• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Kırık Hayatlar FİLİZ ÖZKOL

Kırık Hayatlar

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01.03.2021, 00:00

Kırık Hayatlar, Halid Ziya Uşaklıgil'in Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde kaleme aldığı son romanıdır. Kırık Hayatlar'da, yazarın aile kurumunun kutsallığı, yalnızlığın yıpratan acısı karşısındaki alternatif duruşu, evlenme yöntemleri, gelenekler, eş seçiminde aile baskısı, komşuluk ilişkileri vb. konulardaki dikkatlerini görmek mümkündür. İç içe geçmiş çeşitli yaşam hikayelerinin günümüze yansımasında hala değişen bir şey yok. İlişkiler yüzyıllar geçse de hep aynı kalmaya mahkum. İnsan oğlunun yasaklara olan arzusunu yok saymak mümkün değil. Doğası gereği her şeyi yaşamak isteyen duygusal ve biyolojik açlıklarının önüne geçmediği durumlarda yaşam biçiminin seyrini değiştirecek senaryoların içinde kilitlenip kalıveriyorlar.
Adliye salonlarında, TV'de ve çevremizdeki tüm dramaların altında içsel kavgalarımızn yansımaları var. Yakın ilişkilerimizin şekil değiştirmesi ve sapmaların altında ne var diye düşünmekten yorulsak da, bir türlü sonuç alamayacağız. Ekranlarda izlediğimiz kadın programlarının ana teması 'ilişkiler' olunca 'ne oluyor bize' sorusuna çok da rağbet etmek istemiyorum. Toplumun hemen hemen her kesiminde rastladığımız sıradan bir konu gibi görülse de, dibinde yatan acı gerçekleri de görmezlikten gelemeyiz.

NEDEN MUTLU DEĞİLİZ?
Önce kendimize şu soruyu sormalıyız:
Neden mutsuzuz? Kendimize acı vermek için uğraşıyoruz.
Elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmiyoruz. Şunu unutmayalım ki; gerçekler ile beklentilerimiz arasında uçurumlar olmamalı. Aksi halde bu durum bizlere yetersizlik duygusu aşılar. Olumsuz bir bakış açısına sahip olmak da mutluluk peşinde koşan insanların en son isteyeceği şeydir. Herkes ağlar, ilişkiler yaşar, ayrılır, sevdiklerini kaybeder, yalnız kalır, güler, zaman zaman keyifsiz olur, üzülür ama bazen de sevinç çığlıkları atmak ister. Var olan tüm bu duygular ve durumlar insanlara aittir ve olağandır. Öncelikle bunu kabul etmeli ve olumsuz duyguları da benimseyerek onların üstesinden gelmeli. Doğumdan ölüme dek birçok deneyimden geçiyoruz.
Her deneyim bir keşfediştir. Rutin yaşamak insanı yorar. Hayatta yapacak bir şeyiniz kalmadığı zaman kendimizi mutsuz edecek olaylara saplanıp dururuz. Dünyanın dört bir yanında yapılan bilimsel araştırmalar; mutluluğun formülünü bulmaya çalışıyor. Son yıllarda mutluluk, yaşama sevinci ve pozitif olma konularına sıkça eğilen bilim insanları, ortaya hayatı güzelleştirecek öneriler çıkarmaya devam ediyor... Sonuç yine gelip kişinin kendisine takılıyor.
Hayata biraz da cesur bakacaksınız.
Korkulardan yola çıkmak daha baştan başarısız olmayı kabul etmektir.

SAHİPLENME DUYGUSU
Bilim insanları, kaşifler, mucitler, müzisyenler, yazarlar... Hepsi içlerindeki çocukça sevinçleri ve merakları öldürmeyen kişilerdir.
İnsanları en çok duygusal kayıplar yıpratıyor. Oysa hiçbir ilişki sonsuza dek aynı ölçüde sürmez. Aşklar da bitebilir. Geriye kalan dostluklar önemlidir. Üçüncü sayfa haberlerinin acı gerçeği altında terkedilmeyi kabullenememek vardır. En zoru da bu duygudur. Sahiplenme dediğimiz olayın altında "Ben" egosu yatar.
Öfke vardır, kaybetme korkusu vardır, incinme ve eksilme vardır.
Hayatımızın paramparça olmasını istemiyorsak, yaşamın bütünlüğünden kopmamaya çalışalım. Rahmetli Attila İlhan'ın bir şiiri geldi aklıma:
Ayrılık da sevdaya dahil. Giden biz değiliz. Biten, elimizden kayan yaşam. Hep söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. Hepimiz hala evrende bütün ve birlikte olmaya devam edeceğiz. Mutlu haftalar.
Bir gidişi asla tek kişi hazırlamaz.
Biri iter, diğeri gider. (anonim)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA