Beraberlik ağır basıyor

Süper Lig'de Türkiye'nin sonucunu merakla beklediği Altay- Göztepe maçına artık saatler kalırken, her iki takımda da hem futbolculuk, hem de teknik direktörlük yapan spor adamı Ercan Ertemçöz, İzmir derbisini Yeni Asır Gazetesi'ne yorumladı. Futbolculuk kariyerinde Göztepe'de 1972'den 1983'e kadar hizmet veren 1983-1987 yılları arasında da Altay'da görev yapan Ertemçöz, siyah-beyazlı ekipte 2005-2006'da, sarı-kırmızılılarda ise 2006-2007 sezonunda teknik direktör olarak görev yaptı. Şimdilerde ise kendi kurduğu Smyrna Atletik Spor Kulübü'nün başkanlığını yürüten Ertemçöz, Süper Lig'de 18 yıl aradan sonra rakip olacak olan iki takımın da nabzını tuttu ve 'Beraberlik ağır basıyor' dedi.

Hem Altay, hem de Göztepe'de futbolcu ve teknik adam olarak görev yaptınız. 18 yıl aradan sonra Süper Lig'deki ilk randevuda hangi takım ağır basıyor? Altay yeni oturmakta olan bir takım, Göztepe ise oturmuş bir takım olarak dikkat çekiyor. Güzel bir karşılaşma olacağını düşünüyorum. Kim kazanır net bir şey söylemek çok zor. Bunlar maçtan maça değişen şeyler. İkisinin de artı ve eksi yönleri bulunuyor. Politik konuşmayacağım, bence ortada geçecek bir maç izleyeceğiz. Beraberlik ağır basıyor. Derbilerin hiçbir zaman favorisi olmaz.

Her kimi takımın da artı ve eksi yönleri nelerdir? İlk iki maçta 7 gol atıp 2 galibiyet elde edince Altay için olağanüstü şeyler söylendi. Sonrasında Fenerbahçe maçının ilk yarısında iki takım için de beklenmeyen bir futbol oynandı. Ama ikinci yarı başlar başlamaz Altay'ın birinci bölgesinde Fenerbahçe baskıyı kurunca topu oyuna sokmakta çok aksaklıklar oldu. Savunma oyuncularının uzun topla çıkmaya çalışınca o toplar tekrar geriye gelip Fenerbahçe'ye pozisyon oldu. Yeni transferlerin çok olduğu bir kulüpte sistemi oturtmak o kadar kolay değil. Yani 8-10 maç geçecek ki teknik direktör, kimden nerede, nasıl faydalanacağını, kimin değişikliklerde yer alacağını bilecek. Göztepe'de ise geçen sezondan oynayan oyuncu sayısı biraz fazla. 7 tane oyuncu var bildiğim. Göztepe'de de oyunu yönlendiren Soner gibi bir oyuncu var. Orta sahada Poko gittikten sonra görev alan Obinna müthiş bir oyuncu. Yani insan hiç yorulmaz mı? Altay'da oynayan Poko da aynı. Hücumda Jahovic yaş itibariyle de zaman zaman oyunda olup çoğu zaman oyunda olmamasıyla da sıkıntı yaratıyor. Yeni transfer Tijanic ise tam bir on numara.

Geçmişte her iki takımın da kalesini korudunuz. Peki siz Altay ve Göztepe kalecilerinin performansını nasıl buluyorsunuz? İrfan Can'ı çok beğeniyorum. Adanaspor'dan, genç milli takımlardan beri takip ediyorum. Önü çok açık bir kaleci. Bu senenin sonunda 'Avrupa yapar' diye düşünüyorum. Galatasaray da istiyormuş. Galatasaray da da direkt oynar. Altay kalecisi Lis'ten bir adım önde bana göre. Lis, Fenerbahçe maçında ikinci yarının ilk on dakikasında harika iki top kurtardı. Ama öndeki oyuncularla anlaşamıyor. Burada İbrahim Öztürk'ün topu oyuna sokarken ki teknik becerisinin zayıflığı biraz eksiltiyor onu. Sağ bek Cebrail de çok koşuyor, çok mücadele ediyor, ama finallerde bir tane gol attırdı. Oyuna futbol olarak katkısı yok. Futbol yalnız koşmak değildir. O zaman atletleri getirelim oynasınlar. İki stoperin de teknik olarak eksik olunca, biraz tartışılıyor. Bu da kaleci Lis'i çok olumsuz etkiliyor.

BİR tarafta tecrübesiyle Mustafa Denizli, diğer tarafta ise genç bir isim Nestor El Maestro var. Teknik direktörlerin sahaya katkısı nasıl olur? EL Maestro, 6 aydır takımı takip ettiğini söyledi. Göztepe'nin iki maçını analizle incelese neyin ne olduğunu görür. Takımı mümkün olduğu kadar tanımış. Başakşehir maçındaki yerinde hamleler yaptı. Mustafa Denizli ise, futbolun yüzde 51'i. Nasıl bir takım çıkaracağını çok iyi bilen çok iyi bir hoca. Ancak teknik direktörlük saha çizgisine kadar geliyor. Futbolcular ne yapacak onu izleyeceğiz.

TARAFTAR DESTEGİ ÖNEMLİ
SPOR adamı Ercan Ertemçöz, Altay'ın taraftar artısına dikkat çekerek "Altay taraftarlarının da rakip oyuncuları bırakıp, takımı kötü oynasa bile tam destek vermesi lazım. Altay kendi takımına destek verirse, Göztepe dezavantajlı duruma geçer" dedi.

RÖPORTAJ: BURAK HAKERLER