Büyük Atatürk'in bağımsızlık ve özgürlük anlayışı, toplumları harekete geçiren, birleştiren, vatan yapan öğretiler arasındadır.
Şu üç sözüne dikkatinizi çekerim. İlki kendine:
- Milli egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.
Mustafa Kemal, bir milletin kaderini değiştirmeye karar verdiğinde, kendi hayatını hiç sayan bir mücadele vermiş ve cepheden cepheye koşarken gösterdiği kararlılık, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atmıştır.
Yani iş söylemle olmuyor, hayata geçirmek için o yola baş koymak gerekiyor.
Atatürk büyük Türk milletinin gücünü bu ülküyle harekete geçirdi, önder oldu...
Onun için hala milletinin kalbinde...
***
Atatürk'ün ikinci sözü ise milletine:
- Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Yüce Önder hayatı boyunca, tam bağımsız bir ülke hayal etti ve bunu, Anadolu insanıyla gerçekleştirdi. Bu gerçeği de her fırsatta dile getirdi. Sohbetlerinde, söyleşilerinde, sözlerinde...
Milletine duyduğu minnet, şu sözü yansıtmıyorsa, ne anlatabilir:
- Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım.
Bunu söylerken biliyordu ki, milleti, zorluklarla, kanla, emekle elde ettiği vatanını korumak için, Misak-ı Milli'ye sahip çıkmak için yine el ele verecek, büyük kurtuluşu başlatacaktı.
Milletine güveniyor ve Türkiye'nin bağımsızlığına halel gelmeyeceğine inanıyordu.
Bunu da, bazıları, ahmakça "şövenist" diye yargılasa da, şu veciz sözlerle dile getiriyordu:
"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Bu söz uyuyan bir toplumu ateşleyen güçtü oysa... Ne şövenlikle, ne de faşistlikle ilgisi yoktu.
****
Üçüncü söz ise, değerleri sahip çıkma adına:
- Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür.
Çok şükür, 92 yıldır özgürüz... Kendi cumhuriyetimiz, yaşam amacımız, kişisel özgürlüğümüz, onurumuz olan bayrağımız, gururumuz olan vatanımız, rehberimiz olan bir önderimiz var.
Atatürk'ün tam bağımsızlık doktrini, kuşaklar boyunca ruhumuza işlemiş... Düşünün, 92 yılda neler yaşandı, çoğu vatanın kalbini kanatan... Hepsinden alnımızın akıyla çıktık. Yine çıkarız.
Vatanımızı koruyan, bu uğurda hayatını veda eden şehitlerimize, Atamıza borcumuz var.
Hayatımız pahasına bu yurdu, bu vatanı korumak, dış güçlerin, hainlerin kurduğu tuzakları yerle bir etmek bizim namus borcumuz...
Önceki gün, Bursa'da asker uğurlamaya bir ordu gibi gelen ve Türk'ün gücünü haykıran binlerce insanın kalbinde de işte bu duygu var, nöbet tutan Mehmetçiğin de...
Bu nedenle, özgür yaşıyorsak, bu vatan uğruna kanlarını feda eden şehitlere can borcumuz var.
Vatan için mücadeleden yılmak yok, yıkılmak da...
Rehberimiz Atatürk, yüreğimiz özgürlük diyorsa, umutsuz olmaya hakkımız yok.
***
Yazımı, ömrünün son günlerini Hatay'ın kurtuluşu için adayan Büyük Önder'in bu uğurda verdiği mücadeleyi anlatan şu sözleriyle bitirmek istiyorum:
"Ben toprak büyütme delisi değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak, antlaşmaya dayanan hakkımızın isteyicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden milletime söz verdim, Hatay'ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem, onun huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam."
Hatay şimdi bir Türk yurduysa Atatürk'ün vatan sevgisi ve bağımsızlık idealinin bir sonucudur.
O halde bizim için Anadolu'nun her köşesi, özgürlüğümüz ve onurumuzdur.
Sözün özü, iç ve dış düşmanlara verilecek bir karış toprağımız yok.
GÜNÜN SÖZÜ
Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.
Atatürk