• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

ALİ KOCATEPE

Gökkuşağı çocukları

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Haziran 2013
Gezi Parkı'nın eylemci gençlerine "Gökkuşağı Çocukları" diyenin ilk Uğur Dündar olduğunu sanıyorum. Güneş ışınlarının yağmur damlalarında veya sis bulutlarında yansıması ve kırılmasıyla meydana gelen meteorolojik bir olaydır Gökkuşağı. Yedi renk bir yay şeklinde sıralanır. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor... Tıpkı Gezi Parkı'nda buluşan gençlerden yayılan rengarenk kardeşlik, özgürlük, dayanışma, sevgi, hoşgörü, çevrecilik ve masumiyetten oluşan enerji gibi. Bu nedenle o çocuklara çok yakıştı "Gökkuşağı" sıfatı...
***
Kimse aksini iddia etmesin o masumiyet, vurmadan, kırmadan, incitmeden, otoriteyi de, öfkeyi de yenmeyi başardı. O masumiyetin içinde dindarı da, ataisti de, türbanlısı da, türbansızı da, sağcısı da, solcusu da, sünnisi de alevisi de, türkü de, kürdü de vardı. Ne provokatörlerin oyununa geldiler, ne de öfkeyle kendilerini azarlayanlardan korktular. Ne yazık ki masum direnişin kurbanları oldu. Bir tek ona engel olamadılar...
***
Gökkuşağı Çocukları'nın tek bir arzusu vardı. Çevreyi, özgürlüklerini ve haysiyetlerini korumak, insan yerine konmak. Zekalarıyla, yaratıcılıklarıyla, mizah duygularıyla bir Taksim Ruhu oluşturdular, ne Tomalar, ne de gaz bombaları sindirebildi onları...
***
Onun için dünyayı ayağa kaldırdılar. Türkiye'yi yönetenlerin itibarları dünyanın gözünde yerle bir olurken, Gökkuşağı Çocukları dünyanın saygısını kazandılar...
***
Gezi Parkı'yla ilgili Aydın Uluçam imzalı bir yazı okudum.
Şöyle yazıyor: "Harp yıllarında Ziraat Okulu'nu güçlükle bitirebilen rahmetli babam Mehmet Ali Uluçam bir devlet fidanlığına müdür olarak atanır.
Günün birinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün, maiyeti ile birlikte, bu fidanlığa sürpriz bir ziyareti gerçekleşir. Babaanne Atatürk'e kahve yapıp ikram eder.
***
Atatürk, "Buranın yöneticisi yok mu?" diye serzenişte bulunur. Öyle ya, esas Müdür Bey'in gelip el-etek öpmesi gelenektir!...
"Müdür Bey aha orada, tarlada çalışıyor derler"...
Babam, işe dalmış, gelenlerin farkında bile olmamıştır...
Atatürk'ün çok hoşuna gider bu durum, çağırtır babamı, "Ne istersin?" diye sorar ödüllendirmek için onu...
Devlet memuru ne ister? Tayin ister, terfi ister, zam ister, ikramiye ister... Babam, "Macaristan'a gidip okumak, kendimi geliştirmek isterim" der...
Macaristan, o zamanlar çok ileri imiş tarımda...
Gönderilir babam Macaristan'a, tam 3 yıl okur orada bir üniversitede, Atatürk bursu ile!... Dönüşünde, İstanbul'a Bahçeler Müdür Muavini olarak atanır, gencecik yaşında..
İlk projesi ise "Taksim Gezisi"dir!...
***
Taksim Gezisi, babamın, vatana borcunu ödemek için ortaya çıkarttığı ilk ve en sevdiği eseridir.
Taksim Gezisi'nin en çok, ortada süs havuzu olan, kademeli bahçesi ile gurur duyardı rahmetli. Macaristan'da öğrenmiş bu tekniği, yokmuş o tarihlerde Türkiye'de emsali!...
Sonraki eserleri ise, Yıdız ve Emirgan Parkları'dır!...
Bana, "Aldığım onay üzerine, hiç oyalanmadan ekibimi kurup işe giriştim, yoksa oralara binalar yapılacaktı!..." dediğini hatırlarım..."
***
Taksim ruhu, Mehmet Ali Uluçam'ın eserinin yıkılmasına, oraya sayın başbakanın keyfi olsun diye Topçu Kışlası yapılmasına izin vermeyecektir.
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Dün Gezi Parkı'na yağmur yağdı. Benjamin Franklin'e göre "Yağmur doğanın sevinçten ağlamasıdır."
Hazreti Muhammed "Suçların en büyüğü yalan söylemektir" der. Bu söz kulaklara küpe olmalıdır.
Bir düşünür boşuna söylememiş: "Bazı kimseler merdivenin tepesine kadar eriştikleri zaman onun yanlış duvara dayanmış olduğunu anlarlar."
Diğeri de: "Yanıldığını asla kabul etmeyenler, en çok yanılanlardır." demiş.
Son sözü Hazreti Ömer'e bırakalım: "Bana yanıldığım noktaları gösteren kimseden Allah razı olsun."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.