"İnsanlar neden evlenirler" sorusunun cevaplarına değinmeden önce Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı'nın sonuçlarına da bakmamız gerekir. 2012 yılının birinci döneminde 107.942 çift evlenmiş.
(Ocak-Şubat ve Mart ayları) Evlenme sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7.9 artarak 107.942'ye yükselmiştir. 2012 yılının yine aynı döneminde 33.474 çift boşanmıştır.
Geçen yılın yine aynı dönemine göre boşanma oranı yüzde 5. 8 artmıştır.
Boşanmaların yüzde 40.3'ü ilk beş yıl içinde olmaktadır.
MUTLU OLMA UMUDU
Görüldüğü üzere evlilik oranları yüksek olmakla beraber boşanma oranları da evlilik oranlarına paralel olarak giderek artmaktadır. İnsanın aklına şu soru da gelmiyor değil; boşanma oranlarına bakıldığında oranlar giderek yükselmekte peki o zaman insanlar neden ısrarla evleniyorlar?
Cevap açık; mutlu olmak için. İnsanlar mutlu olabilme umudu taşıdıkları için evleniyorlar. Resmin bütününde asıl hedef mutluluk elbette ancak resmin detaylarına baktığımızda ise evlenme nedenlerinin de farklılaştığını görmekteyiz.
Kimi insan çoluk çocuk sahibi olmak, bir yuva kurmak için yani bir aile ortamında yaşamak için evlenirken kimi insan yalnızlığından dolayı veya cinsel ihtiyaçları için evlenebiliyor.
Kimi insan ise maddi ihtiyaçlar yani geleceğini güvence altına almak için evlenebiliyor. Bazı kişiler de annesinin, babasının, ağabeyinin ve çevresinin baskısından kurtulmak için evlenmektedir.
Nedenleri ne olursa olsun resmin bütününde amaç mutlu olmaktır.!
YA YANLIŞ YAPTIYSAM
Çiftler evlendikten sonra zaman zaman birbirlerine karşı olumsuz duygulara sahip olabilirler. Hatta nişanlıyken ya da daha sözlüyken "Acaba yaptığım seçim doğru mu?" sorusu aklınıza gelebilir. Peki ilişki içinde her şey yolunda giderken bir anda kadın veya erkek bu soruyu sorabilir mi?
Elbette sorabilir ancak sıklıkla bu soru partnerinize, eşinize karşı olumsuz bir duygu hissettikten sonra insanın aklına gelebiliyor.
Özellikle partnerinize kızdığınız, hayal kırıklığına uğradığınız zamanlarda bu düşüncelerin ortaya çıkması çok doğaldır.
(içimizde bir çocuk ve ebeveyn var o sırada eşe kızan kim? ) İnsanların birbirleriyle olan ilişkileri ve birbirlerine olan duyguları beton bir duvar gibi değişmez değildir. Duygular değişir; seversiniz, kızarsınız, pişman olursunuz, hayal kırıklığına uğrarsınız, üzülürsünüz...
Şunu bilmekte kesinlikle yarar var.
Evliliğiniz süresince bir çok defa eşinize kızıp öfkelenip eşinizle evlendiğiniz için pişman olacaksınız ve yine pek çok defa iyi ki eşimle evlenmişim diye onunla evlendiğinize şükredeceksiniz.
BİRAZ GEÇ Mİ KALDIM?
Evliliğin ideal yaşı kişiden kişiye değişir.
Bu nedenle hiçbir zaman ideal yaş vermek mümkün değildir ve bu yaşta evlenilir denilemez.
Bu durum kişiden kişiye ve kişinin yaşamdan beklentilerine göre değişir. Kişinin kendisini evlenmeye hazır hissettiği yaş en uygun yaştır. Çevrenizdeki insanlar sizin evlenmenizi istediği için aman onların dediği olsun diyerek de evlenilmez.
Evlilik yetişkin sorumluluğu gerektirir.
Madden ve manen ailenizden bağımsız olmanız, sağlıklı bir evliliğin olmazsa olmazıdır. Yetişkin olabilmeyi becerememiş insanların evliliklerinde sıkıntılar, yetişkin olmayı becerebilmiş insanların evliliklerine göre daha fazladır.
Bir de elbette yaş faktörü şu açıdan etkileyebilmekte, genç yaşlarda insanlar çok daha toleranslı olabilmekteler birbirlerine karşı.
Ancak yaş ilerledikçe insanların eleştirel tarafları da artar. Yani gençken insanlar biraz daha gözleri kara olabilmekteler.
Ama senelerin getirdiği deneyimler arttıkça karşımızdaki kişilerde kusur bulma oranlarımız da artabiliyor. Sonuçta belli bir yaşı aşmış kişilerde adeta bir evlenme fobisi ortaya çıkabiliyor.
Yani değneğin iki ucu da temiz değil ise en doğrusu ortadan tutmaktır.