Ekranda yerli dizi saltanatı

Televizyon kanalları, her yayın döneminde Yeşilçam'ın dizi sokağı gibi... Birbirine çok benzeyen senaryoların, farklı isimler altında pazarlandığı dizicikler, her gece izleyiciyi ekran başına hapsediyor.
Kimseye sözüm yok, senarist, oyuncu ve yönetmenlere de... Hepsi de görevlerini yapıyor, çünkü televizyon patronları, onlardan dram, kriz ve gözyaşı yüklü yapımlar istiyor.
Zira Türk halkı farklı karakterlere, bilgi yüklü senaryolara, kendisiyle yüzleştiren yapımlara tahammül edemiyor, varsa yoksa dram ve gözyaşı...

Şimdi diyeceksiniz ki, "Bizim fıtratımız bu... Yeşilçam filmleriyle büyüdü bu kuşak, o yüzden çocukluğundaki acıyı arıyor.." Olabilir ama dünya yerinde durmuyor ki, giderek gelişiyor.
İnternet yoluyla dünya artık ayaklar altında...
ABD'den, İzmir'in bir mahallesine fotoğraf gönderiyor, hatta konuşabiliyorsun... Orada ne yaşanıyor naklen bilgisayarında, telefonunda...
O yüzden insanlar dizi izliyor belki ama alışkanlıktan...
Yoksa, her izleyici, onlarca senaristi cebinden çıkarır...
"Şu sahneye bak uzattıkça uzatıyorlar, bizi salak sanıyorlar", "Yahu hangi aklıevvel, bu sahneyi böyle bitirir.
Bunu yazanlar insan değil mi yoksa, biraz insaf yahu" ve benzeri birçok eleştiri geliyor izleyiciden yapımcıya, senariste...
İnsanlar artık yemiyor, o gereksiz uzatmaları, göz göze bakışmaları...
Diyor ki, "Bu kadar para alıyorsun, bir iki kıvırtmak, göz süzmek için mi, ben alasını yaparım" diyen binlerce genç kız var ekran karşısında...

İşte bu yüzden daha yaratıcı olmalı senaryolar, oyuncular...
Komedi dizilerinde, eski Yeşilçam köşklerine atıfta bulunan yapımlar artık fenalık getirdi insana...
Bilesiniz ki, ekran başında sizi alık alık izleyen değil, alayına eleştiren bir izleyici kitlesi var...
Dünya artık eski dünya değil, diziler de öyle olmalı, kendini geliştirmeli...
Yoksa birbirine tekrar etmek başarı değil, kendini aldatmaktır.
Bu ülke insanı artık istediği dayatılan bir "uydu" değil, "bilinçli televizyon izleyicisi" olarak kabul görmek istiyor.

BU UYARI ÖNEMLİ

Öğrencilerin ders başı yapmasıyla birlikte Yeşilay, velileri ve öğretmenleri, çocuk ve gençleri bağımlılıklara karşı bilinçlendirmeleri konusunda uyardı. Ailelerin özellikle eğitimin başladığı, çocuklarının yeni arkadaşlıklar ve sosyal çevre edindiği şu günlerde daha dikkatli olmaları gerektiğine dikkat çeken Yeşilay Başkanı Prof. Dr.
Mücahit Öztürk, anne babalara çocuklarını çok iyi gözlemlemelerini, onlarla iyi bir diyalog kurarak arkadaşlarını, gidip geldiği yerleri, sosyalleştiği kafeterya ya da merkezleri takip etmelerini önerdi.
Bu uyarıyı önemli buluyorum, çünkü sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Prof. Öztürk aynı zamanda şu konuya da dikkat çekiyor:
"Arkadaşlar arasında merak, özenti ve kendini ispat etme davranışlarına yönelme olasılığı çok fazla.
Ailelerin, bu konuda çocuklarına doğru bilgileri vermesi, aile içi iletişimin her zaman güçlü olması ve gençlere yaşam becerileri kazandırmaya özen göstermeleri çok önemli. Aynı şekilde öğretmenlerimizin de özellikle sigara içme konusunda öğrencilere rol model olmaları gerekiyor." Her anne baba, bu tür süreçlerden geçti gençliğinde...
Unuttuysak, hatırlamanın ve çocuklarımıza doğru yolu göstermenin tam zamanı...