Hem küresel piyasalarda hem de biraz küresel gelişmelerden ayrışmış olarak Türkiye piyasalarında oynaklıklar artmaya başladı. "Somut olarak ortada bir şey var mı, ya da bazı temel unsurlarda değişim mi var?" sorularının yanıtlarını kolaylıkla verebiliyor muyuz? Yanıtımız hayır... Bildiğimiz risk faktörleri uzun süredir karşımızda duruyor. O zaman şu soruyu yanıtlamalıyız; neden bir kaşık suda, daha doğrusu bildiğimiz miktar suyun içinde, fırtınalar kopuyor?
Dışarıya bakalım önce... Ardından içeriye geçelim...
Yunanistan... Seçimler sonrası sol parti temsilcisi Çipras başbakan oldu. Neoliberal politikalar karşıtı olduğunu açıkça deklare etti, genel ekonomi yaklaşımlarına uymayacağını, tamamen sosyal devlet ilkesini ön plana çıkaracağının altını çizdi. Oysa Yunanistan krizden çıkabilmek için yaklaşık 110 milyar euro büyüklüğünde IMF-Avrupa Birliği'nden borç almış ve bunun karşılığında bazı katı reformları yapma sözü vermiş bir ülke. Hatırlarsanız, Çipras seçimleri kazandığında piyasalar olumlu tepki vermiş borsalar yükselmişti. Piyasaların rasyonel olmayan bu tepkilerinin anlamlı olmadığı o günlerde belli değil miydi?
Yazımı kaleme alırken Avrupa Merkez Bankası'ndan haber geldi; "Bankaların Yunanistan'ın borçlarını kredi teminatı olarak kullanmasına izin veren muafiyeti kaldırıyoruz" Tercüme edelim... Yunanistan'ın tahvillerinin likiditasyonunu artırmak için AMB, aktifinde düşük notlu Yunanistan tahvili olan bankaların bu kağıtları teminat olarak kullanmalarının önünü açmıştı. Yoksa, "zehirli kağıtları" kimse almak istemediği için Yunanistan hazinesi de yenilerini ihraç edemeyecek ve borçlarını çeviremeyecekti.
RASSAL YÜRÜYÜŞ
FED ve AMB... FED faiz artıracak doları sıkılaştıracak, AMB euroyu gevşetecek. İki ana merkez bankasından iki büyük belirsizlik, iki büyük ucu açık aksiyon planı... Menkul kıymetlerin fiyat hareketlerini rassal yürüyüş teorisi ile açıklanırız. Diğer bir deyişle "sarhoş yürüyüşü" deriz. Çünkü bir iner, bir çıkar sonuçta yalpalayan bir dalgalı çizgi çizer menkul kıymet fiyatı. İki merkez bankası tam anlamıyla sarhoş yürüyüşü yaparak piyasalar asına belirsizlik yaratıyorlar. Dolayısıyla, FED faiz artıracak yok artırmayacak, artıracaksa yumuşak olacak yok sert olacak... Tam bir muamma. Ama şu gerçek ki, her yalpalamada kurlar aşağı yukarı doğru dalgalanacak ve bu dalgalar arasında birçok kişi boğulacak...
Gelelim Türkiye'ye...
Merkez Bankası... Geçen hafta Başkan Başçı enflasyon raporunu kamuoyuna sundu. Ancak "talihsiz" bir vurgu yaptı; "Eeğer Ocak enflasyonu 1 puan düşse Kurul olağanüstü toplanıp faiz kararını değerlendirebilir." Ne yazık ki, açıklama sonrası olası faiz indirimi ile dolar fırladı. Sonrası devreye giren polemikler işi daha da zora soktu, kurların tansiyonu bir türlü düşmüyor. 24 Şubat olağan toplantıda bunca olandan sonra Merkez Bankası nasıl karar verecek?
Seçimler piyasa aktörlerinin politik riskleri de denkleme dahil etmelerine neden oluyor. Önümüzdeki her geçen gün siyaset kazanının daha da kaynayacak olması piyasalar açısından bir risk unsur olarak algılanacak.
Sözün özü, piyasa aktörlerini biraz zor bir yıl bekliyor...
