Bir süredir FED'in ve Merkez Bankası'nın neler yapacağını tahmin ediyoruz ya da aldıkları aksiyonların ne anlama geldiğini tartışıyoruz. Doğru yaptılar, yok yanlış yaptılar, geç kaldılar... Bunalttık sizleri aynı konularla. Biraz değiştirelim gündemimizi. Dünya Bankası, periyodik olarak hazırladığı "Küresel Ekonomik Görünüm" çalışmasını yayımladı. İyimser bir bakış içeren raporun ilk cümlesi gerçekten dikkat çekici... "2008 küresel krizi sonrası geçen 5 yılın ardından küresel ekonomiler yeniden toparlanma sinyalleri veriyor, özellikle de gelişmiş ülkeler." Küresel krizden hızlı çıkan ve son iki yıldır gaz kesen gelişmekte olan ülkelerin de bu yıl yeniden büyüme hızlarını yükselteceği beklentisi iyimserliğin nedenlerinden birisi. Raporda gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerin toparlanmaları öngörülse de, bazı söz konusu riskler ihmal edilmiyor...
BÜYÜME HIZLANIYOR!
2014 büyüme beklentileri ile başlayalım...
Dünya Bankası bu gelişmiş ülkelerin yüzde 2.2, gelişmekte olan ülkelerin yüzde 5.3 ve küresel ekonominin yüzde 3.2 büyüme hızına ulaşacağını tahmin ediyor. 2015 ve 2016 yıllarında gelişmekte olan ekonomiler biraz daha gaza basacak ve sırasıyla yüzde 5.5'e, yüzde 5.7'ye çıkaracaklar büyüme oranlarını. Gelişmiş ülkelerden küresel ekonominin lokomotifi ABD'de paralel şekilde iktisadi faaliyetlerini hızlandıracaklar önümüzdeki 2 yılda. 2016 yılında yüzde 3 büyüme tahmin ediliyor. Bu arada uzun süredir büyüyemeyen Euro Bölgesi'nin de kısmen yatay olsa da büyüme hızını yukarı çıkarması bekleniyor. Euro Bölgesi de 2016 da yüzde 1.8 büyümeye ulaşmış olacak. Diğer lokomotif ülke Çin'de yüzde 7.7 büyüyecek Dünya Bankası'na göre.
Mali piyasaları ilgilendiren en kritik beklentisi de olumlu yönde Dünya Bankası'nın... Bu yıl gelişmekte olan ülkelere gelecek yabancı sermaye akışının 1.297 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. 2015 yılında da giriş yapan yabancı sermaye hacmindeki artış sonucunda miktar 1.394 milyar dolara yükselecek. Buna karşın Dünya Bankası'na göre bu yıl gelişmekte olan ülkelerden 416.3 milyar dolar, 2015 yılında 464 milyar dolar yabancı sermaye çıkışı gerçekleşecek.
Önemli parametrelerden enflasyonda da yatay bir seyir öngörüsü yapılıyor raporda. Neden olarak da emtia fiyatları ve momentumu düşük talep düzeyleri gösteriliyor. Bu bağlamda gelişmiş ülke merkez bankalarının gevşek para politikalarını bu yıl da devam ettirme olasılıkları yüksek bekleniyor.
HANGİ RİSKLER?
Raporda altı çizilen risklerin başında gelişmekte olan ülkelerin yeniden kriz öncesi büyüme hızlarına ulaşmaları durumunda yapısal reform eksikliğini hissedecek olmaları geliyor. Gerçekten gelişmekte olan ülkeler aşırı küresel likidite ve bunların sermaye akımı olarak kanalize olmaları kolay büyüme hızları getirmişti. Finansmanın ucuzlaması ve kamunun büyümede başrol oynama gereğinin kalmaması sonrası inen faiz oranları, diğer taraftan, teknoloji ve ucuz işçilik faktörleri ile yapısal olarak gerileyen enflasyon oranları gelişmekte olan ülkeleri rahata çıkarmış ve yapısal reform yapma gereği duymamışlardı. Kriz sonrasında da ekonomik konjonktür gereği gündemlerine alamamışlardı. Artık sırası geldi yapısal reformların.
Dikkat çekilen diğer risk faktörü ise Euro Bölgesi sorunlarının tam olarak bitmemiş olması. Durgunluktan çıkmış olmalarına karşın bazı Euro Bölgesi ülkelerinde kişi başı düşen gelir halen yetersiz. İnsaf diyebilirsiniz Türkiye ile karşılaştırdığınızda. Haksız da sayılmazsınız, özellikle kurların artışından sonra dolar bazında bayağı geriledi hanehalkı geliri. Ama Dünya Bankası düşük buluyor ve risk olarak kabul ediyor.
Sözün özü Dünya Bankası'na göre 2014 ve izleyen 2 yılda küresel krizin kötü izleri biraz daha silinmiş olacak. Bu çizilen pembe tablonun ne kadar gerçekçi olduğunu izleyip göreceğiz...
