Mayıs ayında cari açığın ve enflasyonun gerilemesi Merkez Bankası'na faiz indirimi için alan yaratmaya başlamıştı. Tabi Merkez Bankası da açılan marjları değerlendirerek politika faiz oranını yüzde 10'dan yüzde 8.75'e çekmişti. Baz etkisi ile düşüşe geçecek olan enflasyon Merkez'e biraz daha marj açar mı sorusunu sağlıklı yanıtlamamız gerekir. Özellikle, bakış perspektifimizi biraz daha genişlettiğimizde ve diğer unsurları da denkleme dahil ettiğimizde bundan sonra yapılacak olası faiz indiriminin biraz kritik olduğu görülüyor. Özellikle yüzde 8'lerin altının zorlamak anlamına geleceğini, yeniden kredi hacminde genişleme yaratacağını ve cari açığı diri tutacağını akıllarda tutmamızda fayda var.
ÖLÇÜLÜ İNDİRİM ÖNEMLİ
Biliyorsunuz Merkez Bankası'nın para politikalarında dikkate aldığı enflasyon verisi Özel Kapsamlı TÜFE H ve I grupları. Her iki çekirdek enflasyon göstergeleri halen yüksek seviyelerde seyrediyor. Altın, alkollü içecekler ve tütün ürünleri arındırıldıktan sonra kalan sepetin Haziran ayı itibarıyla yıllık oranı yüzde 10.17 seviyesinde olmuş.
Haziran verileri böyle. Gelelim açılan marjın Merkez Bankası tarafından nasıl değerlendirileceğine.
Aslında nasıl değerlendireceğini tahmin etmek zor değil. Zira Başkan Başçı yanıtı haftalar önce vermişti: "Enflasyon izin verdikçe faiz indiriminin devamı gelecek." Bu arada bir gerçeğin altını çizelim. İndirimlerin mümkün olduğunca ölçülü olması gerekiyor. Politik baskılar göz ardı edilerek faiz indirimleri sonrası canlandırılacak iç talep seviyesi hayati önem taşıyor. Eğer açılan indirim marjında ölçü kaçarsa iç ve dış talep dengelemesi yara alabilir ve kaçınılmaz fasit daire devreye girer. Kredilerle uyarılmış yüksek iç talep belli bir zaman gecikmesiyle enflasyon üzerinde yeniden baskı oluşturabilir.