Milletvekili olmuşsun yasalardan haberin yok. Oy toplamak, seçmenine şirin görünmek için salladıkça sallıyorsun. Dünyadan o kadar bihabersin ki, hırsızı koruyor, hak sahibine, esas mağdur durumda olana "zorba" diyorsun. Hayatında duymamışsın "Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu". Dünyanın uygar ülkeleri yıllar öncesinden farkına varmışlar, sistemi oturtmuşlar, oralarda yaşayanlar bilinçlenmiş, telife saygılı olmuşlar... Sense 20 lira verip aldığın bir CD'yi tepe tepe kullanıp, ondan rant elde etme peşinde olanları koruyorsun. Korudukların, umuma açık yerlerde yayın yapacak, başkalarının haklarına saygı duymayıp sadece kendi keselerini düşünecek, Radyo ve Televizyonuyla halka açık yayın yapacak, onu dinleyen, izleyen müşterilerine çay, gazoz, ayran, bira satıp bedellerini alacak; diğer yandan o eserlere, o filmlere, o üretimlere emek verenler, hayat verenler hava alacaklar...
***
Geçenlerde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz Bey Adana'da Cemalpaşa mahallesine gidip bir grup esnafla görüşmüş. Onların şikayetlerini dinleyip, basına açıklama yapmış. MÜYAP ve MÜYORBİR avukatlarının bir süre önce haksız müzik yayını yapan kuruluşları şikayet ettiğini ve izinsiz yayın yapanların para cezasına çarptırıldığını söylemiş. Seyfettin Bey almış sazı eline, açmış ağzını yummuş gözünü. Uygulamalar için "Zorbalıktır, günahtır" demiş. Ve eklemiş: "Yaptığımız araştırmaya göre bu zorbalık yurt genelinde uygulamaya konmuş. Bu bir soygun düzenidir. Faiz ekonomisinin özendirildiği süreçte kolay yoldan küçük esnaf üzerinden trilyonlarca liralık rant hesabı yapanlar bu gücü kimlerden alıyor merak ediyoruz. Arkasında bir Bakanlık mı var, hangi siyasi güçler var ortaya çıkacak. Bunun hesabını mutlaka soracağız. Esnafı sahipsiz sanan zihniyet duvara toslayacaktır. Konuyu en kısa zamanda Meclis gündemine taşıyacağız."
***
Vay be, milletvekilim salladıkça coşmuş, coştukça sallamış... Pek sayın Milletvekilim'e göre zorbalık yapanlar, 2000'e yakın müzik yorumcusu, şarkıcı; 6000'e yakın besteci, söz yazarı, aranjörden oluşan eser sahipleri ve yüzlerce bağlantılı hak sahibi müzik yapımcıları.
***
Bak Seyfettin Bey kardeşim. Uygar ülkeler telif hakkı sahiplerinin haklarını yüz yıl önce kullanıcıdan alıp hak sahiplerine ödemeye başladılar. Bu ülkede telif hakkı alması gerekenler hep sömürüldü. 1951 yılında telif hakları yasası çıkarıldı. 1978'de Mesam'ın kuruluşuyla, 1990'lı yıllarda Avrupa Birliği'nin bastırmasıyla, 2000'li yıllardan itibaren de diğer meslek birliklerinin ciddi yaptırımlarla devreye girmesiyle telif hakları toplanmaya başladı. Sömürü düzenine son verildi. Bu yasanın doğru uygulanabilmesi için destek verenler arasında bugünkü iktidardan önce bu ülkeyi yönetenlerden biri olan senin partinin başkanı da vardı. Bir dönem Kültür Bakanlığı yapan senin partinin milletvekilleri de vardı. Ama senin bunlardan haberin bile yok...
***
Tevfik Fikret'in şu sözlerini hatırlatırım: "Hak her şeyin üstündedir, sert rüzgarlar onu deviremez. Zulmün topu var, güllesi var, kalesi varsa, hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır."
Bu ülkede yıllarca hakkı gaspedilen eser sahiplerinin, yorumcuların, yapımcıların hakkı bir süredir yasalarla korunuyor ve borçludan tahsil edilip hak sahibine veriliyor. Daha olması gerekenin dörtte biri toplanabiliyor. Ama hiç olmazsa sömürü düzeni bitti.
Şimdi kalkmışsın, ya bilmediğinden ya da seçmenine şirin görünmek uğruna, telif hakkını haklı olarak alana "Zorba" diyorsun... Konuyu Meclis gündemine taşıyacağını söylüyorsun. Aman acele et, lütfen gündeme taşıt. Belki hala telif haklarından bihaber olanlar vardır da, öğrenmek fırsatı bulurlar.
Merak ettim: "Duvara toslayacak" dediğin zihniyet kiminki acaba?
