• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
O selfi çubuğunu alın... HAKAN URGANCI

O selfi çubuğunu alın...

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.08.2015, 00:00
Röntgen toplumu olduk çıktık. Sosyal medyada sergilemediğimiz hiçbir yönümüz kalmadı. İşin ilginç yanı, herkes yapınca bazı şeylerin hızla normalleşivermesi.
Kız plajda sevgilisi ile öpüşüyor. Bir kolu, adamı 'restorandaki ipte kurutulmaya bırakılmış Yunan ahtapotu gibi 'kavramış, öteki kolunu da ileri uzatmış. Bir gözü (öpüşen normal insanlar gibi) kapalı, diğeri (nişan alır gibi) açık. Çünkü eylemini bir yandan da kaydediyor. Evet, yanlış okumadınız. Kızın bir elinde yeni moda selfi çubuklarından biri var. Bu sahneyi bizzat gördüm.
İlk çıktığında elle çekilen ve 'hazırlıksızlığın tadını' veren, bir grup insanı komik bir şekilde kareye sıkıştıran selfi, bütün güzelliğini doğallığından ve samimiyetinden alıyordu. Aslında normal fotoğraftan ayrıldığı nokta tam da buydu. Ama şimdi selfi çubuğu diye bir meret çıktı ve yine mertlik bozuldu. İnsanlar her yere 'çubukları' ile gidiyor. Delice bir iştahla, her eylemlerini belgeliyor ve anında paylaşıyorlar. Göstermek, yaşamaktan daha öne çıktı. Sanal yaşıyoruz. Ne kadar popüler olduğumuzu, ne kadar eğlendiğimizi gösteremezsek sanki yaşanmamış gibi olacak. Sanki bir anda buharlaşıp gidiverecek. Oysa fotoğraf çektiğimiz ve paylaştığımız her an, 'anı yaşamak bir yana', gelecekte yaşıyoruz. Anı erteliyoruz. Ancak bu fotoğrafa 'like' gelince yaşadığımızı anlayacak ve o zaman mutlu olabileceğiz. Gösteremezsek, bir anda eriyip uzaya karışacağız sanki...
Evet, tekrar o ana dönelim. Sizce o kız o adamı öperken öpücüğün tadını gerçekten aldı mı, yoksa like'ın tadı öpücükten daha mı tatlı?
Ya hadi gidin yaa, alın şimdi o selfi çubuğunu...
Çekin nereden istiyorsanız.

Toma ve şampanya

Bodrum Gümüşlük'ün en popüler balık restoranlarından birindeyiz. (Hani hesap geldiğinde büyük bir 'aydınlanma' yaşadıklarından...)
Yanımızdaki müşteri grubu, orta yaşlı ve sevimli bir grup. Hayli de enerjikler. Biri birini denize atınca, gece yarısı, sırayla her biri, bağıra çağıra denize girdi. Buraya kadar sorun yoktu. (Hatta biz de özenip paçaları sıvadık, dizimize kadar suya 'bandırdık'.) Ancak bu noktadan sonra, grubun 'ağası' olduğunu sandığım olgun adam, garsondan istettiği şampanyayı çalkalattı. Sonra kollarını iki yana açtı ve o şampanyayı göğsüne püskürttüler. (Hayır, insanları yargılamayı bırakmaya çalışıyorum ama bu hayli eski bir alışkanlık. Sigarayı bıraktıysam da bu 'eski dost'(!) hala direniyor...) Bu manzara, bana Gezi eylemlerinin meşhur 'Toma'ya direnen' kırmızılı kadınını anımsattı. Bir yanda Toma'ya direnen kadın, bir yanda şampanyaya direnen (!) bu adam, bir yanda daha geçen hafta iki yüz iken bu hafta birden dört yüz liraya çıkan hesaba direnen ben! Memleket işte böyle farklı renkleri barındırıyor. Bir yanda can pazarı, bir yanda insan pazarı!

Bir reklam


Dünyanın önemli spor otomobil markalarından birine ait olduğu iddia edilen bir reklam afişi dolaşıyor internette...
Muhteşem güzellikte iç çamaşırlı bir kadın görseli kullanılmış.
Sadece kısa bir yazı var. Şöyle diyor:
'İlk siz olmadığınızı biliyorsunuz. Fakat gerçekten önemser misiniz?'
Bu sloganın altında da otomobilin markası ve amblemi yer alıyor.
Reklam, görselde yer alan kadınla ilk ilişkiyi yaşayanın siz olmadığınızı ima ediyor. Ancak görseldeki 'ürüne' (kadına) öyle güveniyor ki, bunu umursamayacağınızı iddia ediyor.
Hemen tahlil edelim;
Bu meşhur otomobilin ikinci el satışları için hazırlanmış bir görsel bu. Nereden bakarsanız bakın dahice! Mesaj çok etkili. Erkekler için hız ve cinselliği aynı ürün içinde kullanıyor (Bu alışılageldik bir şey).
Ancak feci halde cinsiyetçi! Bir kadını tamamen bir ürüne indirgiyor ve kadın cinselliğini 'bu kadar açıkça' erkek tekeline veriyor. 'İlk olmayı' bir ödül haline getiriyor. Ardından kendi ürünü için bu tekeli kırıyor.
Ne kadar cinsiyetçi olursa olsun, bir yandan da spor otomobil pazarının hedef kitlesine (genç, bekar, zengin, erkek, maço) uygun bir mesaj taşıyor.
Reklamlarda bile kadın cinselliği hala erkek tekelindeyse, şu 'emzirme özgürlüğü ve memeler' konulu meseleyi boşuna tartışıp Ömür Gedik'i yıpratmayalım lütfen! İmamla cemaat arasındaki ilişkiyi hatırlatmayayım size...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA