Müzikle ilgilenen, müziğin içinde olup da kendini geliştirmek isteyen herkese tavsiye edeceğim bir televizyon programı var. Bu program 2002 yılından beri her yıl düzenlenen ve bu yıl 13'üncüsü yapılan "American Idol" solist yarışma programı. Amerikan televizyon tarihinin en başarılı ve en çok izlenen programlarından biri. Bizim evde Digitürk olduğu için 3'üncü kanalda Dizimax Entertainment'ta izliyorum.
***
Programın yaratıcısı Simon Fuller. Fuller'ın yarattığı, sahibi olduğu ve tüm dünya televizyonlarına sattığı o kadar çok program formatı var ki... "American Idol" programını "Pop Idol"dan yola çıkarak hazırlamış. 2002'deki ilk yarışmanın jüri üyeleri Randy Jackson (müzik yapımcısı), Paula Abdul (şarkıcı) ve Simon Cowell (yönetici). Randy Jackson'ın jüri üyeliği hala devam ediyor. Paula Abdul 2009 da ayrılmış. Simon Cowell ise 2010 da son kez jüri üyeliği yaptıktan sonra "X Factor" yarışmalarını hayata geçirip o programları yönetmeye başlamış. Son iki yıldır bizde yayınlanan "American Idol"ların 2011- 2012 yarışmalarında jüri koltuğunda Randy Jackson'la birlikte şarkıcı Jennifer Lopez ve Aerosmith grubunun efsane üyesi Steven Tyler oturuyor. Ben onları, eğitmenleri, programı kurgulayanları ve yarışmacıları izlemekten çok zevk alıyorum. "American Idol" hem eğitici hem de eğlendirici bir program. Finalde yarışan yarışmacılar bribirinden yetenekli ve olağanüstü performanslar sergiliyorlar. Her şey o kadar dozunda veriliyor ki, şarkıların güzelliği, nefis yorumlar, müthiş eleştiriler, eğitmenlerin yönlendirmeleri, giysilerinin seçimiyle hem müzikal, hem görsel bir ziyafetin içinde buluyorsunuz kendinizi.
***
Bizde yapılan yarışmalarla kıyasladığınızda anlayış olarak o kadar farklılar ki. Bizdeki yarışmaların hemen hepsinde bir abartı var. Öne çıkan, rol çalan, gereksiz konuşma ve esprilerle "yeter artık" dedirten jüri üyelerine de rastlıyoruz, yarışmanın ruhunu anlamayan ve bir türlü geliştirilemeyen yarışmacılara da... Çok yetenekli olup, bize "Vay be" dedirten müthiş yarışmacılar da çıkmıyor değil. Ama sonuçta kim kazanırsa kazansın, kim finale kalırsa kalsın çökmüş bir müzik endüstrisi içinde, hiç bir şey yapamadan hemen unutulup gidiyorlar...
***
Amacım Amerikan televizyonlarının imkanlarıyla, bizimkileri kıyaslamak değil. Sadece izlemekten zevk aldığım dört dörtlük bir müzik yarışmasını çok geç kalmış olsam da tavsiye etmek...
Haftaya yokum
Gelecek hafta içinde Yunan adalarına bir seyahatimiz olacak. Oralardan yazma fırsatı bulamayabilirim. Bu nedenle sizlerden gelecek Pazar için izin istiyorum. Mikonos, Santorini, Atina ve Pire gözlemlerimi daha sonraki Pazar sizlerle paylaşacağım...
Biraz hava değişikliğine gerçekten ihtiyacımız var. Bir Rus atasözü vardır: "Bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır... Bir insan başkasının acısını duyabiliyorsa insandır" diye... Uzun zamandır kendi acılarımızı unuttuk başkalarının acılarıyla kahrolup duruyoruz. Bu nedenlerle biraz hava değişikliğine ihtiyacımız var. Eylül ayı da hepimiz için sürprizlere gebe ve yaklaşıyor. Bizim de sanatçı olarak üretimlerimizle size sürprizlerimiz olacak. Bir haftalık tatil umarım aradığımız motivasyonu sağlayacaktır.
