• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yatırımların artması iyi mi?

CAHİT SÖNMEZ

Yatırımların artması iyi mi?

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14 Temmuz 2014
Merkez Bankası ile hükümet arasındaki sessiz faiz tartışmasının ana dayanağında yatırımların artması, dolayısıyla büyümenin de ivmelenmesi yer alıyor. Temel argüman tamamen bu noktaya zum yaptığınızda mantıklı geliyor. Fena mı? Faiz oranları makul düzeylere çekilsin, firmalar açısından finansman maliyeti düşsün. Sonra uygun hale gelen zeminde gelsin yatırımlar...
İş bu kadar basit değil. Bir noktayı zumlayıp resimlersek, büyük resmi kaçırırız. Tüm resim üzerinden faiz, finansman maliyeti, yatırımlar, tasarruflar ve büyüme olgularını bir arada analiz etmemizde fayda var.
Şu gerçekle başlayalım... Yüksek büyüme hızlarına ulaşırken tasarruf oranları güneşte kalmış buz gibi eridi. "Olsun... Eriyebilir ama biz de hızla büyüdük refahımız arttı" diyebilirsiniz. Ancak, kredi borcuna dayalı iç talep kaynaklı büyüme yüzünden düşen tasarruf oranlarının ekonomiye etkileri bakın ne kadar kabarık;

TASARRUFLAR DÜŞÜK!
Birincisi, büyümenin sürdürülebilirliğini tehlikeye sokuyor. Merkez Bankası 2011'den sonra fren yapmak zorunda kaldı ve bırakın yakalanan ortalama yüzde 7'ler civarındaki büyüme hızlarını, yüzde 5.5'lardaki potansiyel büyüme hızımız bile yakalanamaz oldu.
İkincisi, yatırımların ve diğer finansman ihtiyaçlarında yabancı sermayeye olan bağımlılık yükseliyor. Bu da ekonominin kırılganlığını artırıyor. Diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının politikaları, küresel likidite akımlarının yönü, kur oynaklıkları gibi faktörler iç parametreleri hızla etkileyebiliyor.
Tasarruf oranının makul seviyelerin altında kalması zincirin halkalarının tamamlanmasını engelliyor. Tasarruflar ile desteklenen yatırımların, teknoloji ve katma değerle verimliliğinin artırılmasıyla gelecek büyüme ancak sürdürülebilir ve anlamlı olabilir.
Tasarruf oranımız yüzde 12.6, yatırımlar ise yüzde 23 seviyelerinde... Ortaya çıkan yaklaşık 9.4'lük açık dış borçlar ve sermaye hareketlerinden kapatılıyor. Sonuçta, açık ya da açıktan fazla gelen yabancı sermaye ile tasarruf yatırım dengesizliğini rahatlıkla göz ardı ettiğimiz gibi aramal ve sermaye mallarını ithal etmeyi tercih edebiliyoruz ve ithalata bağımlı büyümeyi yeterli görebiliyoruz. Diğer seçenek ise şu ki son yıllarda Merkez Bankası mümkün olduğunca bunu deniyor; çoğunlukla iç kaynaklarla ve dış talep ile büyümeyi kabul ettiğimizde büyüme hızı yüzde 4'lere geriliyor. Bu büyüme hızı ile de düşük refah seviyesi ve düşük işsizlik oranı sonuçları ortaya çıkıyor.

YATIRIM TERCİHİ

Siyasi önceliklere göre ekonomi yönetimleri iktisadi tercihler yapabilir. Buna trade-off diyoruz. Bir kazanım için bir unsuru feda etmek yani... Hükümet, "Benim için refah önemli, bu yüzden kaynağı yabancı sermaye de olsa yatırımlar artmalı" seçeneğini benimseyebilir. Önemli bir vurgu yapalım bu aşamada... Yatırımların iç ya da dış kaynak fark etmez, bir şekilde artırılabilmesi için talebin de paralel olarak yukarı çekilmesi gerekir. Dış talepte bu kolay olmadığı için mecburen iç talep devreye girecek. Özetlediğimiz tüm algoritmik neden-sonuç ilişkilerini Merkez Bankası da değerlendiriyor. Bu yüzden yatırımların, refah düzeyinin ve büyüme hızının artmasını Merkez de istediğinden, kaş yaparken göz çıkarmamak için sadece zamanını kollayarak kademeli ve temkinli yapmaya çalışıyor.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.