Usta gazeteci Savaş Ay bir dönem televizyonun yıldızıydı, dahası habercilik yönüne şovmen ruhunu da katarak, en çok izlenen bir program yapmıştı ekranda; "A Takımı"nı...
Sabahın ilk ışıklarına kadar, durmadan, dinlenmeden, müthiş bir tempoyla devam eden program, kısa sürede kendi kimliğini yaratmış kendisinden sonra gelen benzerlerine "ustalık" yapmıştı.
Gazetemde uzun yıllar televizyon eleştirmenliği yaptığım köşemin de, hemen her hafta yazı konusu olmuştu A Takımı...
Gergin ya da neşeli, bilgilendirici ya da şaşırtıcı yönüyle, her programı olaydı. Önceleri haber programı kimlikliydi, sonra da adına özgü bir tartışma programı...
Ama hep gündem yarattı.
***
Kendi coşkulu kimliğine yakışır bir program yaratmıştı Savaş Ay... Bununla da kalmadı gazeteciliğiyle özdeşleştiği Sabah Gazetesi'nde daha düne kadar köşe yazdı.
Ruhu gazeteciydi, olayların içindeydi hep; haberi kokluyor, iz sürüyor, gerçekleri ortaya çıkarıyordu.
Bunda kuşkusuz, en çok sevdiği insan, ünlü sanatçı annesi Şükran Ay'ın da payı vardı.
Çünkü çocukluğu, kulislerde, turnelerde geçmişti Savaş Ay'ın...
Bu yüzden insana yakındı, empati yapıyor, sohbetiyle yakınlaşıyor, sözcüklerle resmediyordu.
Hep halkın arasında oldu. Olaya dolambaçlı yoldan değil doğrudan, bodoslama daldı.
Mesleğinin patronu olmak yerine muhabirliği tercih etti.
Gazeteciliğin o sevdalı, heyecanlı ruhunu, hiç bırakmadı.
***
Bu, onu ekrandan tanıyışımdı, hiç yakınlaşmamıştık iki yıl öncesine kadar... Bir olayı takip etmek için İzmir'e gelmişti Savaş Ay, Yeni Asır'a da uğradı.
Haber Merkezi'nde gördüm onu, artık iyice kısılan sesiyle, muhabir arkadaşlara derdini anlatmaya çalışıyor, iz üzerinde olduğunu çevresindeki herkese hissettiriyordu.
Yanaştım yanına "Hoşgeldin kaptan" dedim, "nasılsın"... Şöyle bir baktı bana, "İyiyim can dostum, merak etme. Hürol bey değil mi, hani şu köşesinde bizi İzmir'den yazan yazar."
Önce beni tanımasına şaşırdım ama hiç bozuntuya vermeden "Tam üstüne bastın" dedim.
Gülüştük; hastalığını sordum ona, "İyiyim çok şükür, merak etmeyin, bunun da üstesinden gelirim ben" dedi.
***
Uzun süredir gırtlak kanseriydi usta kaptan... Cesurdu, azimliydi. Nitekim hastalığını bir hayli hırpaladı, umut verdi.
Bunu da her fırsatta dile getirdi. Ama 6 aydır hiç görünmüyordu ekranda, bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmiştim.
Nitekim, cumartesi günü, o şok haberi aldım. Kaptan, son nefesini vermişti.
Arkasında habercilik ruhu, dost sevgisi, "Sabah Gazetesi"ne vefasını bırakarak...
Çok şey öğretti bizlere ve iyi bir iz bıraktı.
Umarım, biz de onu unutulanlar kervanına terk etmeyiz.
Ruhun şad olsun, cesur haberci... Işıklar içinde uyu.
GÜNÜN SÖZÜ
Üzülmek, yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez, sadece bugünün gücünü tüketir.
A.J. Cronin
