İzmir'in, dahası Türkiye'nin gözüaydın; çünkü ülkemizin en önemli yatırımı olan "Dokuz Eylül teknopark", çok yakın zamanda hayata geçiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Yönetimi'nin 3 yıl önce gündeme getirdiği ve kısa bir süre içinde İzmir'e kazandırdığı Teknopark projesinin en etkili ayağı olan "Biyotıp ve Genom Enstitüsü" filiz verdi, vücut buldu ve 9 Eylül'de hizmete giriyor.
Bu şu demektir; Türkiye, İzmir'in öncülüğünde sağlıkta ve ilaç sanayiinde devrim yapacak.
Hem de öyle böyle değil, tüm dünyaya kendinden söz ettirerek...
***
Şöyle bir köşe yazılarımı araştırdım "Teknopark" projesiyle ilgili; dört kez konu yapmışım satırlarıma bu büyüleyici çalışmayı...
İlki Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün hayali üzerine... Kendi deyimiyle "Dokuz Eylül'ü dünyanın sayılı üniversitelerinden biri haline getirme" ülküsüyle yola çıkan Prof. Füzün Teknopark projesini kısa sürede hayata geçirmek için büyük çaba göstermiş... Prof. Füzün, "Teknopark, İzmir'e çağ atlatacak. İzmir, sağlığın dünyadaki merkezlerinden biri haline gelecek" demişti, çok değil iki yıl önce...
Türkiye'nin bürokratik engellerini düşündüğünüzde, iki yılda hayata geçen projeyi tek kelimeyle "olağanüstü" olarak algılamak gerekir.
Kuşkusuz bunda Prof. Füzün'ün kişisel çabaları ve ileri görüşlülüğünün büyük katkısı var.
***
Üniversitenin önemli isimlerinden Rektör Yardımcısı Prof. Halil Köse de, geçen yılki köşemde teknoparkın sağlık üssünü şöyle özetlemiş:
"İleri Biyomedikal AR-GE Merkezi yapıyoruz. Biyolojik ve Tıp alanında araştırma - geliştirme yapacak olan tesis 20 küsur bin metrekare alan içinde 22 mükemmel laboratuarın bulunduğu bir merkez olacak."
Yine Rektör Yardımcısı Prof. Murat Özgeren'in tanımıyla; "Düşünsenize, ilaç fabrikası kuracaksınız, sağlık altyapısı hazır, hem de tüm donanımıyla... Keza elektronik alanında da öyle.."
***
Yine bir yazımda konu ettiğim ve kendisini okuyucularıma tanıtmaktan onur duyduğum Prof. Dr. Mehmet Öztürk'ün Türkiye'deki en büyük hayali de gerçek olmak üzere...
"İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi"nin temelini atan Prof. Dr. Mehmet Öztürk, bu alanda dünyaca tanınmış bir isim...
9 Eylül'de hizmete açılacak olan merkezin, İzmir'in geleceğinde söz sahibi olacağını belirten Prof. Öztürk, çalışmalarının meyvesini vermesinden ötürü, büyük bir gurur yaşıyor. Bunu da satır başlarında şöyle özetliyor:
***
"Merkezimiz bir ilaç türünün geliştirilmesinde söz sahibi olacak; bu da gen teknolojisiyle üreteceğimiz biyoteknolojik ilaçlar... Altyapıyı hazırladık; 2023'ten önce Türkiye'nin ilk biyoteknolojik ilaçlarını üreteceğiz. Bu sağlık alanında bir devrimdir."
"Bizler bilimin akıncılarıyız... En ön safhada ne yapmak gerekiyorsa onu yapacağız.. Biyoteknolojik ilaçlar en son teknoloji.. Akıllı mermiler gibi... Tümörü buluyor ve yok ediyor."
"Hücre ve gen tedavileri bir başka çalışma sahamız olacak. Çünkü bazı hastalıkların ilaçla tedavisi mümkün değil... Doku mühendisliğini de çok önemsiyoruz. Bunu gerçekleştireceğiz."
"Türk ekonomisine kazandıracağımız milyarlarca dolardan söz ediyoruz. Bir nevi ABD'nin silikon vadisi olacak burası... Yaklaşık 500 kişi çalışacak, 150'si de doktora öğrencisi olacak."
"Bu projenin bu kadar kısa sürede hayata geçmesinin nedeni Rektörlüğün, Sayın Rektörümüz Prof. Füzün'ün arkamızda sağlam durması... Benim gibi hayatını bir şeye adamak isteyen çok insan var. Ama arkanızda bürokratik güç yoksa hayallerini gerçekleştirmek zordur..."
***
Özetle, bir 9 Eylül daha İzmir'in kurtuluşu olacak. 1922 yılında Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde düşmanı denize döken İzmir, ekonomik ve sağlık alanında da yeni bir kurtuluşa ev sahipliği yapacak.
Prof. Füzün'ün "İzmir'i sağlığın başkenti yapacağız" hayaliyle yola çıkıp dünyada söz sahibi olacak bir ilaç teknolojisi kurmak her babayiğidin harcı değil...
Onu ancak kararlı, ileri görüşlü, yaşadığı kente değer kazandıran beyinler yapar.
"İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi" sadece İzmir değil Türkiye için bir milattır. Herkesin, her İzmirli'nin sahip çıkması, kızkançlıkla izlemek yerine destek vermesi, güç vermesi gerek...
9 Eylül'de Devlet erkanı ile "Barış ve Bilim Nobeli" sahibi iki bilim adamının konuşmacı olarak katılacağı açılış günü, İzmir'e de yeni ufuklar açacak, beyin göçünü önleyecek, bir başlangıçtır.