Epey renkli 3 İstanbul gününden sonra size Çeşme'den yazıyorum. Şu an çok sevdiğim arkadaşım Sadık Kızılağaç'ın huzurevinde, yine eski ve çok sevdiğim dostum Hakan Elyaban'a İstanbul'da yaptıklarımı anlatırken, size de aynen iletmek geldi içimden... Çarşamba günü Selma'mın (Türkeş) daveti ile Astoria'da aldım soluğu. Selma'm "Bir kahve içiyoruz ve sen hemen yukarı, Vedat Aşçı'nın yanına çıkıyorsun" deyince kendimi Vedat Aşçı'nın Astoria'daki dev ofisinde buldum. Beni asansörün önünde karşıladı. Tüm kibarlığı ile ve ofisin öbür tarafına götürdü ki karşımda Karolina Kurkova'yı buldum. Dünya tatlısı süper model, güzel gülüşüyle önümde duruyordu. Bu bana yapılabilecek en büyük sürprizdi. BOYUNU GÖRÜNCE...
Ne soracağımı şaşırdım. Hele ayağa kalktığımda kendi boyumu görünce oturmayı teklif ettim! Bir de aldığı ücreti göz önüne alırsak benimle geçirdiği dakikaları hesap edince iyi bir tutarın bana harcandığı gururu geldi aklıma. Selma'ya indiğimde tekrar ne kadar değerleri tartışılmaz dostlarım olduğunu düşündüm. Her zaman dediğim gibi, "Ev değil dost satın al" lafı geldi aklıma. Akşam şıklaşıp (Çırağan) Kempinski'nin yolunu tuttuk. Muhteşem bir karşılama töreni vardı. 250'yi aşkın kemancı sarayın ön avlusundaydı. Balo salonuna kadar size eşlik ediyordu. Kokteyl alanındaki şıklık tartışılmazdı. Beni özürlerimle tek rahatsız eden şey, bazı arkadaşlarımızın sadece basında çıkarabilsin diye bazı hanımların, kısa eteklerini çekmek için çabalar verip ortalığı rahatsız etmeleri...
BİR İLKE İMZA ATTI
Yemekte tam yanımda oturan Kezban Hatemi'den temmuz ayına minik bir söyleşi için söz aldım. Önümüzdeki günlerde size ileteceğim Celal Çapa ve Ahmet San söyleşilerinin temelini attık, "Nahide'nin ilk gecesine uğradık. Kıyamet gibiydi. Nur Yerlitaş, Can Tanrıyar, Nükhet Duru, Ali Ağaolu, Rose Kar, Fatih Ürek daha kimleri sayayım. Gece hayatında eline pek kimsenin su dökemediği İzzet Çapa yine bir ilke imza atmıştı. Sahnede imparator İbrahim Tatlıses her yerde, her şartta tek olduğunu bir kez daha kanıtladı o gece. Ahsen Gönülce'nin süper şovuyla devam eden gece sabaha kadar sürmüştü.
HARİKA BİR MANZARA
Sabah erkenden kalkıldı. Uzun zamandır hasret kaldığım Selma'mla bol bol hasret giderdik. Houg Kong, Londra'dan yeğenlerimiz arandı. Vee gecenin özetiyle tabii birkaç saat evvel ayrıldığımız vazgeçilmezim Ahu'm. Acele bir Nişantaşı. E, evimize bir uğrayalım dedik. Celal'e (Çapa) geçtim. Muhteşem İstanbul manzaralı, harika evinde çaylarımızı içerken söyleşimizi yapıyorduk ki, Ahmet San geldi, bir gece evvel konuştuğumuz üzere.. Son sorularını birbirlerine sordurdum. Okuyunca çok beğeneceğiniz bir söyleşi çıktı.
YÜKSEL'LE ÖZEL BİR GÜN
Son İstanbul günümde öğle TV programından çıkıp bizi (Selma'nın dairesinde ikimizi) ziyarete gelen arkadaşlarımız vardı. Önce geçen hafta yazdığım söyleşiyi almak için ve çene çalmak üzere Ayşe Ersayın geldi. Tam kahvelerimizi içiyorduk ki incecik güzeller güzeli bir hanım kapıyı çaldı. Komşu Seda Sayan'dan başkası değildi. Reytingi tepelere vuran Seda her zamanki gibi alçak gönüllü, hoş mu hoş sohbetiyle akşam çıkacağı Kıbrıs yolculuğu için evine geçti. Ben de fırladım. Temmuz'da Arena'da vereceği konser için İstanbul'a gelen kadim dostum Yüksel'le (Uzel) buluşmak üzere Mos Kuaför'e geçtim. Yüksel'im ile Afrika yolculuğumdan beri görüşememiştik. Çok özlemişim. Hafta sonu dönmesi gerekiyor. Ancak bir yemeklik vaktimiz kalıyor. İstanbul'da bu hafta Hıncal (Uluç) abinin ATV'deki "Yaşamdan Dakikalar" programına katılmak için İstanbul'a dönmem gerekiyor. O arada Yüksel'imi görebileceğim. Dünya kupası başlayacağı için G.Afrika'ya dönmesi gerekiyor arkadaşımın.
