Hep her şeye yetmeye, yetişmeye çalışmış. Ara sıra kaytarmak istese de, hücreleri farklı kodlanmış, başka türlüsüne izin vermiyor. "Sabah erken kalkıyorum ve her gün spor yapıyorum. Oynarken de böyleydim. Çok tatil yapacak zamanımız olmazdı. Olsa olsa bir hafta tatil yapma fırsatı bulurdum, tatil sonrası da milli takımın kampına giderdik" diyor. Kutluay bu tatilleri gevşeme, dinlenme ve eğlenceden ziyade bir eziyet olarak hatırlıyor. Darrüşşafaka'da buluşuyoruz... İki sene önce gerçekleşen uzun soluklu bir işbirliği ile okulun ikinci ligdeki takımı artık birinci ligde. "Bu büyük bir gurur. İyi bir ekip kurduğumuzu düşünüyorum. Sonucunda da kısa sürede büyük yol kat ettik. Kendimi bildim bileli hep sorumluluk sahibi biriydim, çocukken bile. Takım arkadaşlarıma, antrenörüme, takımıma, taraftarlara karşı da hep böyle hissettim" diye konuşuyor.
İbrahim Kutluay şimdiye kadar yaptığı en çılgınca şeyin Yunanistan'a gitmek olduğunu söylüyor. Bu kararın perde arkasını şöyle anlatıyor: "Bu karar benim için tam anlamıyla bir kırılma noktasıydı. 26 yaşındayım. Fenerbahçe'de oynuyorum. Milli Takım kaptanıyım. Ama hayatımda bir değişiklik yapmak istiyorum. O kararı verirken çok zorlandım" diye konuşuyor.
KADINDA SADE ŞIKLIK SEVİYOR
Kutluay iyi bir baba. Kızından ve oğlundan bahsederken sesinin tınısı, vücut dili bunu zaten anlatıyor. Kutluay kızı ve oğluyla ilişkisini şöyle özetliyor: "Basketbolu bıraktığımda İrem 2.5 yaşındaydı. O zamana kadar olan dönemini kaçırmıştım. Hep kamplardaydım. Basketbolu bıraktıktan sonra onunla çok vakit geçirme şansım oldu. İrem bana çok düşkün, sanırım birlikte yoğun bir zaman geçirmiş olmamızın etkisi büyük. Ömer'le de benzer bir ilişkimizin olması için çabalıyorum." Stilini casual-şık olarak tanımlıyor. Gardırobunu açtığında en çok gördüğü şey ise beyaz gömlekleri. Kadınlarda ise sade bir şıklığı seviyor ve abartıdan hiç hoşlanmıyor.
