dinliyoruz. Onun teatral yönü, bize anlattığı hikayeler, zaman zaman güldürmek için yaptığı taklitler, onu tanımadan önceki önyargımızı darmadağın etti.
ONUN SAVAŞI HİÇ BİTMİYOR
D.A: Mehmet Güleryüz derin bir okyanus. Onu anlamak, tanımak bir ayrıcalık. Onun savaşı hiç bitmiyor. O bıkmadan, usanmadan bildiklerini paylaşabilmek, doğrularını anlatabilmek için savaşıyor. İdealist, duyarlı, savaşçı, duruşundan asla ödün vermeyen bir üstat. Küçük bir çocuğun resimleriyle saatlerce ilgilenebilecek kadar ilgili. Kibirli duruşunun ardında ondan bir şeyler öğrenmek isteyen herkese karşı cömert, son derece mütevazıi ve zarif bir kişiliği var.
Sanat yaşamında 50. yılını dolduran Mehmet Güleryüz; "Şimdi baktığım zaman çok katmanlı alanlarda dolaşmışım ve hala söylemek istediğim şeyler var; çünkü meseleler bitmiyor ve benim o meselelere karşı davranışımdaki tepki ve iç enerji hala devam ediyor" diyor.
A.B: Bizim çizgimizin oluşmasında Mehmet Güleryüz'ün ışığının etkisi büyüktür. O bizim yönümüzü bulmamızdaki pusula oldu diyebilirim. Bize o kadar şey öğretti ki attığımız her adımı bin defa düşünüp öyle karar veriyoruz. Sanat ne kadar göreceli gibi görünse de doğrular ve yanlışlar var. Ciddi bir farkındalık gerekiyor bu işin içindeyseniz. Sunduğunuz her sanatçının kabul edilir bir değeri ve yeri olmalı. Galeri bir aracıdır ve doğru olanı sunmalıdır.
ÇOK UYUMLU BİR İKİLİYİZ
D.A: Ayda ile ortak olmak çok eğlenceli. Birbirimize çok benziyoruz. Aynı anda üç ayrı şeyi konuşuyoruz ve hayrettir birbirine karışmadan üçüne de çözüm buluyoruz. Ailemizin ve sosyal çevremizin dışında çok değerli, okyanus kadar derin bambaşka bir dünyanın içindeyiz. Sohbet ettiğimiz, iş yaptığımız isimler Türkiye'nin, hatta dünyanın duayenleri. Ara Güler mesela. Onu tanımak ve fotoğraflarını sergilemek hiçbir şeyle kıyaslanmayacak bir keyifti. Mehmet Güleryüz ise apayrı bir tecrübe. Ailemiz gibi oldu. Tanışmaya giderken dizlerimizi titreten bu büyük ustayı İzmir'den yolcu ederken ona sarıldığımızda en eski, en değerli, en sevilen dosttan ayrılır gibi hüzünlendik. Ayda da, ben de babacanlığı, içtenliği ile bizim heyecanımızı paylaşan ufak tefek aksaklıkları görmezden gelen, bize güç ve cesaret veren büyük bir dost kazandık.
A.B: Çağdaş Türk resim sanatında onun gibi bir usta bir daha gelir mi, yetişir mi bilemem ancak o yaşarken onu tanımak ve anlamak önemli. Ben de, Defne de Mehmet Güleryüz'ü İzmir'e getirmenin sanat ve kültür adına çok büyük bir hizmet olduğunu düşünüyoruz. Serginin açılışının ertesi günü bu sergiye sponsor olan Özgörkey Grubu ile Key Otel'de gerçekleştirdiğimiz söyleşide öğrencilerle ve sanatseverlerle bir araya geldik. Mehmet Güleryüz konuşurken o kadar etkileniyorsunuz ki, etrafına öyle bir enerji saçıyor ki, bitsin istemiyorsunuz. O konuştukça siz sadece öğrenmek, öğrenmek istiyorsunuz... Anlattığı her hikayede derin bir tecrübe ve bir ders var. Üniversitede yetiştirdiği öğrencilerin ne kadar şanslı olduklarını anlıyorum. Bu büyük desen ustasının öğrencisi olabilmek kesinlikle büyük bir ayrıcalıktır.
Dünyada bir iz bırakmalıyız
- Resimde tarz nasıl oluşturulur?

Mehmet Güleryüz: Karakterin, yapın, meseleleri ifade edişin, bünyen bunlar resminin tarzını oluşturur. Bazı insanlar ifadeci insanlardır, bazıları ise tam tersidir. Ne kadar kontrol sahibi olursam olayım kişilik yapısı diye bir şey var. Resme hiç hesaplı başlamıyorum. Çok erken yaşlarda bu konuya eğilimli olduğumu fark ettim ama daha sonra başka konulardaki yeteneklerimi de keşfettim. Oyunculuk da bunlardan biridir. Tiyatrodaki her jest dışa vurumdur. Davranışınız sonradan başkaları tarafından bir kategoriye dahil edilir.
- Tiyatro sevginizi resim ile kıyaslarsak hangisi daha ağır basar?
Oyunculuğumu ressamlığımı beslediğim kadar besleyemedim. Ressam kısmım hep ağır bastı. İkisi de aynı derecede beni mutlu ediyor ama resim çok daha farklı, eğitimimi resim üzerine yaptım. İyi bir tiyatro eğitimi de gördüm ama kurslara giderek kendimi yetiştirdim. Kurslarla profesyonel oldum. Otuz beş yıl sonra tekrar devlet tiyatrosunda oynadım. Beş senedir de devam ediyorum. Oyunculardan biri de Özkan Uğur'dur. Otuz beş yıl sonra verdiğim sıkı bir sınavdı.
TEK KONUYA BAĞIMLI KALMAK
- Paris'te Yüksek Resim ve Litografi (taş basma) eğitimi gördünüz. Paris sanat okumak için en doğru yer midir?

Paris dünyanın bütün insanlarının buluşma noktası olmuştur. Okuyan, yazan, araştırma yapan, öğrenim gören biri Paris'te gittiği okulda ne eğitimi görürse görsün, diğer kollardan diğer insanlardan da etkilenir. Tek bir konuya bağımlı kalmaz. Biz de, örneğin, resimden anlayan kimyacı yoktur. Bize zor gelir.
- Sanatta kavgacı tavır ne demek?
Karşı tarafın size yüklemek istediklerine karşı çıkmanız sizi kavgacı biri yapıyor. Eğitimde metodunuz varsa kavga edersiniz. Sistemi değiştirmeyi önerirseniz veya yanlış derseniz bunun kavgasını vermelisiniz bu kavgacılık değildir, itici güç olmalısınız.
- Peki siz itici bir güç müsünüz?
Evet. Kavgacıyım ama bu kavga çıkaran biri demek değil. Soran, talep eden ve isteyen biriyim. Aklıma yatmayan bir konuda çekinceli davranamam. Hep bir fikrim vardır. Zaten herkesin bir fikri olmalıdır. Ben insanın kişisel hakları olduğuna inanırım. Herkes itiraz edeceği bir şey varsa itiraz etmeli diye düşünüyorum ama itiraz ettiğiniz konuya getirdiğiniz bir çözüm veya bir önerinizin de olması gerekir. Son derece sakin, akılcı, fazla kaynatmadan sonuca varan önemli sanatçılar da var. O da bir yol. Bu sizin seçtiğiniz ifade tarzıdır. Neleri sevdiğinizi, nelerden kaçtığınızı gösterir. Dünyadan sadece geçiyoruz, otomobilin yanından geçerken çizenlerin iz bırakmak istemeleri gibi biz de dünyada bir iz bırakmalıyız.
YENİLİK KUTSALDIR
- Doğrularınız kesin midir yoksa yeni fikirlere açık mısınızdır?

Bir doğru yani mutlak doğru yoktur. Hepimizin doğruyu bulma ve ifade etme şekli vardır. Bizim için kutsal olan yeniliktir. Her yeni düşünce yeni bir ifadedir. Bu yüzden gençlerimizin, çocuklarımızın ortaya çıkardıkları yeni bakış açıları, fikirler çok değeridir. Farklılıklar; yapılar, kültürel birikimlerle, kültürel zenginlik ve imkanlarla değişir. Sen önüne bir çok fırsat koyar, etrafını haberdar edersen bu birikimlerinle kendi laboratuvarlarında yeni birleşimler çıkarabilirsin. Bu farklılıklar ayrıca kültür zenginliğimizdir.
- Bugün "desen eğimi gereksizdir, bilgi önemli değildir" deniliyor, bilgisayarla desen çizip boyayan sanatçılar da var. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?
Eğitim konusunda çok ısrarcıyımdır. Öğrencilik yıllarım çok önemli, efsanevi bir okulda, ustaların öğrencisi olarak geçti. Bütün bu süreçlerde bizlere resmin çok saygı duyulması gereken çok büyük bir sanat olduğunu öğrettiler. Bu inancı oluşturdular. Daha sonraki Paris dönemimde desen üzerine çok eğildim. Bunun üzerine çok ciddi çalışmalar yaptım. Önceden çizilen bir desenin boyanması değil, boya ve rengin önemi büyüktür. Deseni boyamaya çalışmak deveye hendek atlatmaktır. Ben desenciyim ama hiçbir zaman desenle başlamadım; renk ile başladım.
- Sanatçı olabilmeye, sanatçı diye anılabilmeye olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz?
Sanata olan merak değil aslında bu sadece ortaya çıkmak istiyorlar. Sanat kolay gözüküyor uzaktan. Oyunculuk da öyle oldu. "Ağanın eli tutulmaz" derler. İnsanlar bir ikramda bulunmak istiyorlarsa bulunsunlar. Sanat yapacağım diyen birine kimse hayır demez ki. Nasıl ticaret yapmak isteyen birine "yapma" ya da "yap" demezler. "Yap bi görelim" derler. Yutturabiliyorsanız yutturun olur.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.