ŞİDDET VE ŞİKE HEDEFE GÖTÜRDÜ

2000-2001 sezonunda Süper Lig mücadelesi veren İzmir ekibi kader maçında şiddete yenildi

Son hafta Diyarbakır'ın Elazığ'a deplasmanda attığı gol, adeta Türkiye'ye şike dersi veriyordu
İstanbul BŞB-Diyarbakır maçı da buram buram şike kokuyordu, ancak hiç kimsenin sesi çıkmadı


ŞİKE İZMİR'İ NASIL VURDU? / MURAT ARABACI - ŞERAFETTİN ÇIRACI
Şike ve teşvik olayları yüzünden, 1999-2000 sezonunda küme düşme acısı yaşayan Altay camiası, 2000-2001 sezonunu da hiç unutmuyor. O sezon Diyarbakırspor ile Süper Lig'e çıkma mücadelesi veren siyah-beyazlıların başına o maçta gelmeyen kalmadı. Elazığ'da oynanan Elazığspor-Diyarbakır maçında ise "Şike gözlemci raporuyla" tescillendi. Ancak Futbol Federasyonu Hukuk Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu'ndan tam tersi bir açıklama geldi. İşte o sezon yaşananlar...

GAZETECİLERE ENGEL

Diyarbakır-Altay arasında 33. hafta maçı oynanıyordu. İki takımda Süper Lig iddiasındaydı. Kazanan takım direkt olarak Süper Lig'e çıkmayı neredeyse garantileyecekti. Merhum Gaffar Okkan'ın Emniyet Müdürü olduğu o dönemde otoriteler Diyarbakırspor'un devlet desteğiyle Süper Lig'e çıkarılacağını iddia ediyordu. Maçtan önce Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı'nın talimatıyla İzmir ve İstanbul'dan gelen medya mensuplarının fotoğraf makinelerinin toplandığı, gazetecilerin de stat içindeki odaya hapsedildiği, gazete manşetlerine yansıdı.

YAYIN YOK GAZ VAR

TRT'nin canlı yayınlayacağını açıkladığı karşılaşma son anda yayından kaldırıldı. Bunlar yaşanacakların belgelenmemesi adına yapılıyordu. Gazetecilere fotoğraf makineleri maçın başlamasına 20 dakika kala teslim edildi. Bu arada Altaylı futbolcu ve yöneticiler tartaklandı. Stat jenaratörünün egzostu Altay'ın soyunma odasına verilmişti. Futbolcular zehirlenme tehlikesi bile yaşadı. Böyle bir ortamda oynanan maçı Altay 3-1 kaybetti.
BU KADAR DA OLMAZ
Ligin son haftasında Diyarbakırspor Elazığspor'un konuğu olmuştu. Diyarbakırspor maçı 1-0 kazandı Süper Lig'e adını yazdırdı. Ancak atılan golün haricinde hiç bir futbolcu rakip alana gitmedi. Maç orta sahada oynandı. Golü atan Diyarbakırlı futbolcu yaklaşık 70 metre topu sürüp golü attığında rakip takımdan hiç bir oyuncunun doğru düzgün müdahale etmemesi gülüşmelere neden olmuştu. Maçın gözlemcisi Sadık Deda raporunda, "Bu maçta kesin olarak şike vardır" diye federasyona rapor verdi ama o dönemin Hukuk Kurulu Başkanı Şekip Mosturoğlu, rapora tepki gösterip böyle bir şey olmadığını ilan etti.

SAKARYA'YI ÇIKARACAKLAR

O sezon içinde buram buram şike kokan bir maçda İstanbul BŞB ile Diyarbakırspor arasında oynandı. Öyle ki maçın son dakikasında İstanbul BŞB'li futbolcu kazanılan korner atışını, rakip ceza sahası yerine, kendi kalecisine geri pas olarak kullandı. Bu olay da ne hakem, ne de gözlemci raporuna yansıdı. Play-Off finalinde Altay, Sakaryaspor ile eşleşti. 17Ağustos depremi nedeniyle Sakarya yastaydı. MuratIlgaz'ın yönettiği maçtan önce Altay Başkanı Nafiz Zorlu, "Devlet dediler Diyarbakır'ı Süper Lig'e çıkarttılar. Şimdi duyum aldım. Sakarya'yı çıkaracaklar" demişti. Ertesi gün Altay'ın üç penaltısı verilmedi. Sakaryaspor maçı 2-1 kazandı. Altay elendi.
"Aşağıda neler oluyor"
Bir federasyon yetkilisinin bu sözü, dönemin Altay başkanı Nafiz Zorlu'nun kanını dondurmuş

2000-2001 sezonunda Diyarbakır'da hedef oldukları dehşet verici saldırıların ardından, futbolun içinde olmayan, sporla bağdaşmayan olayların yaşanmasını kabul etmenin mümkün olmadığını vurguluyor dönemin Altay Başkanı Nafiz Zorlu. "O gün söyleyemeyip de, bugün söyleyebileceğim pek fazla şey yok" diyor ama, zaman zaman bazı konuları dile getirdiğinde, kendi camiası içinde bile, "O kurumlara gücümüz yetmez. Haddini aşıyor, taraftar gibi konuşuyorsun, bu yüzden cezalandırılıyoruz" sözlerine muhatap olduğunu vurguluyor. Diyarbakır ile oynadıkları o şampiyonluk maçına gelince... Bakın neler anlatıyor:
"Süper Lig'e çıkacak takımın belirleneceği maçta, yazılı ve sözlü müracaatlara rağmen güvenlik sağlanamadı. Naklen yayın isteğimiz bile geri çevrildi. Maçın çok önemli olması Türkiye tarafından izlenme talebi çeşitli nedenlerle durduruldu ve yayından çıkarıldı. Saha içinde anormal olaylar oldu. Bunu resmetmek ve haber yapmak isteyen basın mensuplarına büyük baskıların yapıldığını gördük. Müsabakaya çıkmak için şartların oluşmadığı bir ortamdaydık. Isınma sırasında 4 oyuncunun kafası yarıldı, ilk 11 oynanacak 4 oyuncunun kafasına dikiş atıldı. Böyle bir ortamda nasıl maç başlar."
Güneydoğu'da terörün futbol sayesinde azalacağı düşüncesini kabul etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Zorlu'nun federasyon cephesinde yaşadıkları daha da ilginç: "Maçtan sonra Futbol Federasyonu'na Mahmut Özgener ile gittik. Yaşadıklarımızı anlattık. Bir federasyon yöneticisi (Başkan biliyor musun daha alt liglerde daha neler neler oluyor) dedi. Bu sözleri duyunca, sinir sistemim çöktü. (Bunu söylemeye utanmıyor musunuz) diyerek çıkıştım. O dönem taşlama, gazlama işlerini iyi yapan başkanlar daha sonra yeniden göreve geldi. Bursa-Diyarbakır maçında "PKK dışarı" diye bağırılınca, Diyarbakırspor Başkanı "Irkçı slogan var. Ligden çekiliriz" dedi. Taşlama, gazlama, işini iyi yapan biri bunu nasıl açıkladı anlayamadım."
"Federasyon bize borçlu"
O dönem Nafiz Zorlu'nun yönetiminde Futbol Şube yöneticisi olarak görev yapan Ahmet Taşpınar, Diyarbakır'da Altay'a yapılan haksızlığın, bugün yine Türkiye'nin gündeminde olduğunu söylüyor. Taşpınar, "Bu işlerden en büyük yara alan Altay'dır. Diyarbakır maçında soyunma odasında, sahada ben vardım. Soyunma odasına gaz verildi. Gazeteciler stada alınmadı. Bunların hepsi tespit edildi. Tespit edilmesine rağmen hiçbir şey yapılamadı. Burada en çok mağdur olan Altay'dır. Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu konuda Altay kulübüne maddi manevi borcu vardır. Bu süreçte Altay'ın mağduriyeti mutlaka giderilmeli. İsim vererek konuşmak istemiyorum ama kenetlenip hakkımızı aramak zorundayız" dedi.
TRT kamerasına engel
Diyarbakır'da soyunma odalarına egzost gazı verildiği için, yoğun dumandan kurtulmak amacıyla kendilerini sahaya atan Altaylı futbolcuları bu kez başka bir sürpriz bekliyordu. Siyah-beyazlılara tribünlerden bir yığın patlayıcı madde yağdı. Görüntü almaya çalışan TRT kamerasının önünde ise nöbetçi topluluk (!) sürekli engel yaratırken, bir ara kameranın üzerine Diyarbakırspor bayrağının örtüldüğü gözlendi. Birçok Altaylı futbolcu kafalarına isabet eden yabancı cisimler sonucu yaralandı.
Türkiye çalkalandı
O sezon Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin (TSYD), basın mensupları ile Altaylı futbolcu ve yöneticilerine karşı yapılan davranışları kınamasının ardından İzmir milletvekilleri, konuyu hükümet gündemine getirdi. Gelecek sezon kurulacak Süper Lig'e yükselme yolunda büyük önem taşıyan Diyarbakır-Altay maçında yaşananlar, hükümetin de gündemine girdi. İzmir milletvekilleri, maçın tarafsız bir sahada tekrarlanması için harekete geçmişti:
Rifat Serdaroğlu (ANAP eski İzmir Milletvekili): Hayatımdaki en büyük rezaleti yaşadım. Daha maç başlamadan 3 futbolcumuz yaralandı. Rezaleti, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a da aktardım. Diyarbakırspor Türkiye'nin hiçbir yerinde maç yapamaz artık. Maç tarafsız sahada oynanmalı.
Süha Tanık (ANAP eski İzmir Milletvekili): Maçın televizyondan naklen verilmemesi de dikkat çekici. Daha soyunma odasındayken sporcular tacize uğramışlar. Maçın tarafsız sahada, belki de seyircisiz olarak tekrar edilmesi gerekir.
Işın Çelebi (ANAP eski İzmir Milletvekili): Eğer haklar, güçlünün yanında olursa o zaman adalet kaybolur ve kaos yaşanır. Maçta da güçlüden yana tavır alınmış ve adil davranılmamıştır. Bu adaletsizliği bütün Türkiye'ye yaymamak gerekir. Maç tarafsız sahada yeniden oynanmalıdır.
Yusuf Kırkpınar (MHP eski İzmir Milletvekili): Spor artık sahada değil tribünlerde oynanmıyor. Millete saldırarak bir yere varılamaz. Eğer devlet, Diyarbakır'ı birinci lige çıkarmak istiyorsa, özel bir statü tanısın. Bunu başka takımların önüne set çekerek yapmasınlar. Korku ile titreyerek maç yapılmaz. Bu spor ahlakına da uygun değil. Tarafsız sahada maç yeniden oynanmalı.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti(GGC) de Diyarbakırspor-Altay maçından önce gazetecilerin makineleriyle sahaya girmelerinin engellenmesini kınadı.
Bu arada Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı, Altay yöneticilerinin kendisine alınan tedbirler nedeniyle teşekkür ettiğini söylemesi herkesi şaşırttı.
"Devlet eliyle mağdur edildik"
Altay Divan Kurulu üyesi Kemal Zorlu, 2000-2001 sezonunda Diyarbakır-Altay maçında yaşananların içinde devletin de olduğunu iddia ediyor. Zorlu, "Taşlar altında soyunma odasına tabanına mazot atılmıştı. Jeneratör gazı soyunma odasına verilmişti. Can güvenliğimiz yoktu. Bütün olaylar bilinçli olarak çıkarıldı. Mülki amirler bile maça gelmemiş, gelememişlerdi. Altay'ın devlet eliyle uğramış mağduriyeti vardır. O sezon ikinci önemli bir konuda istanbulspor-Diyarkarıspor maçıydı. 89. dakikada İstanbulsporlu bir oyuncu, gol olmasın diye korner atışını kalecisine doğru geri pas olarak kulanmıştır. Bütün bunlar komik ve trajik olaylardır. Altay, resmen hakları gaspedilmiş bir kulüptür" diye konuştu.


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.