F.Bahçe'nin işi gerçekten çok zor. Hem ligde, hem Avrupa Liginde, hem de Türkiye Kupası'nda şampiyonluğa oynuyor. Öylesine cehennemi bir maraton ki dayanılacak gibi değil. Bu haftaki programa bakın, yeterli. Dün ligde Kayserispor maçı oynadı, Perşembe'ye Portekiz'de Braga rövanşı var. 5.5 saatten gidiş-dönüş 11 saat yolculuk. Ve pazar günü ligde G.Saray derbisi var, hem de TT Arena'da. Diyebilirsiniz ki, "Galatasaray eski havasında değil, şampiyonluk iddiasını yitirdi..." Ama G.Saray, en kötü zamanında bile Fener'e en zor rakip. Bu müthiş trafik içersinde teknik direktör Pereira elbette ki bazı oyuncuları dinlendirmeye çalışıyor. Kayserispor önünde de Gökhan, Mehmet Topal ve Caner'i oynatmadı, Van Persie yerine sahaya Fernandao ile çıktı. İlk 45'te Nani ve Diego Ribas orta sahada adam eksiltemeyince iş sağdan, soldan ortalara kaldı. Fernandao statik oynayınca, Kayserispor defansının işi kolaylaştı. Ancak 43. dakikada Mabiala'nın ikinci sarı karttan kırmızı görmesi ve Kayseri'nin 10 kişi kalması sarı-lacivertlilerin işini kolaylaştırdı. Pereira ikinci yarıda Fernandao'nun yanına Robin Van Persie'yi ekleyerek, 4-4-2'ye, çift santrfora döndü. Hollandalı ustalığını göstererek Hasan Ali'nin ortasında Kayserispor zincirin kırdı. Ardından, Fernandao'nun atağını engellemek isteyen Mihailoviç'in yarattığı penaltı Kanaryalar'a galibiyeti garantilemek fırsatı yarattı. Ama, Fernandao, penaltıyı atmaya hazırlanan Van Persie'nin elinden topu alarak, atışı kendisinin kullanacağını söyledi, haltetti. Karşılaşmanın tereddütsüz kahramanı Kayserispor kalecisi Ahamada, yüzdeyüz 6 gole engel olduğu gibi Fernandao'nun penaltısını da kurtardı. Bir gerçek var, ligde 10. golüne ulaşan RVP, takıma Fernandao'dan daha çok yakışıyor. Çünkü alan açıyor, rakibi dağıtıyor. F.Bahçe öyle veya böyle tehlikeli bölgedeki rakibini yenmesini bildi. Artık tek gollü galibiyetlere şükretme zamanı geldi. 66'ya 34 oyun üstünlüğü de gösterseniz, bu size tabelada yansımayabiliyor.