• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Şarkı söylemek sadece ‘güzel sesle’ olsa! BÜLENT GÜRLÜK

Şarkı söylemek sadece ‘güzel sesle’ olsa!

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01.12.2015, 00:00
Eleştirilmekten nefret eden, gaza gelmeye ise bayılan bir milletiz. Oysa davranışlarımız, kararlarımız, yeteneklerimiz ya da üretimlerimizle ilgili 'doğru yönler' saptamanın ve kendimizi daha güzel ifade etmenin ipuçlarını ancak 'nesnel eleştirilerde' bulabiliriz. Ama bizim düsturumuzda 'yüzümüze doğruların söylenmesi' ukalalık, çok bilmişlik, kıskançlık, hasetlik, çekememezlik olarak görülür. Sahte gülücüklerle her yaptığımızı onaylayan, pohpohlayan ve gerçek düşüncelerini ancak arkamızı döndüğümüzde başkalarıyla paylaşanlar ise (öyle yaptıklarını bildiğimiz halde) pek makbul karşılanır. 

****

Sonuçta mantıklı uyarıların, yapıcı fikirlerin, hakkımızdaki gerçek düşüncelerin uzağında yaşar gideriz. Ta ki kendimize çok güvendiğimiz bir konuda duvara toslayana dek. İşte yeniden başlayan 'O Ses Türkiye' yarışmasında en çok gözüme çarpan insan manzaraları bu tiplerden oluşuyor. Eğitimli, müziği iş edinen, sahne tecrübesi olan katılımcıları bir yana bırakıyorum. Gelecekten beklentileri yüksek, adını bu programda duyurmanın avantajıyla hayata atılmayı hedefleyen, hatta burada kendini sınadıktan sonra yeteneği konusunda bir yol belirlemeyi düşünen gençlerden bahsediyorum... 

****

İçlerinde gerçekten etkileyici, kulakta hoş tınılar bırakan sesler çıkıyor. Ama belli ki çoğu, şarkı söylemek güzel bir ses rengine sahip olmaktan ibaretmiş gibi, yeteneklerini sivriltecek isabetli tercihler yapmadan, seçtikleri şarkıyla doğru etkiyi nasıl uyandıracaklarını düşünmeden, hatta parçayı sadece ezberlemekle yetinen ve yanlışlarını düzeltecek en küçük bir nasihat edinmeden atmışlar kendilerini sahneye. Tabii şansları fazlasıyla yaver gitmedikçe, jürideki dört koltuktan dönen olmuyor. İşin garibi, Gökhan, Murat Boz, Hadise ve Ebru Gündeş de onları uğurlarken sadece 'iyi bir gırtlağa sahipsin ama şarkıyı hissettiremedin' gibisinden can yakmayacak sözlerle geçiştiriyor. 

****

Halbuki jürinin bazı sesleri beğense de dönmeyişinin sebebi, o gençlerin şarkı seçimine ve onu ifade etme biçimine hiç çalışmamış, yalnızca yüzlerine 'ne güzel sesin var, katılsan kesin birincisin' diyenlerin iltifat rüzgarıyla yarışmaya gelmiş olmasından kaynaklanıyor. Kimileri dil bilmeden ve şarkının neler anlattığını öğrenmeye zahmet etmeden İspanyolca, İngilizce nameler döktürüyor; kimisi Hadise sorduğunda, o parçayı ilk kez seslendirdiğini söylemekten çekinmiyor; kimisi çevresindeki 'gazcıların' teşvikiyle katıldığını itiraf ediyor; kimisi güya daha etkileyici bulduğu için tarzı olmayan şarkılar seçiyor! 

****

Anlamını bilmeden şarkı söyleyen ya da hiç çalışmadan sahnede boy gösteren bir acemi şarkıcının müziğiyle insanları etkilemesi nasıl beklenebilir ki! O programa katılan gençler, doğru tespitlerde bulunacak birine kendilerini bir kez dinletse, eleştirinin yol göstericiliğinden bir nebze faydalanmış olsa ya... İşte toplumsal zaafımız olan bu cesaret ve aşırı özgüven cahillikten, kendimizi bilmemekten... Bu sırf 'O Ses Türkiye' yarışmasıyla sınırlı bir absürtlük değil elbette. Hatta oradaki hayal kırıklıkları belki de tablonun en basit, en masum boyutu. Ne yazık ki 'kendimizi ve ne yaptığımızı bilmeme hastalığı' hayatımızın geneline yayılmış durumda.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA