Kayahan ölümsüz eserleriyle bir müzik serveti bıraktı

1949 yılında İzmir’de doğan ünlü bestekar-yorumcu Kayahan, halkın diline düşen birbirinden güzel şarkılara imza attı, Ankara Kızılay’da 160 bin kişiye konser vererek tarihe geçti...

Ünlü Türk pop şarkıcısı, besteci ve söz yazarı Kayahan Açar, 29 Mart 1949 tarihinde Albay Süleyman Açar ile Firuzan Hanım'ın oğlu olarak İzmir'de doğdu. Kızının eğitimi nedeniyle İstanbul'da uzun yıllar yaşadı ama asıl oturduğu yer, "cennetten bir köşe" dediği ve hayatını adadığı Balıkesir Gömeç'teki İnta Sevgi Köyü'dür. Köylüler de onun kendilerine gösterdiği ilgi üzerine tüm sokak isimlerini Kayahan'ın şarkılarının isimlerinden verdiler. Ayrıca Kayahan sevgisinin boyutunu anlatabilmek için "Gömeç" isimli bir de şarkı yazdı.

NİLÜFER PARLATTI

Kayahan'ın adı önce Nilüfer'e verdiği şarkılarla anılmaya başladı. Nilüfer'in yorumladığı "Geceler", "Kar Taneleri", "Esmer Günler" gibi parçalar Türk Pop Müziği'nin en iyi besteleri arasına girdi. Kariyeri boyunca kendi yazdıklarını söyleyen ve yaptığı her albümü bir sloganla birlikte sunan Kayahan, aynı zamanda besteci ve söz yazarının önemini gösteren ilk müzisyenlerden biri oldu.

DİLLERDEN DÜŞMEDİ

Kayahan'ın 1991'deki "Yemin Ettim" şarkısı müthiş bir ilgiyle karşılandı, ilk albümüydü. 1993 yılında "Son Şarkılarım" albümünde söz ve müziği yine kendisine ait 10 şarkı yer aldı. "Sarı Şekerim", "Vazgeçmem", "Aman" gibi herkes tarafından beğenilen parçaların bulunduğu albüm önemli satış rakamlarına ulaştı. 1995'te "Benim Penceremden" adlı albümündeki "Ben Anadolu Çocuğuyum", "Allah'ım Neydi Günahım" gibi başarılı bestelerini yalnızca kendisi değil, pek çok müzisyen de söyledi. Sanatçı 1996 tarihli "Canımın Yaprakları" isimli çalışmasında ve ardından gelen "Emrin Olur" albümde yine hit olan besteler üretti. Özellikle "Emrin Olur", "Atın Beni Denizlere", "Şampiyon" gibi şarkılar dönemin öne çıkan parçaları oldu. 2000 yılına girerken Kayahan'ın dokuzuncu albümü "Beni Azad Et" çıktı. 2000'in sonunda yayınlanan "Gönül Sayfam" ve albümle aynı adı taşıyan parça bir anda piyasadaki herkesi unutturup dikkatleri yeniden Kayahan'ın üstüne çekti.

EUROVISION VE 'GECELER'

Albümlerinin dışında ayrıca 1989'da "Ve Melankoli" ve 1990'da "Gözlerinin Hapsindeyim" ile iki kere Türkiye adına Eurovision Şarkı Yarışması'na katıldı. 1986 yılında katıldığı uluslararası Akdeniz Müzik Yarışması'nda "Geceler" adlı şarkısıyla "Altın Portakal" ödülünü kazandı. Kayahan, 1992 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Ankara Kızılay Meydanı'nda 160 bini geçen izleyiciye verdiği konserle tarihe geçti. Kayahan, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde Beşiktaş Meydanı'nda telif hakları yüzünden 15 yıldır dargın olduğu Nilüfer ile barıştı. Ünlü sanatçı, 2015 yılında İstanbul'da hayatını kaybetti.

Hülya Darcan 16 yaşında şöhret oldu

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Yeşilçam'ın yıldızlarından Tanju Korel'le iyi arkadaştık, Çeşme Ilıca'da çok güzel günler geçirdik.
Şantiye'de akrabaları ünlü opera yıldızı Ayhan Aydan'ın evinde kalırlardı. Yine Türk Sineması'na büyük hizmetler veren eşi Hülya Darcan (Korel) ile orada tanışmıştık. Bu sanat abidesi aileye bakar mısınız. Yakınları opera bülbülleri Ayhan ve Sevda Aydan, Korel Ailesi sinemamızın starları.
Boynuz kulağı geçermiş derler. Kızları Bergüzar Korel de TV dizilerinin süperstarı olarak alkışlanıyor.

İZMİR KIZ LİSESİ

Hülya Darcan Korel 1951'de İzmir'de doğdu. İzmir Kız Lisesi'ni bitirdi.16 yaşındayken dönemin ünlü dergilerinden Ses Mecmuası Kapak Yıldızı yarışmasında 3. oldu, film teklifleri başladı. İlk filmi Silahları Ellerinde Öldüler'de Fikret Hakan, Ekrem Bora ve Tugay Toksöz ile başrolü paylaştı.
Dila Hanım başta pekçok dizide önemli roller aldı. Şimdilerde reyting rekorları kıran Diriliş-Ertuğrul dizisinde Hayme Ana rolünü başarıyla oynuyor.
Hülya Darcan 1971'de tanıştığı ve büyük sevgiyle bağlandığı kendisi gibi film sanatçısı Tanju Korel ile evlendi. Bu mutlu beraberlik maalesef 24 yıl sürdü, Tanju amansız hastalığa yenik düştü. Hülya hanım bir daha da evlenmedi. 1977'de Zeynep, 1982'de ise sonradan büyük yıldız olan kızı Bergüzar Korel dünyaya geldi.

ON PARMAĞINDA ON HÜNER LALE

Lale Oraloğlu, 28 Eylül 1924'te İzmir'de doğdu. 7 yaşında piyano çalmaya başladı, konservatuvarda piyano ve şan eğitimi aldı. Müziğe ve sanata olan yeteneğinin yanı sıra komple bir sporcuydu da. Yüzmede 400 metre Türkiye şampiyonluğu, atletizm güllede Türkiye ikinciliği vardı.
G.Saray Bayan Kürek Takımı'nın da kaptanlığını yaptı, Türkiye şampiyonluğu kazandırdı. Süper bir eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi'ni bitiren sanatçı 4 dil biliyordu.

ERTUĞRUL KEŞFETTİ

Lale Oraloğlu tiyatro için kurslara giderken, Muhsin Ertuğrul'un dikkatini çekti ve beğendiği Lale'ye 1951 yılında açılan Küçük Sahne'de 'Yarış' adlı oyunla rol verdi. 50'li yıllarda en verimli dönemini yaşayan sanatçı, sinemadan da geri kalmamış, 1960'a değin 35 filmde rol almıştı. Kamera önünden kamera arkasına geçmeye karar verdi. Hem yönetmen, hem senarist hem de yapımcı olarak girdi sinemaya. Türkiye'nin ilk kadın yönetmenlerinden biriydi de. Kızının adını verdiği 'Alev Film' de, dört filme, senarist, yönetmen ve yapımcı olarak katılarak süper başarı elde etti.

ANA GİBİ YAR OLMAZ

Lale Oraloğlu, 1960'da Oraloğlu Tiyatrosu'nu kurdu. 27 yıllık başarıya rağmen bu tiyatroyu 1987 yılında kapattı. Kapatma nedeni de hayli ilginç ve duygusal: "Annem 90 yaşına geldi, sağlık sorunları var ve onun yanında olmam gerek. Benim için şöhret ve para ikinci planda." "Yeşilçamın Görünmeyen Kadınları" isimli belgeselde, Oraloğlu'nun yaşamı konu oldu. Türk Filmleri Yarışması'nda 'Kırık Çanaklar'daki oyunuyla aldığı En İyi Kadın Oyuncu ödülü (1961), 2000'de Avni Dilligil Tiyatro Jüri Özel Ödülü gibi bazı ödüller kazandı. 1 Aralık 2001'de sanat hayatının 50. yılını, Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir geceyle kutladı.

ÇAĞDAŞ OYUNLAR

Lâle Oraloğlu kimi zaman aydınlara çağdaş oyunlar sundu, kimi zaman da Anadolu insanına hamasi oyunlar götürdü. Oyunların bazıları iyi gitti ama, ilgi görmeyenler nedeniyle büyük borçlara girdi, tiyatronun onuru için açlık grevleri yaptı, hapis yattı. Ama tiyatroyu hiç bırakmadı.

3 kez evlendi.

İlk eşi gazeteci Ali Oraloğlu'yla evliliğinden olan kızı Alev Oraloğlu (1954) da sanatçı oldu. Bir tiyatro sevdalısı olan Lale Oraloğlu 2007'de beyin kanamasından 83 yaşında öldü.

GÜRKAN ERTAÇ

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.