Maç başlamadan, Beşiktaş tarafından bir kaç soru sıralandı kafama...
İlki; transfer edildiğinden bu yana, gerçek kimliğini gösteremeyen bir Lens'in, ne yapacağıydı! İkincisi; yerlere göklere sığdırılamayan bir Vida'nın, hakkında anlatılanlara uygun nasıl bir futbol sergileyeceğini, göre bilmemdi! Ve, Oğuzhan-Tolgay değişikliği, altmışbeşte mi, yoksa seksende mi gerçekleşecekti? Breh, breh, breh! Meğer ki koca kafam, ağaçlarla uğraşıyormuş!
Kullanılan korner atışı sonrası, hem de sağ ayağıyla, çerçevenin tam köşesine yapıştıran o ele-avuca sığmaz Adriano, 'bir anda sildi o soruları, açtı gözümü!' diyorken... Talisca, Oğuzhan, Negredo vs, vs, işleri idare etmeye çalışırken... Ender gelişen bir Bursaspor atağında Medel ıskalıyor ve Negredo'ya, istemeden kendi kalesine gol atmak kalıyor, iyi mi? Yıldızlar böylesi 'istirahat!' ederken, Gökhan Gönül ile Pepe arasından sıyrılan Yusuf Erdoğa'nın pası, Delarge'nin ayağından ikinci gole dönüşüyor böyleceee!
Orta alan, geberik! Sanki, yol geçen hanına dönmüş ve arkaya düşmüşken, Wagner'in oyuna alınışı doğru da, orta alan tedavisi niye gecikiyor, anlamış değilim!
TOLGAY'IN AYAKKABISI OYNAR
'Tolgay, diline pelesenk oldu!' diyor yakın çevrem... Lan! Kim ne derse desin, dünkü Beşiktaş'ın orta alanında Tolgay denilen çocuğun, ayakkabıları oynar, ayakkabıları(!) Bizim muhterem Şenol Hoca'mızın, ne yazık ki kafası, buna basmıyor, bir türlü bas-mı-yor(!) İmdiii! Başa döneyim... Lens, gördük ki, geçen senenin adamı değil, gecelerin adamı(!) Sorayım; Vida'nın, varlığıyokluğunu hissettiğini söyleyecek, var mı bir delikanlı? Maçın son dakikaları... Türkiye Kupasında, rakibine on çift ayakkabısı verdiğini söyleyen, dili uzun Doktor (Şenol Güneş), takımın kalbine neşteri vuracak diye beklerken, O hala olayı izledi, izledi(!) Dua etmeli ki Negredo, skoru eşitledi...
Yaşamın gerçeği... Hoca'nın seyirci kalışına rağmen dün akşam, çok şükür ki hasta, 'pert' olmaktan kurtuldu, son saniyede, son nefeste(!) Haa, en önemlisi; Kaybettiği üç puan için, acımak gerekiyor Bursaspor'a!