M edel, Negredo ve Lens...
Beşiktaş'a ne ümitlerle alınıp, Tom Amca'nın kulübesinde pantolon eskiten oyuncular ilk onbirde! Yerinden kaldırıp, kendimi Şenol Hoca'nın yerine oturtuyorum, maçtan dakikalar öncesi... Boşa koyuyorum, dolmuyor! Boşaltmaya çabalıyorum, boşalmıyor! Önünde duran ezberlenmiş bir kadroyla oynama da var, kenarda oturan trilyonlukları gücendirmemek de var... Yani, Şenol Hoca'ya haram geceler, çık çıkabilirsen işin işinden! Dokuzuncu dakikada, Talisca'ya yapılan faulün sonrası, erken kazanılan penaltıyı Q7, eğer gole çevirebilse, yahut önüne düşen o topu Negredo filelere kaktırabilse, en çok sevinen Şenol Hoca olacaktı o an... Medel denen futbolcunun adı, ilk yarı boyu fazla geçemiyorsa! İleriye yeni monte ettiğin iki adamın Lens ile Negredo, diğerleriyle aynı dili konuşamıyorsa, onların istediği yerlere koşturmalar yapamıyorlarsa eğer, topu orta alanda çevirir çevirir yana yana oynar, sakız gibi çiğner çiğnersin! Bir adım öteye geçemediğinden de, gol pozisyonlarında böylece 'fakir!' kalırsın arkadaş!
Akhisarlı'lara alkış
Elbette, ilk yarı adına Beşiktaş için bu vahim durumu yaratan, topu her ayaklarına aldıklarında, tepelerine binen Akhisarlı'ların verdiği mücadeleyi, göz ardı etmemeli... Alfabeyi 'A'sından' okumaya başlayan Şenol Güneş, Cenk Tosun-Lens, sonrasında Babel-Negredo değişiklikleriyle ikinci yarıya başlaması, vicdan meselesiydi ve en doğru hamleydi bence... Bu aralar hep Beşiktaş'ı konuşurken, Akigolar'ın kaçan iki inanılmaz pozisyonu var ki, tribündeki Siyah-beyazlılar damaklarını, parmaklarıyla iki kez yukarı kaldırdılar! Ne aptalım? Nasıl da gözümden kaçtı? Yetmiş beşlere gelindiğinde, Gökhan ile Adriano'nun hiç bir hücuma katılamaması yüzünden tıkandığının, ancak farkına vardım! Yazıklar olsun bana! Ne diyem? Akhisarlı kardeşlerin, elbette elleri sıkıla, verdikleri mücadeleden dolayı alınları öpüle... Ama, Şenol Hoca'ya artık, haramdır bu gece(!)