İlkyaz Kocatepe yönettiği kısa metraj filmiyle bir yıldır festivalden festivale koşuyor. Birçok da ödül kazandı. Heykelcikler, plaketler manevi değerleriyle odasını süslüyor. Ne yazık ki vaat edilen para ödüllerinden hala ödenmeyenler var. Yalnız ona mı? Çevremdeki bir çok ödül sahibine. Benim de başıma gelmişti. Tam 22 yıl önce bu günlerde. Önce anımı anlatayım:
Türk kültürünün en değerli yapı taşlarından halk şairi Yunus Emre adına doğumunun 750'inci yılında, yani 1991'de bir çok yarışma düzenlendi. Onlardan biri de Çeşme Festivali içinde yer alan "Uluslararası Yunus Emre Beste Yarışması'ydı...
"Gel Dosta Gidelim Gönül" adlı Yunus Emre şiirinin İngilizce çevirisi "Come Let's Go To The Friend My Soul" eski Kültür Bakanlarımızdan Talat Halman'a aittir. Talat Bey'e ulaştım izin aldım ve Yunus Emre'nin bu şiirini Halman'ın İngilizce çevirisiyle besteledim.
Düzenlemeyi Özkan Turgay yaptı, şarkıyı Aysun Kocatepe seslendirdi ve elemelere yolladığım "Come Let's Go To The Friend My Soul", adlı şarkımla Çeşme'deki Uluslararası Yunus Emre Beste Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmeye hak kazandık... Hazırlık döneminde rahmetli Nükhet Ruacan hem ses tekniği egzersizleri hem de şarkının İngilizce yorumu ile ilgili Aysun'a çok yardımcı oldu...
***
5 Temmuz 1991 gecesi Çeşme'de yarıştık. Sonuç başarılıydı. Şarkımız Polonya ile en yüksek puanı almış, dolayısıyla birinciliği paylaşmıştı. Ne var ki eşit puana rağmen jüriden daha çok birincilik alan Polonya birinci, Türkiye ikinci ilan edildi... Üçüncülük ödülü Malta'nındı...
Gecenin sunuculuğunu Jülide Ateş ve Ümit Aktan yaptılar. Malta, Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Finlandiya, İsveç, Rusya, Yugoslavya ve Romanya sıralamada arkamızda kalan ülkelerdi... Gecenin konukları arasında George Moustaki ve Al Bano- Romina Power ikilisi vardı. Yarışma televizyondan canlı yayınlanmadı. Üç gün sonra Inter Star televizyonu tarafından banttan verildi...
***
Yarışma ödülleri birinciye 5 bin, ikinciye 3 bin dolardı. O gece sahnede bize verilen zarflardan, ödül çeki değil üzerinde sadece ne kadar ödül kazandığımızı yazan birer A4 sayfası çıktı. Altında festivali düzenleyen vakfın 15 üyesinden biri olan Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu'nun imzası vardı. Ne yazık ki para ödüllerimizi alamadık. Polonya medyası bu skandalı haber yaptı. Bana, gösterdiğimiz tepkiler sonucu altı ay sonra 2 bin dolar ödendi. Bin dolarımı alamadım...
Koca Türkiye Cumhuriyeti maalesef, bir enternasyonal yarışmada vaat ettiği maddi ödülü ödeyemeyen ülke olarak tarihe geçti...
***
Belediyelerin, sivil toplum örgütlerinin, televizyonların düzenlediği bir çok yarışmada ne yazı ki para ödüllerinin bir kısmı ödenmiyor. Arada mutlaka üç kağıtçı organizatörler de çıkıyordur ama anlı şanlı, burnundan kıl aldırmayan kuruluşların ödül paralarının üzerine yatması ya da aylar sonra ödeme yapması hoşgörülecek bir uygulama değil. Ödül mağdurlarının bir listesini yapsak, o kuruluşları ve sorumlularını alt alta yazsak yüz karası bir tabloyla karşılaşacağımız kesin.
"Neyimiz doğru gidiyor ki, bu mu kaldı düzeltilecek" zihniyetini de kabul etmiyorum. Herkes kucağındaki taşları dökmeli, mağdur durumda kalan tüm ödül sahipleri en azından sosyal medyada haberleşip, buluşmalı ve sözünde durmayan kuruluşları afişe edip kamu oyuna duyurmalı.
Hoş, bu zamanda yanlış yapan kimin yüzüne tükürsen "Yarabbi şükür" diyorsa da, ben uyarıp görevimi yapayım...
