Antalya'da düzenlenen 20. Uluslararası Aspendos Dans Festivali'ne giderken geçirdiği trafik kazasında omuriliği kırılan Balet Bora Zöngür sanat hayatına veda etti. Kaza sonrasında zorlu bir yılı geride bırakan Zöngür hayata tutunmayı başardı. Spora yönelen Zöngür, Okçuluk Milli Takımı'na girebilmek için kolları sıvadı. Bir dönem intihar etmeyi bile düşündüğünü söyleyen genç sanatçı, "Artık sevgilimin elini tutup yürüyemem. Denizde büyüyen, denize aşık bir insandım. Bir daha asla yüzemem" dedi. Artık dans edemeyeceğini söyleyen genç sanatçı, Okçuluk Milli Takımı'yla 2020 Tokyo Olimpiyatları'na gitmeyi hedefliyor.
Kaza anında neler hissettin? Aklına neler geldi?
Kaza anında arka koltukta oturuyordum. Benim elimde navigasyon cihazı vardı. Yol tarif ediyordum şoför arkadaşıma. Sürücünün eşi çarpacağız diye bağırınca bir kediye köpeğe çarpacağız sandım. Kafamı kaldırdığım anda midibüsü gördüm. Kendimi koruyamadığım için önce ön koltuğa sonra tavana çarptım. Kazadan hemen sonra sağ ayağım sürücü koltuğunun altına sıkıştı. Arabadan çıkmak için hamle yaptım ama sol ayağımı hareket ettiremedim. Daha sonra kalça kemiğimi de hareket ettiremediğimi fark ettim. O an aklıma gelen tek şey bale yapamayacağım oldu. 8 yaşından beri kadro alabilme hayalim vardı ve kazadan 1 yıl önce bu hayali gerçekleştirmiştim. Ancak artık bir anlamı kalmadı.
Nasıl bir tedavi süreci geçirdin?
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde başarılı bir ameliyat geçirdim. Artık vücudumda 12 tane platinle geziyorum. Ameliyattan sonra 2 defa acı şokuna girdim. Ağır bir ameliyat geçirdim. Tam 1 sene sonra iyiyim. Ameliyattan öte toparlamamı sağlayan fizyoterapi doktorum Banu Kenar'dır. Çünkü kazadan sonra bu psikolojiyle uzun süre fizyoterapi gördüm. 6 ay sonra belli olacak denildi. Aradan 11 ay geçti. Belden aşağımda hiçbir değişiklik yok.
Hayatı yakalamak zorundasın Bu psikolojiyi atlatabildin mi?
Atlatamadım. GATA'da 18 yıldır engelli olan Gazi Hüseyin Sevik ile tanıştım. Ona sorduğum zaman o da alışamadığını söylüyor. Ama bu hayatta Davut olmak da Golyat olmak da senin elinde. Eğer alışamıyorsan bir ucundan hayatı yakalamak zorundasın. Yaşamımı sonlandırmayı çok düşündüm. Elime fırsat da geçti. O kadar cesur bir insan değilmişim. Başaramadım. Fakat şimdi geri dönüp baktığımda iyi ki o kadar cesur değilmişim diyorum.
Sanatçı dostlarından destek gördün mü?
Özellikle Devlet Opera ve Balesi'nden en tepeden en alttaki görevliye kadar herkes yanımda oldu. Tolga İyiuyarlar benimle çok yakından ilgilendi. Tedavi sürecinde dikişlerim olduğu için 1 hafta yıkanamamıştım. Dikişler alındıktan sonra Tolga ağabeyden beni yıkamalarını rica ettim. O beni kucakladı, banyoda bir bebekmişim gibi yıkadı. Sakal traşımı bile yaptı. Ona müteşekkirim. Hastanede kaldığım dönemde festivale çıkacak olan diğer opera ve bale sanatçılarının hepsi ziyaretime geldi. Büyük bir vefa örneği gösterdiler.
Bale ile nasıl tanıştın?
1998 yılında İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde "Tebessümler Diyarı" isimli bir operet izledim. Çıkışta anneme sahnede gördüğüm dansçılar gibi olmak istediğimi söyledim. O da beni çocuk balesi kursuna yazdırdı. Sonra mesleğe devam ettim.
TANSU EDİP GÖKBUDAK
Hedefim Okçuluk Milli Takımı'na girmek Şimdi günlük yaşantın nasıl?
Sanat icra edemiyorum artık ama icra edilmesine yardımcı oluyorum. İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Bölümü'nde çalışıyorum. Baleden aldığım zevki hiçbir şeyden alamayacağım. Hissettiğim şeylere olabildiğince yakın bir spor buldum. O da okçuluk. Şu anda onunla uğraşıyorum. Hedefim milli takımla 2020 Tokyo Olimpiyatları'na katılmak.
