"Kadın ne kadar özgürse o kadar şiddet görüyor"

FATİH ABACIOĞLU

İlişki ve mutluluk konularında Türkiye'nin önde gelen yazarlarından olan, Aslında Giden Erkek Yoktur, Aslında Ayrılık da Yoktur ve Haz'ın yazarı Seda Diker'le son kitabı Duygu Simyacısı'nı konuştuk. Toplumsal baskıların, kadın - erkek ilişkilerinin ve kadına şiddetin temeline inen Diker, çözüm önerilerini sundu. İzmir kadını için bir parantez açan yazar, "Rahatın ve özgürlüğün kenti olan İzmir'de, kadın özgürdür. Kimseye eyvallahı olmaz" dedi. Toplumda ve ikili ilişkilerde yaşanan sorunların temelinde cinselliğin olduğunu anlatan Diker, "Şiddet eğilimi olanlar cinsel anlamda sorun yaşayanlar oluyor genelde. 18 bin ilişki dinledim. Bu sonucu rahatlıkla söyleyebilirim. Cinselliğin okulu olsa, savaşlar bile olmazdı" diye konuştu.
İZMİR İNSANI RAHAT

İzmir, İstanbul insanına göre çok rahat. Stressiz, huzurlu, dingin. Nerede çalışıp nerede duracağını çok iyi biliyorlar. Ortamı da böyle yapmışlar. Bir rahatlık ve özgürlük var. Türkiye'nin genelinde olmayan bir anlayış var. Bodrum'da da böyle, yaşayış iklime göre değişiyor. İzmir'de sıcak bir atmosfer var. İnsanlar birbirlerini pek fazla yargılamıyorlar. Aşk ve özgürlük konusunda sıkıntı yok. Herkes böyle davranmak istiyor. Şehir bunu seviyor, sıkıntı yok. İzmir'e kaçmak diye bir şey var. Buraya gelince iyi hissediliyor.

İzmirli kadınlar ve İstanbullu kadınlar arasında bir fark yok. Bir ilişkiye girme durumu olunca kadın, hemen Türk kadını olur. Son dönemlerde ilişki kültürü değişti. Bunda internet ve akıllı telefonların katkısı ile sosyal paylaşım sitelerindeki tüketme alışkanlığı var. İlişkileri tüketmemek için kadınlarda bir panik var. İstanbul, Ankara'da var ama İzmir'de daha az bu panik. İzmir'de özgürlük var. Çünkü çok alternatif var. Gül bahçesinde gül arama hikayesini herkes bilir. Çok gül var. Topluma doyumsuzluk geldi. İnsanlar fazla ilişki yaşadığı için artık ilişkilerden korkuyorlar.

UZUN İLİŞKİNİN 4 KURALI

Güzel bir evlilik için rahatlık gereklidir. Uzun süren bir evliliğim var. Bir miktar özgürlük evliliği besliyor düşüncesindeyim. Rahatlık, özgürlük gerekiyor. İzmir'de çalışan kadın, eyvallahı olmayan kadın sıkıntıyı çekmiyor. Bu durum tüm şehirlerde var. Ekonomik özgürlük azaldıkça evlilik uzuyor. İzmir kadını çekemiyor, bu da güzel bir şey. Özgür olmayı seçebiliyor.

Uzun vadeli ilişkilerin temelinde 4 kural var. Kadın ve erkekte birbirlerine yüzde 100 kabul verecek. Değiştirmeye kalkmayacak. Kadın erkeği değiştirmeye çalışıyor ve kontrolcülük sorun yaratıyor. Temelinde aldatılma korkusu var. Hayat ve cinsel enerjiyi düzgün şekilde kullanmalıyız. Bu makyajla, dekolteyle olmaz, yaşam enerjisiyle olur. Saygı göstermeyi bileceğiz. Sevgi olacak. Kadın ve erkek, en derindeki güzellikleri görerek dillendirecek. Bunlar çok güzel bağlar kurarak ilişkiyi besliyor. Uygulaması kolay değil ama imkansız da değil.

İnsanların temelden gelen sorunlarını, hiç yardım almadan temizlemesini anlatıyorum. Teslimiyetle ilahi güçten söz ettim. Buna ışık, Allah, sevgi diyebilirsiniz. İlahi bir güce inanmıyorsak bu duyguları temizleyemiyoruz. Bilim de burada duruyor. Eğer ilahi bir güç varlığını kabul ediyorsak, değersizlik, kıskançlık, kaybetme duygusunu sıfırlayabiliyoruz. En kötü eleştirilerde bile yıpranmıyorsunuz. Çekim gücü oluşturuyorsunuz.

Kadın ne kadar özgürse o kadar şiddet görüyor. Kadın özgür olduğu zaman zaptedilemez olur diye düşünülüyor. Sevgi öldürmek için neden olamaz. Temelde cinsellik var. Eksiklik görülüyorsa, o kadından korkuluyor ve şiddete başvuruluyor. Bu sevgi değil, kompleks. Bunun ismi, kıskançlık, özgüven eksikliği, aşağılık kompleksi, değersizlik duygusudur. Şiddet eğilimi olanlar cinsel anlamda sorun yaşayanlar oluyor genelde. 18 bin ilişki dinledim. Bu sonucu rahatlıkla söyleyebilirim. Cinselliğin okulu olsa, savaşlar bile olmazdı.

Kökeninde çocuklarımızı eleştirerek büyütmemiz var. 'Başarısızsın, elin oğlu, elin kızı..' diye değersizlik duygusu aşılıyoruz. İnsanlar maske takmaya başlıyor. Bu çocuk ilkokula başlıyor ve okulda öğretmeni de aynı davranışı sergiliyor. Bu şekilde büyüyoruz. İnsanları ötekileştirmeye başlıyoruz, öfke üretiyoruz ve savaşmaya başlıyoruz. Kendimle yüzleşmek zorsa, başkasını suçlarım. En büyük problem budur. Özeleştiriye dikkat etmeliyiz.

"Bilinçaltındaki kişiye aşık oluruz"

Aşk bir boşluk ve tamamlamadığımız duygularımızdır. Bilinçaltındaki kişiye aslında aşık oluruz. Küçükken babamız annemizi aldattıysa, onları birbirine bağlama içgüdüsüyle gidip çapkına aşık oluyoruz. Bize ait olsun istiyoruz. Bilinçaltı 5-6 yaşında kalır. Zihnin emrettiğini yapıyoruz istemeden. Beklentileri keserek mutlu oluruz. Anı yaşayarak, haz alarak bunu başarabiliriz.

'Yastık dövün'

Sinirinizi kağıda yazın. Şiddet eğilimi olan kadın ve erkeklere yastık dövmeyi öneriyorum. Ardından bu cümleler arasında 3 ya da 5 tanesini seçin ve karşınızdaki kişiye anlatın. Bu durum ortamı ılıman hale getiriyor ve krizi önlüyor.

Erkeklere erkeklik öğretilmeli

Erkeklerin yardım alması gerekiyor. Yardıma muhtaçlar. Çok büyük haksızlıklara uğrayarak yetiştiriliyorlar. Bu erk, sanki onların cinsiyetinden dolayı biçilmiş bir rol gibi dayatılıyor. Savunma psikolojisine göre ya şiddet eğilimi oluyor, ya çapkınlık yapıyor. Erkeğin üzerinde bu baskı kaldırılmalı. O da insan. Erkeklere erkekliği öğretmeli. Kadına nasıl davranacağını öğretmeli.