Maç başlamadan herkes 'Ne oluru?' soruyor.
Oysa ki kafam, karman-çorman... Korku dağları sarmış Şenol Hoca'mın, Münih'de erkenden kırmızı kart gören 'Vida!' ısrarına, öyleböyle tav olurken, Oğuzhan kaptanın son dakikada mide sıkıntısı yaşaması yüzünden, Tolgay'a görev vermesine güleyim mi, ağlayayım mı, bilemedim(!) Bunların yanı sıra, görsel medyada 'kepazelik' had safhada(!) Yazılı basında da, keza... Hakemlerini tehdit eden MHK Başkanı'nı, nereye koyacağım, bilemiyorum ama, gerginliği yüksek böylesi bir maç öncesi, inanılmaz tehlikeler içeren, Beşiktaş başkanı ile Aykut Kocaman'ın karşılıklı atışmaları, daha bi korkuttu gözümü!
Trabzon eşrafından olan hocamın korkaklığını, ilk yarı için tarif edersem, Fenerbahçe'nin, Fernandao ile biri gol olan ve diğeri şut olarak auta gönderilirken Beşiktaş, evelemekgevelemekten öteye gidemedi maalesef!
Babel ve Quaresma, ilk yarı oyuna biraz heyecan kattılar katmalarına da, kendi evinde koşuşturan koca Kartal, nasıl bu kadar ezişiir-büzüşür arkadaş?
Fener'in kalecisi Kameni bile yere yatmadığından dolayı, ne rahattı, ne rahat!
Q7'YE ŞAPKA ÇIKARILIR
Diğer korkak (Aykut Kocaman) ikinci yarı kendi yarı alanına çekilmekle, Vida'dan gelen golle aldı ödülünü!
İkinci yarı başlayınca gözüken bu değişim, biraz futboldan anlıyorsam eğer, futbolcuların sadece kendi insiyatiflerini kullanmasındandır, bence...
Yani hocaların öngörüleri ve değişimleri, traş üstüne, traşşş(!) Quaresma'nın şapka çıkartılacak o galibiyet golleri de, Portekizli'nin kendi yaratıcılığından...
Haa! O, ilk geldiğinde tipini beğenmediğim, futbolculuğa yakıştıramadığım, çocukluğumun hamallarına benzettiğim O Medel'e, ayrı sayfa açmam ve özür dilemem gerekiyor, bu satırlardan... Her eve lazım olduğunu, içerden çıkardığı top sonrası utandım, nasıl utandım!
Elbette, hocasının korkaklıklarını gideren ve golleri atan Vida ile Quaresma'nın saçlarını okşayalım ancak; dün akşam, Beşiktaş'ın boynundan ilmiği çıkaran, dün akşamın görünmez kahramanı Medel'i de, alnından öpsün, başta hocası ve arkadaşları...