Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadis-i şerifte "Birinin, din kardeşini hor ve hakir görmesi, ona günah olarak yeter." (Müslim, Birr, 32) buyurmaktadır. Bir din kardeşini günahkar bile olsa hor ve hakir görmek asla doğru değildir. Özellikle de dış görünüşe göre insanları hor görmek ve küçümsemek bir Müslüman'a yakışmaz.
ALLAH ZAYIFI KORUR
Göz ucuyla bakıp geçtiğimiz veya bakmaya değer bulmadığımız nice kimseler vardır ki belki de eli öpülesi, duası alınası insanlardandır.
Onlar, Allah katında öyle kıymetli, rızasını kazanmış kimselerdir ki, "Vallahi bu iş şöyle olacak" diye yemin etseler, Allahu Teâlâ onların yeminini yerine getirir, onları yalancı çıkartmaz. "Biz, o ülkedeki güçsüz sayılanlara iyilikte bulunmak, onları önderler seviyesine çıkarmak ve onları ötekilerin yerine mirasçı kılmak istiyorduk." (Kasas; 5) şeklindeki ayet-i kerîmede de bildirildiği üzere, Allah-u Zülcelal'in dâima bu şekilde fakir ve zayıf insanların yanında olduğunu ve onları güçlü zorbalara karşı koruduğunu anlatır.
VAKTİ OLAN İYİ GİYİNMELİ
Bununla beraber saçı başı dağınık, eli yüzü kirli herkesin mutlaka iyi insan olduğu da sanılmamalıdır. Varlıklı oldukları halde tembellikleri sebebiyle veya zenginliklerini gizlemek düşüncesiyle kötü giyinenler de az değildir. Bizim güzel dinimiz, hâli vakti yerinde olanların iyi giyinmelerini, Cenâb-ı Hakk'ın kendilerine verdiği maddî nimetleri üzerlerinde sergilemelerini arzu eder.
Asıl ismi, Ebü'l-Kâsım Cüneyd b. Muhammed el-Hazzâz el-Kavârîrî olan 909 yılında doğan ve ilk devir sûfîliğinin en güçlü temsilcilerinden olan Bağdatlı Cüneyd, bir gün camiye giderken yolda yatan bir sarhoş görür. Sarhoşla karşılaşmamak için yolunu değiştirir.
Camiye diğer bir yoldan girer. Cüneyd o gece rüyasında Hz. Peygamberi görür. Peygamberimiz rüyasında Cüneyd'e sırt çevirir. Bunu gören Bağdatlı Cüneyd altüst olur. Kızarır. Renkten renge girer. Sonra büyük bir utanç ve korku içinde sorar. Efendim der, "hangi kusurum oldu ki, Siz bana sırt çevirdiniz?"
GÜNAHKARI HOR GÖRMEYİN
Peygamberimiz rüyasında şöyle cevap verir:
"Sen bugün camiye giderken yola düşmüş bir sarhoş gördün. Onu horladın, önemsemedin ve ondan yüz çevirip başka yoldan camiye girdin. Hâlbuki sen onunla ilgilenseydin, onu yanına alıp ayıltsaydın ve ona bu yolun boş olduğunu anlatsaydın doğru olanı yapmış olurdun. Sen ondan yüz çevirdiğin için ben de senden yüz çevirdim." Kimseyi, hiçbir günahkârı hor görmemek lazım. Belki onun bulunduğu halde biz de olabilirdik. Yarın öyle olmayacağımızı kim garanti edebilir ki...
GÖNÜL ERENLERİ
Emir Sultan'da Ramazan davulu yüzlerce yıldır çalınmıyor
Bursa'da merkez Yıldırım ilçesinde bulunan Emir Sultan Hazretleri'nin Türbesi ve camisinin olduğu ve kendi adının verildiği Emirsultan Mahallesi'nde yıllardır vatandaşların sahura kalkması için davul çalınmıyor. Rivayete göre, önceleri davul çalan bir kişi, gece aynı mahalledeki evinde yatmasına rağmen sabah yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki mezarlıkta kalktığını söyledi. Benzer olayların yaşanması üzerine Emir Sultan'da sahur vakti davul çalınmıyor
'PİLAVA PİLAVA '
Nüfusu 10 bini geçen Emir Sultan Mahallesi sakinlerinden Şerafettin Torun, "40 yıldır burada oturuyorum. Emir Sultan'da davul çalınmaz 'Pilava Pilava' diye bağırılır. "Pilava pilava" geleneği Emir Sultan'da insanları sahura davet etmek demektir. Bizim bölgemizde çalışan görevli, sahurda zillere basıp 'Pilava Pilava' diyerek insanları sahura kaldırıyor" dedi.
Osmanlıların kuruluş devrinde yaşayan, tefsir, hadis, kelam alimi ve mutasavvıf. İsmi, Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhara olup, lakabı Şemsüddin'dir.
770 (m. 1368) senesinde Buhara'da doğdu. 833 (m. 1430) senesinde Bursa'da veba hastalığından vefat etmiştir.
BURSA'YA YERLEŞTİ
Türbesi, Bursa'da kendi ismiyle anılan caminin yanındadır. Seyyid olup, soyu Hazreti Hüseyin'e dayanır. Çeşitli ilimlerde söz sahibi olan Emir Sultan, dinin emirlerini yerine getiren nadir insanlardandı.
Buhara'da yetişen Emir Sultan, ilim için Mekke ve Medine'ye gitti.
Hac vazifesini yerine getirdikten sonra, niyeti Medine'ye yerleşmekti.
Ancak orada gördüğü bir rüya üzerine, fikir değiştirip Bursa'ya yerleşti.
Ona, Buhara'da doğduğu için Muhammed Buhari, Seyyid olduğu için Emir Buhari, Yıldırım Bayezid Han'ın damadı olduktan sonra da Emir Sultan denilmiştir.
BİR AYET
"De ki: Namazım da, ibadetim de, hayatım da, ölümüm de, alemlerin Rabbi olan Allah içindir. (En'am Süresi/162)
BİR HADİS
"Sadaka vermekle mal eksilmez. Allâh Teâlâ, affeden kulunun değerini artırır. Allâh rızâsı için alçak gönüllü olanı Allâh yüceltir." (Müslim, Birr, 69)
BİR ESMA
El-Bâkî: "Varlığının sonu olmayan, ebedi olan."
ŞENOL KANTÜRK - TOLGA TEKİN
